Fırat kenarında akan bir tarih: Erzincan

HABER MASASI
Abone Ol

Çevresi dağ, ortası bağ olarak adlandırılan güzel bir şehrimiz Erzincan, bereketli toprakları ile Fırat Nehri’ne ev sahipliği yapıyor. Erzincan kültürel zenginliği kadar doğal ve coğrafi güzellikleri, lezzetli mutfağı ayrıca alışveriş olanağı ile tam bir turizm cenneti. Gölleri, akarsuları ve kanyonları ile doğa tutkunlarına, tarihi yapıları ile tarih meraklılarına pek çok alternatifler sunuyor.

Şehir ismini nereden alıyor?

Şehrin adının, Yunanlı tarihçi Strabon’un İlkçağ’da bu bölgede bulunduğunu belirttiği Eriza şehrinden geldiği biliniyor. Yine bu bölgenin tarihinden bahseden Grek kaynaklarında Aziris adıyla gösterilen şehrin de Erzincan olması mümkündür. Şehrin adı Ermeni kaynaklarında Erez, Erzng ve Erznga; Bizans kaynaklarında Aringam (Arıngan), Arsingan, Erzingan; Arap kaynaklarında ise Erzencân şeklinde geçer. Türk fetihlerinden sonra şehrin adı önce Erzingân ve Ezirgân olarak söylenmiş, ardından da bugünkü şeklini almıştır.

Tarihçe

Erzincan M.Ö. 2600 Yıllarında Akadlar, ardından M.Ö. 2000 yılından sonra çeşitli site krallıkları hâkimiyetinde Hititlerin kontrolünde uzun bir dönem geçirmiştir. Ardından Urartu Medeniyeti altında bir dönem geçiren Erzincan'ın 15 km doğusunda nadir ve kıymetli Urartu kalıntılarının en önemlilerinden, Altıntepe Kalıntıları bulunmaktadır. 200 yıldan fazla Pers İmparatorluğu’nun hâkimiyetinde kalan şehir İskender'in Persleri yenmesinin ardından da bir süre Helenler tarafından yönetilmiştir. Bir süre de Roma-Pontus mücadelelerinin tam ortasında kalan ve uzun yıllar zorluklar içinde yaşayan şehirdeki halk, bazı kaynaklara göre 22 bazı kaynaklara göre 25 dil konuşan, entelektüel, ticareti iyi bilen insanlardan oluşmaktaydı. Bölge halkı Roma Medeniyeti karşısında Pontusluları tercih etmişlerdi ve bu sebeple Roma tarafından baskı görüyorlardı. Daha sonra sırasıyla Sasanilerin ve Emevilerin hâkimiyleti altına giren şehir, 1071 de Türklerin Anadolu'ya girişi ile 900 yılı aşkın süredir Türk şehridir. Son olarak Şah İsmail ve Yavuz arasındaki çatışmalara sahne olan şehir temelli olarak Osmanlı hâkimiyetine geçmişti.

Erzincan nerededir?

Erzincan, Türkiye'de Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan bir şehrimizdir. Kuzeyinde Gümüşhane ile Bayburt, kuzeybatısında Giresun, batısında Sivas, doğusunda Erzurum, güneydoğusunda Bingöl, güneybatısında Elazığ ile Malatya ve güneyinde ise Tunceli'ye komşudur.

Erzincan’a ne zaman gidilmeli?

Karasal iklimin etkisi altında olan şehirde yazlar kurak ve sıcak kışlar ise soğuk ve kar yağışlı geçmektedir. Karasal iklim yapısına rağmen diğer doğu illerine göre oldukça ılıman bir iklim yapısına sahip olan şehir, kış turizmcileri için kar kalitesi yüksek kayak pistleriyle, yazın ise serin ve yeşil mesireleriyle yaz-kış tatil imkânları sunuyor.

Girlevik Şelalesi.

