Gümüşkale: Ergiri

GÜVEN ADIGÜZEL
Abone Ol

Arnavutluk’un en değerli iki kültürel mirasından biri, elbette Berat’ın ikiz kardeşi Ergiri. Evleri, sokakları, çatıları, kaldırımları, dükkânları ve görkemli kalesiyle boydan boya taşların konuştuğu bir yer burası. Taş Şehir unvanını ve dünyanın en iyi korunmuş Osmanlı kasabası namını anlamak için bilhassa Eski Şehir bölgesinden başlayarak şehri adımlamanız yeterli. Dünya Mirası Listesi'ne dâhil edilen Ergiri’nin, genel dokusu itibariyle güçlü tarihsel atmosferi ve ince taş işçiliği dikkat çekici. Elbette bu atmosfere eşlik eden yaşayan-canlı mekân havasıyla birlikte, şehrin özgün kimliği/ hususiyeti de ortaya çıkıyor. Beş asırlık Osmanlı hâkimiyeti derin izleriyle görünür histohâlde. Özellikle mimari açıdan bu kadar iyi muhafaza edilmiş olması, biraz yara alsa da güzelliğini koruyabilmesi gerçekten takdire şayan. Ergiri’ye kıy(a)mamışlar belli ki. İkiz kardeşi Berat’la en büyük farkına gelirsek; evet, benzerine çok rastlanmayan o taş çatılı evler. Bu hâliyle Berat’tan ayrılıyor.

"Ergiri kasrı" Roma hâkimiyeti sırasında kullanılan isme nispetle bir söyleyiş; Argyro kastro. Türkçesiyle Gümüşkale. Ergiri, nam-ı diğer Grijokaster/Cirokastra. Gjere Dağları ile Drino Nehri arasındaki bir vadide yer alan 40 bin nüfuslu şehir, Enver Hoca ve İsmail Kadare gibi isimlerin memleketi olmasıyla meşhur. Arnavut edebiyatının anıt ismi Kadare bütün romanları boyunca, Taş Kent olarak kodladığı şehri Ergiri’yi anlatır, Ergiri’yi yazar, ruhunu bağışladığı Taş Kent’inden bakar dünyaya. Ergiri’de Kadare’nin kelimeleriyle iz sürebilirsiniz. Tarihi evleriyle bilinen Ergiri’de İsmail Kadare’nin evine uğramak, özellikle romanlarını okuyup gelenlere çok başka bir tecrübe vaat ediyor. Ayrıca Zekate Evi ve Skenduli Evi de görülmeye değer tarihi Ergiri evleri arasında.

Sana bir tepeden baktık gümüş Ergiri

Ergiri, tepedeki eski şehir ile vadideki yeni şehir olarak ikiye ayrılıyor. Ergiri’yi Kadare’nin deyişiyle şehri doğuran kalesinden gezmeye başlamak için arabamızı kale altında nispeten daha sakin bir konuma sabitledikten sonra Evliya Çelebi Caddesi’nden geçerek tepeye tırmanışımızı gerçekleştiriyoruz. Kale girişine yakın, Baba Sultani ve Baba Kaplani’nin yattığı Bektaşi türbesine uğramak şart. Kaleden genel görünüm ve şehir manzarası nefes kesici gerçekten. Gece ışıklandırılmış hâliyle dingin bir güzelliğe bürünen kalede, öncelikle silah sergisi/cezaevi bölümleriyle dikkat çeken müzeyi, ardından su sarnıcı ve saat kulesini ziyaret ederek, buradaki gezimizi tamamlıyoruz.

Dünya Mirası Listesi'ne dâhil edilen Ergiri’nin, genel dokusu itibariyle güçlü tarihsel atmosferi ve ince taş işçiliği dikkat çekici.

Ergiri’de Kadare’nin kelimeleriyle iz sürebilirsiniz.

Tepeden çarşıya doğru inerken ara sokaklara, başka yollara girip, kendinize yeni hikâyeler arayabilirsiniz. Kültürel anıt özelliğiyle ibadethane kıyımından son anda kurtulup, bir dönem trapez kurmaya müsait yüksek tavanlarıyla sirk akrobatlarına eğitim salonu olarak tahsis edilen tarihi Pazar Cami ile yanındaki Bektaşi Tekkesi, önemli ziyaret noktalarımız arasında.

Ergiri gezisi, tarihi çarşısında yemek molasının ardından hediyelik eşya alışverişiyle sona ererken, taş şehir, Kadare’nin sonsuz kelimeleri ve bütün hatıralarıyla aklımıza kazınıyor.

  • Ergiri beşlisi
  • Ergiri’de Kadare’nin

    kelimeleriyle izsürebilirsiniz

  • • Kale’nin manzarasından Ergiri’yi selamlamak
  • • Zekate Evi’nin terasında kahve içmek
  • • Ethnographic Museum’da Arnavutluk’u anlamak
  • • Kadare Evi’nde Taş Kentin Kroniği’nden bir pasaj okumak
  • • Evet, burada da, Elbasan tava!