Çünkü şehirler en büyük habercilerdir: Şeki

YUSUF SAMİ KAMADAN
Abone Ol

Yüzlerce kilometre uzunluğundaki Büyük Kafkasya Dağları’nın eteklerinde kurulmuş, günümüzde Azerbaycan sınırları içerisinde yer alan Kafkas coğrafyasının harika bir Türk şehridir Şeki...

Uzun zaman boyunca ipek imalatının ve ticaretinin merkezi olan şehir, Çin'den başlayıp, Anadolu ve Akdeniz üzerinden Avrupa'ya kadar uzanan meşhur İpek Yolu’nun da önemli merkezlerinden biridir.Ticârî güzergâhlara, verimli topraklara, askerî mevkilere sahip olmanın hayâtî bir öneme sahip olduğu eski dünyada hiç şüphesiz Şeki de uğruna mücadele edilen bir güzel durumunda kalır. Ne var ki bu nazlı güzel, neredeyse kimseye de yâr olmaz. Moğol tufanından nasibini alan şehir, Timur’un aksak ayağının altında çiğnenmekten de kurtulamaz. Uzun zaman devam eden Osmanlı-İran mücadelesinin biteviye devam eden savaşlarıyla kimi zaman onlar, kimi zaman bunların eline geçen Şeki, nihayet 1743 yılında kurulan Şeki Hanlığı’yla farklı bir hüviyet de kazanmış olur. 16. yüzyılın aslında çok da tanınmayan önemli Türk seyyahı Âşık Mehmed, 17. yüzyılda da meşhur Evliya Çelebi tarafından ziyaret edilen şehir, anlaşıldığı kadarıyla zaten Şeki Hanlığı’nın kurulmasından önce de cazip bir yer durumundadır. Rusya tarafından işgale uğradığı 1920 yılından sonra, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla Azerbaycan topraklarına katılan Şeki için tam manasıyla istikrarlı dönem de başlamış olur.

Old Khan Mosque.

Özellikle sahip olduğu mimarisi ve şehir yapısıyla Kafkasya’nın en şirin yerlerinden biri olma özelliğine sahip olan Şeki, İslam şehir mimarisinin de önemli bir nümunesi olarak boy gösterir. Günümüzde ihtişamlı günlerinden hatıra, dimdik ayakta duran yapılara sahip olan şehirde hususen Han Sarayı en başta anılmaya değer yapısı hüviyetindedir. Dönemin hanı tarafından 18. yüzyıla tarihlenen Han Sarayı, sahip olduğu mimarisinden başka özellikle kalem işi süslemeleri ve motifleriyle de göz doldurur. Türk saray mimarisinin en güzel ve sade şekillerinden biri olan Han Sarayı’nın sivil mimari üzerindeki müessiriyeti, aynı şekilde şehirde örneklerini görebileceğimiz Şeki evlerine de birer ilham kaynağı olur. Gerek İslam gerek Hristiyan mimarisinin de çok güzel örneklerine sahip olan şehir İpek Yolu üzerinde bulunması sebebiyle çok sayıda han, hamam, köprü, kervansaray gibi yapıların inşa edildiği bir yer olur. Bunlar arasında Şeki Kervansarayı ile Aşağı Kervansaray kesinlikle görmeye değerdir.

Anadolu’da sıklıkla örnekleriyle karşılaşabilecek, klasik Türk şehir yapısının meydana getirdiği ahenk Şeki’de de kendisini gösterir.

Yöresel geniş bir lezzet seçeneği sunan şehir, tabiatının güzelliğiyle de anılmayı hak eder. Meraklılarına kilometrelerce uzanan doğa yürüyüş rotaları sunan Şeki, özellikle profesyonel olarak bu sporla ilgilenenler için bunun Kafkasya’daki önemli bir durağı olma iddiasına da sahiptir. Dileyene tabiatını, dileyene lezzetlerini, dileyene de zengin tarihi birikimini sunan şehir; modern yüzüyle de pek çok aktiviteye imkân sağlar. Ayrıca şehir; pazarlarında, buraya özgü çok sayıda ticârî meta da sunar ki bunların başında da yüzyıllar boyunca işlenmekte olan ipek ilk sırada yer alır. Sadece Türk ve Müslümanların değil, Kafkas coğrafyasında başka örneklerini gördüğümüz üzere farklı etnik ve dînî unsurlarla harika bir mozaik oluşturan Şeki, bu hususiyetini el sanatlarından yöresel lezzetlerine kadar neredeyse her sahada ziyaretçilerinin zevkine sunar.