Cengiz Coşkun: Yaşıyoruz ve koşulsuz sevgiyi arıyoruz
TRT 1’de yayınlanan Diriliş dizisindecanlandırdığı Turgut Alp karakteriyleadından söz ettiren, başarılı oyuncu CengizÇoşkun ile insanın ömrü boyunca neyiaradığını, Diriliş’in hikâyesini, hayatın onugetirdiği yerden memnun olup olmadığınıve bir şehri tanımaya nereden başladığınıkonuştuk.
Basketbol, spor akademisi, mankenlik ve oyunculuk... Görüldüğü üzere ilgi alanlarınız ve yetenekleriniz bir hayli geniş. Öncelikle şuradan sohbete başlamak istiyorum: Bu alanların hepsinde başarılı bir insan olarak, bunların hepsini gerçekten yapmak mı istediniz, yoksa hayat mı sizi buraya sürükledi?
Hepsini yapmak istedim. 9 yıl basketbol oynadıktan sonra talihsiz bir rahatsızlık ve sakatlık yaşadım. Bu durumdan ötürü basketbolu bırakmak zorunda kaldım. Daha sonra bir gün üniversiteye giderken uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım ile karşılaştım ve sohbet ederken koreograf bir tanıdığının bir defile yapacağını, fiziği düzgün sportif bir erkek model aradığını ve karşılığında 50 TL de ücret vereceğini söyledi. İster miyim, diye bana sordu, ben de neden olmasın en azından harçlığım çıkar düşüncesiyle kabul ettim.
İşte her şey ondan sonra değişmeye başladı. O defileden sonra bir model ajansı ile tanıştım, beni çok beğendiklerini ve çalışmak istediklerini söylediler ben de kabul ettim.
Modellik yaptığım sıralarda "2002 Best Model of Turkey" yarışmasına katıldım ve 3. oldum.
Yurt dışında da modellik teklifleri almaya başladım. Akabinde oyunculuk teklifleri gelmeye başladı, değerlendirmek istedim. 2004-2005 yılları arası ilk oyunculuk deneyimimi yaşadım ve bu işi çok sevdim. Bundan sonra hayatımın geri kalanında yapmak istediğim meslek bu diyerek oyunculuk eğitimleri almaya, kendimi geliştirmeye karar verdim. Her fırsatta kendime yeni öğretiler katmaya, araştırmaya, öğrenmeye, keşfetmeye devam ediyorum ve bu hep böyle devam edecek, çünkü ben bu şekilde besleniyorum.
Diriliş Ertuğrul’da Turgut Alp karakterini canlandırıyorsunuz, Türk tarihine ilginiz var mıydı, merakınız, özellikle Dünya tarihi içerisinde hayran olduğunuz kişilerden biraz bahseder misiniz bize? Bir gün mutlaka "onun" hayatını anlatan bir filmde oynamak isterim dediğiniz biri var mı?
Dürüst olmak gerekirse okul yıllarımda maalesef tarih notlarım diğer ders notlarıma göre hep daha zayıftı. Fakat Diriliş Ertuğrul ile birlikte tarihe olan ilgim arttı ve daha çok araştırmaya, öğrenmeye başladım. Dünya ve şanlı Türk tarihinde bilinen tarihe yön veren birçok önemli isim ve lider var tabii, hepsine tek tek saygı duyuyorum. Fakat ben vatanı, milleti, birliği, beraberliği ve özgürlüğü için gözünü kırpmadan canını feda eden, ismi tarihin tozlu sayfalarında unutulmuş kahramanlardan birinin hayat hikayesini oynamak, tanınmasına, kahramanlığının herkes tarafından bilinmesine katkıda bulunmak isterdim.
Çünkü "bir mıh bir nal kurtarır; bir nal bir at kurtarır, bir at bir er kurtarır; bir er bir cenk kurtarır, bir cenk bir vatan kurtarır.
Diriliş Ertuğrul’un aksiyon sahneleri oldukça yorucu olmalı, aksiyon sahneleri konusunda televizyon yapımlarımızın Diriliş’e kadar pek başarılı olmadığını biliyoruz. Siz birçok eğitim almış olmalısınız, nasıl hazırlandınız, neler yaptınız, baltayı eline aldığınız zaman tarihin tam ortasında mı hissediyorsunuz kendinizi?