Erzincan'ı gezerken çalma listesi

  • - Yeşil Kurbağalar-Aysun Gültekin
  • - Elinde Süt Küleği- Abdal
  • - Ala Geyik Ne Boynunu Sallarsın-Yıldırım Budak
  • - Fırat Kenarında Kayık Değilem-Muharrem Temiz
  • - Çıkar Yücelerden Yumak Yuvarlar-Tuncay Kemertaş

Erzincan 6'lısı

Girlevik Şelalesi:Erzincan'ın doğal güzellikleri arasındadır Girlevik Şelalesi. Kayaların üzerinden parça parça akan Girlevik Şelalesi, il merkezine 30 kilometrelik bir mesafede yer alır. Aynı zamanda çevresinde birçok keşif noktası sunar şelale. Erzincan'a bir seyahat planı yapıyorsanız, şehrin en dinlendirici noktalarından biri olan Girlevik Şelalesi’nin etrafında bir gezinti de yapabilirsiniz. Her mevsim farklı bir güzellik sunan Girlevik Şelalesi'nin yakınlarında bulunan restoranlarda Girlevik’ten tutulan alabalıkların da tadına bakabilirsiniz.

Otlukbeli Gölü.

Otlukbeli Gölü:Erzincan'ın en merak edilen noktalarından biridir Otlukbeli Gölü. Aynı ismi taşıdığı ilçede bulunan göl, özellikle yaz aylarında hem turistlerin ilgisini görüyor hem de yöre halkı tarafından sıkça mesire yeri olarak kullanılıyor. 1994 yılında doğal sit alanı olarak ilan edilen göl, aynı zamanda maden suyu açısından da oldukça zengindir.

Altıntepe Ören Yeri: Üzümlü ilçesi sınırlarında bulunan Altıntepe Ören Yeri, tarihte birçok büyük medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Urartu, Bizans ve Osmanlı'nın hüküm sürdüğü bu eski yerleşim alanı, 1938 ve 1956 yılında iki mezarın soyulmasıyla adını duyurmuştur. Sonrasında Ankara Üniversitesi tarafından çalışmalara başlanmıştır. Kazı çalışmalarını ise Prof. Dr. Tahsin Özgüç yürütmüştür. Özellikle Urartu döneminin kalıntıları gün yüzüne çıkarılmıştır. Çıkarılan kalıntılar arasında iç kale, kale duvarları, saray kompleksi ve mezarlar vardır.

Mama Hatun Türbesi.

Mama Hatun Türbesi: Erzincan'ın Tercan ilçesi tarihi kalıntılar açısından oldukça zengin. Bu ilçede birçok tarihi değeri görebilme imkânı yakalayabilirsiniz. Tercan ilçesinde bulunan ve tarihi Saltuklulara uzanan Mama Hatun Türbesi, esasında büyük bir külliyenin küçük bir parçasıdır. Saltuklu Melikesi Mama Hatun adına yaptırılmıştır. Mimarı Ahlatlı Ebu'n-Nema bin Mufaddal'dır. Türbe tahminlere göre 1192-1202 yılları arasında inşa edilmiştir.

Abrenk Kilisesi, dikili taşları.

Abrenk Kilisesi:Erzincan'ın tarih kokan bölgelerinden birinde konuşlanmıştır Abrenk Kilisesi. Tercan ilçesine bağlı olan Üçpınar Köyü'ne oldukça yakındır. Günümüze sağlam bir şekilde gelen kilise, giriş kapısındaki bilgiye göre 1854 yılında inşa edilmiştir. Mimari açıdan dikkat çeken Abrenk Kilisesi'nin iki dikili taşı ve bir şapeli bulunmaktadır.

Beytahtı Mesire Yeri:Karasu Nehri'nin kıyısında tüm güzelliğiyle gözlere hitap eden Beytahtı, Erzincan’a yolu düşen her gezginin ilgi odağıdır. Özellikle yaz aylarında halk tarafından en çok tercih yerlerden biri olan bu mesire, sahip olduğu soğuk su kaynakları ve yemyeşil çevresiyle ziyaretçilerine dinlenme ve piknik yapma imkânları sunmaktadır.

Erzincan'da ne yenir?

  • - Sırın
  • - Gafese
  • - Kete
  • - Yaprak Döner
  • - Kesme Çorbası
  • - Erzincan Köftesi
  • Kete.

Erzincan meşhuru

Ali Ekber Çiçek, Erzincan’ın çağımızda yetiştirdiği en büyük değerlerdendir. Özellikle "Haydar Haydar" deyişle anılan ozan, sanatını icra etmeye başladığı ilk yıllardan ömrünün sonuna kadar, 35 yılı aşkın bir sürede 400'den fazla türküyü derleyerek geniş kitlelere ulaştırdı. Yurtiçinde ve yurtdışında verdiği konserlerle Anadolu’nun kadim kültürünü yaşatmada ve yeni nesillere aktarmada oldukça önemli bir misyon üstlenmişti.