Cek ve senet işleri: Julio Cortázar
Arjantin'in belki de en büyük yazarlarından biri Julio Cortázar. 1914'te Brüksel’de doğdu. Arjantin'de eğitim gördü. 1938'de Presencia adlı bir şiir kitabı yayınlandı. Üniversitede öğretim görevlisiyken Peron yönetimine karşı girişilen eyleme katılınca hapse girdi. Daha sonra üniversiteden ayrıldı. İlk kısa öykü kitabı Bestiario 1951'de yayımlandı. UNESCO'da çevirmen olarak çalışmak üzere Paris'e yerleşti. En ünlü kitaplarını da bu kentte yazdı. Öykülerinde fantastik öğelere yer veren, gerçek dünyayla olağandışı yaşantıları iç içe geçiren Cortázar'ın edebiyat dışında ilgilendiği şeyler arasında mitoloji, antropoloji, psikoloji, boks, sinema ve fotoğrafçılık da var.
- “Cortâzar okumamış insan bir kader kurbanıdır. Eserlerini okumamak korkunç sonuçları olan, sinsi ve ölümcül bir hastalıktır. Hiç şeftali yememiş bir insanın durumu gibi. Kişi yavaş yavaş mutsuzlaşır… ve belki de azar azar saçları dökülür.” Pablo Neruda
Julio Cortázar 1984 yılında Paris'te öldü. Geriye ihtişamlı öyküleri ve deneysel-hacimli bir romanı kaldı. Latin Amerikalı yazarlarda sıklıkla görülen yaşanan gerçeği ihraç eden başka bir gerçek yaratma arzusu onda da vardı. Toplumu bir arada tutan harcın yasaklar olduğunu biliyordu. Hep bu yasakların üzerine gitti. Otoriteyle arası hiç iyi olmadı. Çerçevesini yasakların çizdiği bir yaşama pratiğini yarattığı öykü evreniyle zedelemeye, hasara uğratmaya çalıştı. Bu sebeple onun metinleri tamamen fantastik değildir. Al aşağı etmeye çalıştığı görüntüye eklenen, onu, ona dahil olarak bozan kimyevi bir dönüşüme imkân açan bir amaçla yazıyordu.
Muhatabınız tanrıysa gizemli olmak imkânsızdır. Cortázar, okurunu hep bir gizem koridoruna sevk eder. Cortazar kurguda yarattığı kadere o kadar güvenir ki mevzubahis güven okurda tedirgin yaratacak hâle gelir. Bir son duygusuna izin vermeden net ve kararlı bir tahkiyenin en zirve örnekleridir onun hikayeleri.
İnsan için tek başına mutlu olmak utanılacak bir şey midir? Sanmıyorum. Ama yine de tehlikeli ve rahatsız edici bir yanı var tek başına mutluluğun. Bu yüzden delilerin gülümsemesi beni korkutur. Issız neşe korkutur beni. Sevinç anlarında hep bir ortak ararım. Oysa ki Cortázar’ın hikâyelerinin arzusu daimî mutluluk talebidir. Klasik dönemde mutlu son vaadi bütün ana fikri sonda belirgin hâle getirdiği için rasyonel bir zeminde faaliyetini sürdürüyordu. Cortázar’da ise anbean deneyimlenen akış hâline gelen bir sürekliliğe dayandığı için irrasyoneldir. Bir çeşit hayal kırıklığı “üretim hanesi” olmaya mahkumdur. Ve bu hâliyle dolandırıcılık faaliyetidir. Vaadini hiçbir zaman yerine getiremez. Öteki hâline getirdiği esrarlı söylem ise huzur vaadiyle tarih boyunca hiçbir zaman kriminal bir vaka olmamıştır. Vaadini muntazam yerine getirir.
Cortázar’ın dev romanı Seksek’in edebiyat tarihinde ilginç bir yeri var. 1963 yılında yayınlanan romanın başında bir okuma tarifi var ve roman değişik biçimlerde yeniden okunabilecek epizotlara sahip. Deneysel bir çalışma olan bu roman insanın tüylerini diken diken edecek kadar dikkatle kurgulanmıştır. Cortázar iç içe geçmiş iki romanı iki ayrı okumayla sunmuştur okuyucuya. Kitabın başında yer alan okuma planıyla, ilk roman ilk 56 bölümden oluşur. 57. bölüm ve sonrası için yazar "okunması zorunlu değildir" notunu düşer ancak kitabın tamamı ikinci okuma da dahil 155 bölümdür. Bunca debdebeli lafın, kafa karışıklığının dışında, müthiş bir dille ve gündelik yaşamın sıradanlığının içinden anlatılmış müthiş bir aşk romanıdır Sekse.
Cahillerin suçlama, dâhilerin ise itiraf tutkusu vardır. Büyük yazarlar da büyük itirafçılardır bu yüzden. Bir yazar için itiraf etmek bütün barikatları aşmayı sonunda da bir özne yüklem diyalektiğini en baştan inşa etmeyi gerektirir. Cortázar itiraf etmede yetenekli bir yazardı. O itiraflarını bir prodüksiyon hâline getirmeden usulca ama sanki gündelik bir meseleden bahsediyormuşçasına mesela nasılsın sorusuna cevap veriyormuş gibi anlatabilen anlatmayı bilen, eşsiz bir hikâye anlatıcısıydı.