Dehanın anlattıkları ya da bir mimarın zirvesi: Edirne Selimiye Camii
Edirne şehir merkezinde bulunan ve İstanbul yolundan şehre gelenleri devasa kütlesiyle karşılayan Selimiye Camii Sultan II. Selim’in ihsanıyla 1568-1574 yıllarında Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. İnşa edildiği alan eski saray alanı olarak da bilinen Kavak Meydanı’dır. Tezkirelerde yer alan bilgilere göre Mimar Sinan Selimiye Camii için “ustalık eserim” ifadesini kullanmıştır.
Sultan II. Selim’in ihsanıyla inşa edilmiş olsa ve onun adıyla anılsa da söz konusu padişah ömrü yetmediği için Selimiye Camii’nde hiç namaz kılamamıştır. Osmanlı geleneğinde genellikle külliye inşa ettiren padişahlar vefat ettiğinde külliyenin merkezindeki caminin güneyine defnedilerek üzerlerine de türbe inşa edilmiştir. Ancak Sultan II. Selim’in türbesi Ayasofya Camii’nin önünde olup Ayasofya’daki ilk padişah türbesidir. Başkent İstanbul iken ve Mimar Sinan’ın inşa ettiği devasa yapıların çoğu İstanbul’dayken neden Selimiye Camii Edirne’de yapılmıştır? Cevabını kesin olarak bilemediğimiz bu soru hakkında şu iddialar ortaya atılmıştır:
- 1. Sultan II. Selim şehzadelik yıllarında Edirne’de çokça vakit geçirmiş ve bu bölgeye karşı ayrı bir sevgisi oluşmuştur. Bu nedenle külliyesini Edirne’ye inşa ettirmiştir.
- 2. İstanbul’da (Suriçi) Selimiye Külliyesi’ne yetecek büyüklükte arazi olmadığı/kalmadığı için Edirne’ye inşa edilmesine karar verilmiştir.
- 3. Kıbrıs fethi öncesi Sultan II. Selim rüyasında Hz. Peygamber'den fetih müjdesini almıştır. Müjdeye karşılık Edirne’ye bir cami inşa edilmesi buyrulmuştur. Rüyadan çok etkilenen Sultan II. Selim, fetih harekatıyla birlikte külliyenin inşasını buyurmuştur.
- 4. Balkan topraklarına açılan Edirne Osmanlı’nın ikinci başkentidir. Avrupa’dan İstanbul’a gelecek herhangi bir tehlikeyle karşılaşacak ilk bölgelerden biridir (O dönem Osmanlı’nın balkanlardaki topraklarını saymazsak). Bölge halkını diri tutmak, Avrupa’ya karşı mesaj vermek için Selimiye Külliyesi Edirne’de inşa edilmiştir.
Yukarıdaki iddiaları bağlı olarak Selimiye Külliyesi’nin neden Edirne’de inşa edildiğine dair kesin bir bilgi maalesef yoktur. Simetrik bir düzene sahip külliyenin merkezinde bulunan caminin güneydoğu ve güneybatı tarafında birer medrese, batısında arasta ve sıbyan mektebi bulunmaktadır. Kaynaklarda arastanın bir kısmı ve sıbyan mektebinin Sultan II. Selim’in oğlu Sultan III. Murad devrinde Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Davud Ağa’nın yaptığı ifade edilmektedir.
Edirne Selimiye Camii’ni Osmanlı mimarisi içerisindeki en önemli yeri şüphesiz üst örtü sistemidir. Türk-İslam mimarisinde inşa edilen camilerin üst örtü sistemi mimarların en büyük uğraşlarından biri olmuştur. Özellikle Anadolu’da inşa edilen cami türlerinde üst örtü sisteminde kubbenin kapladığı alanın gelişimini Artuklu döneminde inşa edilen camilerden itibaren takip edebilmek mümkündür. Caminin merkezini yani harimi tek bir kubbe altında toplamak hem mimari açıdan bir bütünlük arz etmesi hem de tevhid inancının bir simgesi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca dönemin sosyal, politik ve ekonomik durumunu da yansıtması açısından önemlidir. Osmanlı mimarisinde Edirne Üç Şerefeli Camii ile ayrı bir safhaya geçen merkezi kubbe kullanımı Mimar Sinan’ın ellerinde yükselen Edirne Selimiye Camii ile gelişimini zirveye taşımıştır.
Edirne Selimiye Camii’nin merkezini örten 31,30 metre çapa, 42,25 metre yüksekliğe sahip ve 2 bin ton ağırlığındaki devasa kubbe sekiz paye tarafından taşınmaktadır. Kubbeyi taşıyan payeler beden duvarlarına yakın yerlere konumlandırılmış ve harimde büyük alan merkezi kubbe altında toplanmıştır. Böylece merkezi planda, bütünlük içinde geniş ve ferah bir mekân elde edilmiştir.
