Ezel Akay: 9 kere Leyla, kadına uygulanan şiddete karşı ortaya çıktı
Ünlü yönetmen Ezel Akay ilemart ayında vizyona girecek,kadrosunda Demet Akbağ,Haluk Bilginer, AlicanYücesoy, Fırat Tanış ve ElçinSangu gibi önemli isimlerinyer aldığı yeni filmi 9 KereLeyla’yı konuştuk.
Yeni filminiz 9 Kere Leyla bu ay vizyona giriyor. Öncelikle hayırlı olsun. Biraz bize filmden söz eder misiniz?
Uzun bir ara vermiştim. Yaklaşık 9 sene geçti son filmimden bu yana. Arada elbette sinema adına çalışmalarım oldu. 9 Kere Leyla’da biraz "gerçeküstü, görsel komedi" fikrine yaklaştım anlatım dili olarak. Bunu bilinçli olarak böyle tercih ettim. Kısaca bu durumu şöyle tanımlıyorum: Yaşadığımız güzel topraklara pek uyacağını düşündüğüm bir tür masalsı gerçekçilik. Bu anlatım dilinin ilk denemesi de benim açımdan 9 Kere Leyla oldu. Filmde Haluk Bilginer’in canlandırdığı Adem karakteri sevgilisi Nergis (Elçin Sangu) ile beraber olabilmek istiyor. Ancak boşanmak istemeyen karısı Leyla’dan (Demet Akbağ) kurtulmak için cinayeti bile göze alıyor. Orta yaşa ait eğlenceli bir karakter olan Adem'in paldır küldür çöküşünü ve iki kadının, Leyla ve Nergis'in şaşırtıcı dönüşümünü anlatan, yarı fantastik bir hikâye bu. Çok fazla detay vermek istemiyorum; ama sinemada izleyenlerin çok eğleneceğine, zevk alacağına eminim.
Oyuncu seçiminizin nasıl olduğunu sormak istiyorum.
9 Kere Leyla’da çok özel isimlerle çalıştım. Hızlı bir yapım süreci yaşayacağımızı ve ocakta başlayıp Mart'ta vizyona girmemiz gerektiğini biliyordum. Bu denklemi ancak çok çok tecrübeli ve iyi oyuncularla çözmek mümkündü. Çünkü senaryo ve benim tarzım itibarıyla filmin dokusu tecrübeli isimleri gerektiriyordu. Biraz da benim "farklılıklarıma" alışmış oyuncularla çalışmanın yararlı olacağına karar verdim. Bu filmin duygusunun izleyiciye geçmesi açısından önemli bir noktayı temsil ediyordu. Sinemamızda her biri farklı ve özel işlere imza atmış bu değerli isimler beni kırmadılar. Görüşmeler ve yapılan telefon trafiğinden sonra kadro kurulmuş oldu. Senaryo hepsinde en azından bir merak oluşturdu ve yer almak istediler.
Kadronuzda Demet Akbağ ve Haluk Bilginer gibi usta isimler var. Diğer oyuncularınız da çok değerli ancak iki usta ile çalışmak nasıldı?
Demet Akbağ ve Haluk Bilginer sinemamızın en özel isimlerinden. Demet kadın oyuncular arasında en iyilerden ve çok iyi bir karakter oyuncusu. Haluk Bilginer yine uluslararası alanda tescilli başarısıyla alkışları topluyor. Her ikisiyle de daha önce çalıştık. Güzel filmlere imza attık. Dediğim gibi biz birbirimize aradan geçen yıllara rağmen alışkınız. Yeniden bir araya gelmemiz nefis oldu. İkisinin de filme olağanüstü katkıları oldu. Hem rollerine hem mizansenlerine çok konsantre oyuncular. Bir de sürekli bir "denklem çözme" ruh hâlinde çalıştık. Bu önemli bir nokta.
Çünkü her filmin çözülmesi gereken bir "denklemi" var.
Bu film de 9 şifreli bir kasada duruyordu zaten. "Aç Demet’cim, şuradan girelim Haluk'cum, bak Elçin'cim, Aç Fırat’çım, Hadi Alican," derken, kıkır kıkır açıldı filmin kapıları. Karşılıklı eğlenerek, zenginleşerek çektik filmi.
Filmin ana hikâyesi kadınlar üzerine. Bu filmi çekmeye karar verirken neydi yola çıkış noktanız?
Tek cümle: Kadına uygulanan şiddet ve bunun yarattığı sınıflar üstü hastalığı. Eğer son dönemdeki kadar şiddet ortamı oluşmasaydı bu filmi çekmeyi düşünmeyebilirdim. Ancak oluşan bu tablo beni kadın meselesine dair olumlu bir şey yapmaya itti. Bu nedenle bu filmi çekerken bu kadar istekli olmamın nedeni buydu.
İzlediğimizde size ait olduğu hemen anlaşılan Bu Ezel Akay filmi dedirten bir sinema diliniz var. Bu her yönetmene kısmet olmuyor.
Çok teşekkür ederim. O kısmeti arzu eden, kafayı ona takan, içtenliği sanat icra etmenin düsturu sayan her yönetmene nasip olur! Böyle düşünüyorum. Evet kendime ait bir sinema dilim var. Bunu izleyici söylüyor. Yarattığım dünyada izleyici ile birlikte gülüp eğleniyoruz ve sonra da sinemaya bir iz bırakıyoruz. Bu sinema dili izleyicisiz olmaz.
Seyahatle aranız nasıl? Nerelere gitmekten hoşlanırsınız?
Çok gezen birisiyim. Sürekli seyahat edebilirim. Uçak çok kullandığım bir araç. Özellikle uzaklara gitmeye bayılıyorum. Çin, Arjantin, Antarktika, Güney Afrika, Sibirya, Sincan, Avustralya, Yeni Zelanda, İzlanda ve Berlin tekrar tekrar gitmek istediğim yerler. Seyahat etme duygusu bile bana heyecan veriyor. Ama yalnız seyahat etmeyi sevmiyorum. Sevdiğim insanın yanında olması da seyahati özel kılan bir durum.
Bu kadar zaman beklediniz. Eminiz sırada bekleyen yeni projeleriniz vardır…
Evet, belirttiğiniz gibi sinema için uzun sayılabilecek bir ara verdim. Ancak elbette bu esnada boş durmadım ve birçok proje biriktirdim. Farklı alanlarda farklı temaları olan işler bunlar. Kimisi sadece senaryo kimisi de bir roman. Hayatı anlatan, insanı anlatan ve daha güzel bir dünyaya selam yollayan çalışmalar. Bu uzun sürede üzerlerinde çok çalıştığım için çok "hazır" projeler hepsi. Sırasıyla yazmam gerekirse; Osman Sekiz, Zeki Müren'in Öpücüğü, Zübük, Unutkan Ayna çekmeyi planladığım filmler. İçerikleri sürpriz olsun.