Bi' kavram film

HABER MASASI
Abone Ol

İşitilebilen bir sesin kısmen veya tamamen yokluğuna, sessizlik diyebiliriz. Bu kavram medya alanında ise iletişimin var olmadığı durumlar için kullanılıyor. Ayrıca, sessizlik belirli bir alan ya da bölgedeki hiç kimsenin konuşmaması anlamına da geliyor. Bu konuda filozofların, yazarların ve sanatçıların ise hiç susmamış olduğunu işitebiliyoruz.

Milena’ya Mektuplar adlı eserinde Franz Kafka şöyle demiş: “Söyleyecek söz bulamıyorum, ne yapayım. Öyle bir sessizlik çöktü ki, bu sessizliğin içine seslenemiyor insan.” Yürümenin Felsefesi’nde ise Frédéric Gros şu cümleyi kurmuş: “Sessizlik, ekseriyetle, karşılaştığım insanlardan daha fazla şey öğretiyor bana.” Şems-i Tebrizi ise “Anladım ki derin ve esrarengiz olan her şey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli.” demiştir.

Bu alanda en az konuşanlar; gerçek anlamda sessizliği oluşturan doğası ve teknik imkânları sayesinde “sinemacılar” olmuş. İşte sizin için seçtiğimiz üç sessiz film…

  • “Öyle bir sessizlik çöktü ki, bu sessizliğin içine seslenemiyor insan.”

Potemkin Zırhlısı

Potemkin Zırhlısı.

Rusya’nın ve Avrupa’nın en eski ve büyük film stüdyosu olan Mosfilm tarafından yapılan, yönetmenlik koltuğunda Sergei Eisenstein’ın yer aldığı bir başyapıt: Potemkin Zırhlısı. Yönetmenin ikinci filmi olan Potemkin Zırhlısı’nın konusunu, Potemkin Zırhlısı Ayaklanması olarak bilinen gerçek bir olaydan alıyor. Filmde, 1905 yılında Rusya’nın Karadeniz filosuna bağlı savaş gemisi olan Potemkin’deki dayanılmaz yaşama şartlarından bezmiş mürettebatın başlattıkları bir ayaklanmanın sonunda gemiyi ele geçirmelerini ve daha sonraki süreçleri ele alıyor. Bu filminde kurgu (montaj) ile ilgili kuramlarının tamamını deneme fırsatı bulan Sergei Eisenstein, ortaya sinemasal açıdan milat sayılacak bir film çıkartıyor.

Modern Zamanlar

Modern Zamanlar.

Charles Chaplin’in yapımcısı, senaristi, yönetmeni, müziklerinin bestecisi ve başrol oyuncusu olduğu, 1989 yılında Kongre Kütüphanesi tarafından “kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli” filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi’nde muhafaza edilen başyapıt: Modern Times. 1930’lu yıllarda hüküm süren Büyük Ekonomik Buhran sırasında makineleşmenin de etkisi ile bozulan ekonomik ve toplumsal koşulları, artan işsizlik sorununu açıkça dile getiren film sadece 10 ayda çekilmiş ve kurgu öncesi 100 kilometre uzunluğunda negatif film harcamış. Her ne kadar filmde bazı ses ve müzik efektleri kullanılmış da olsa bu yapım Chaplin’in çevirdiği son sessiz film.

Artist

Artist.

1920’li yılların sonunda Hollywood sinema sektörünü kökünden değiştirecek bir teknoloji olan “ses”i aktaran film: The Artist. “Henüz hiçbir şey duymadınız” repliği ile sinema sektöründe yaşanan değişimi, pek çok insanın mesleğini ve kariyerini de derinden sarsışını anlatan film, 2011 Cannes Film Festivali’nin en gözde yapımlarından biri olmuştu. Başrol oyuncusu Jean Dujardin’e Oscar’da “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazandıran film sinema sanatının sessiz dönemine bir saygı duruşu niteliğinde. The Artist; diyalogsuz, sessiz, siyah-beyaz ve saniyede 22 kareyle çekilmişti. Altın Palmiye adayları arasında da olan filmin senaristliğini ve yönetmenliğini ise Michel Hazanavicius üstlenmişti.