Edirne Selimiye Camii’nin kubbe çapı genellikle İstanbul Ayasofya Camii ile karşılaştırılmaktadır. Neredeyse Selimiye Camii’nden bin sene önce inşa edilen Ayasofya’nın kubbesi elips biçimli olduğundan doğu-batı ve kuzey-güney ölçüleri eşit değildir. Bu nedenle çapı 31-33 metre arasında değişmektedir. Kubbe yüksekliği ise 55,60 metre olup Selimiye Camii’nden fazladır. Mimar Sinan Selimiye Camii’nde kubbe çapı ve yüksekliği açısından Ayasofya’ya karşı üstünlük kuramamıştır. Ancak unutulmamalıdır ki söz konusu mimar Edirne’de Selimiye Camii’ni inşa ederken bir yandan da Ayasofya Camii’ni onarmış ve güçlendirmiştir. Ve bu çalışmaları gerçekleştirirken 80 yaşını devirdiği düşünülmektedir. Mimar Sinan’ın Ayasofya Camii’nde gerçekleştirdiği onarım çalışmaları ve bakımlar olmasa muhtemelen Ayasofya’nın kubbesi İstanbul depremlerine dayanamayacak ve çökecek idi.
Selimiye Camii’nin üç şerefeli dört adet minaresi vardır. Minarelerin uzunluğu tepelerde yer alan alemler dahil 84-85 metre olduğu ifade edilmektedir. Kuzeyde bulunan minarelerin şerefelerine üç ayrı yoldan çıkılmaktadır. Diğer minareler ise tek merdivenlidir. Caminin içi muhteşem kalem işi, çini ve hat yazılarıyla bezenmiştir. Çiniler İznik çinisi olup bir kısmı 93 Harbi'nde Ruslar tarafından çalınmıştır. Harimin altında dehliz bulunmaktadır. İçinde sıcak su taşıyan künklerin yer aldığı dehliz alttan ısıtmayı sağladığı gibi rutubete karşı da bir önlemdir.
Merkezi kubbenin altında yer alan müezzin mahfili camiyi ziyaret edenlerin özellikle ilgisi çekmektedir. Mahfilin kıbleye bakan mermer ayaklarından birinde hakkında efsanelerin üretildiği ters lale motifi bulunmaktadır. Ters lale motifi ile ilgili rivayetler şu şekildedir:
- 1. Mimar Sinan Selimiye Camii’ni inşa ederken torunu vefat etmiştir. Üzüntüsünü sanata döken Sinan torunun anısına küçük bir lale motifini ters olarak müezzin mahfili taşıyıcısına yerleştirilmiştir.
- 2. Caminin inşa edileceği alan bir lale bahçesidir. Arsanın sahibi cami inşaatı için başlarda arsasını satmaya yanaşmamış; ancak camide bir lale motifi olması karşılığında arsasını satmıştır. Lale motifi lale bahçesini, ters olması ise arsa sahibinin tersliğini temsil etmektedir. (Bazı rivayetlere arsa sahibi kadının lale bahçesine sahip olmadığı; ancak adının Lale olduğu ifade edilir)
- 3. Mimar Sinan, Allah’ın 99 ismini temsilen çinilerin üzerine 99 lale motifinin yapılmasını istemiş; ancak yanlışlıkla 98 isim işlenmiştir. Bunun üzerine Sinan acizlik ve kulluğun işareti olarak 99. lale motifini müezzin mahfili direğine ters olarak kazınmasını istemiştir.
Rehberler tarafından camiyi ziyarete gelen yerli ve yabancı turistlere anlatılan bu rivayetlerin “rivayet” olduğu da altı kalın çizgiyle çizilerek bahsedilmelidir.
Selimiye Camii hakkındaki bazı rivayetler ise akademik olmayan yayınlarda “sır” olarak açıklanmaktadır. Sır olarak kabul edilen ifadeler için kaynaklarda hiçbir açıklayıcı bilgi yoktur. Örneğin Mimar Sinan “camiye şu kadar pencere koydum bu şunu temsil eder” gibi bir ifade kullanmamıştır. Yapının devasa ölçülerde olması Selimiye’yi seven halk tarafından farklı zaman ve şartlar içinde sırları ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan bazıları şu şekildedir:
- 1. Beş kademeli pencereler, İslam’ın 5 şartını simgelemektedir.
- 2. Doksan dokuz pencere Allah’ın 99 ismini temsil etmektedir.
- 3. Külliyede bulunan otuz iki kapı 32 farzı ifade etmektedir.
- 4. Üç yollu iki minaredeki toplam yol sayısı altıdır ve bu imanın 6 şartına işaret etmektedir.
- 5. Dört minarede üç şerefe var ve toplam şerefe sayısı on ikidir. Bu yapının banisi Sultan II. Selim’in 12. padişah olduğunu simgelemektedir.
Balkan Harbi’nde Bulgarlar şehri ele geçirince Edirne’ye ve Edirne’deki yapılara zarar vermiştir. Selimiye Camii’ne atılan top mermisinin batı yönde bulunan taşıyıcısına verdiği zarar günü acı hatırasını diri tutmak amacıyla öylece bırakılmıştır. Günümüzde restorasyon çalışması devam eden Edirne Selimiye Camii’ni bu sayfalara sığdırmak kolay değildir. Sadece Osmanlı mimarisi için değil dünya mimarlık tarihi içerisinde ayrı bir öneme sahip olan Selimiye Camii UNESCO tarafından 2011 yılında alınan karar neticesinde Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.