Evet gerçekten yorucu ve zor ama benim için de bir o kadar keyifli. Bir dönem yakın dövüş, boks, kickbox, jiujitsu eğitimleri aldım.Diriliş Ertuğrul’un hazırlık sürecinde ilk etapta binicilik eğitimleri, okçuluk, kılıç pusat kullanımı ile ilgili uzun bir süre çalıştım. Hâlâ aksiyon sahnelerine nasıl daha görsel bir tat katabilirim düşüncesiyle çalışıyorum. Ortaya balta ile yaptığım hareketler çıktıkça sahnelere ekleyerek süslemeye gayret gösteriyorum. Baltamı elime aldığımda öncelikle oynadığım sahnelerde ruhumu ortaya koyuyorum ve gerçekten o dönemde yaşadığıma inanıyorum diyebilirim. Ancak bu şekilde canlandırdığınız karakterin izleyici ile gerçek bir iletişim kurulabileceğini düşünüyorum.
Netflix benzeri oluşumların dizilerin seyrini etkilediğini, piyasaya olumlu ya da olumsuz anlamda bir değişiklik kattığını görebiliyoruz. Takip ettiğiniz yerli yabancı diziler var mı? Türk dizi sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz, bir atılım gerçekleşiyor şu sıralar sanki?
Çok yoğun çalıştığım için elimden geldikçe ve çekim tempom müsaade ettikçe diziler ile yeni çıkan filmleri takip ediyorum. Stranger Things, Black Mirror, Dark, West World, Perfume gibi diziler bunlardan birkaçı. Türk dizi sektörü bence büyük bir atılım, gelişim süreci içerisinde. Profesyonelleşmeye bizim yapım şirketimiz gibi daha çok önem verilirse, büyük düşünüp, garanticiliği bir kenara bırakıp cesaretli, global projeler yapılır ise Türk dizi ve sinema sektörünün geleceği çok parlak diye düşünüyorum.
İnsan, ömrü boyunca ... arar, desek, boşluğu nasıl doldurursunuz? Ve neden boşluğu o kelimeyle doldurduğunuzdan bahseder misiniz?
İnsan ömrü boyunca koşulsuz sevgiyi arar. Çünkü insanoğlu bu koşulsuz sevgiye sadece 40 gün sahip olabiliyormuş. O 40 gün de doğumundan sonraki ilk 40 gün. 40. günden sonra iltifat marifete tabi olmaya başlıyor. Bebek gülerse, parmakları elleri ile bir şeyler anlatmak isterse ya da benzer hareketler yaparsa sevildiğine dair işaretler almaya başlıyor. O günden itibaren insan sevilmek için sürekli bir şeyler yapmak zorunda olduğunun farkına varıyor.
Bu yüzden de insan, hep o ilk 40 günkü koşulsuz sevgiyi arar diye düşünüyorum.
Set dışında neler yapıyorsunuz, kendim için şunlara zaman ayırmalıyım dediğiniz öncelikleriniz neler?
Set ve çekim temposundan çok arta kalan zamanım pek olamasa da, ilk fırsatımda öncelikle spora, aileme ve sevdiklerime zaman ayırmaya çalışıyorum.
Biz, gezi-kültür dergisiyiz malum, Cengiz Çoşkun’a yurt içi ve yurt dışında hayran olduğu yerleri sorsak, nelerden söz açar bize? Bir de bir şehri tanımaya nasıl başlıyorsunuz?
Yurt içinde Ege Bölgesi’nin mavinin neredeyse her tonunu görebileceğiniz bana göre eşsiz denizine, koylarına, tarihi yerlerine, Karadeniz’in de yeşilin her halini bulabileceğiniz büyüleyici doğasına, yaylalarına, göllerine hayranım. Yurt dışında da Avrupa’nın birçok ülkesinde olan düzenini ve her şeyin sistemli bir şekilde çalışıyor olmasını seviyorum. Bir şehri tanımaya öncelikle mimari yapısı, düzeni, insan profili ve yaklaşımlarından başlıyorum. Çünkü bir şehir hakkında en çok şeyi bu özellikler anlatıyor bana.
Son olarak, gelecekten neler bekliyorsunuz?
Gelecekten işimle ve kariyerimle ilgili çok daha büyük başarılara imza atıp, ülkemi en iyi şekilde global platformlarda temsil etmeye devam ederek hedeflerime ulaşmak; sağlık, huzur, mutluluk, birbirimizi daha çok sevdiğimiz hoşgörülü olduğumuz barış dolu bir dünya bekliyorum.