Batı Afrika'nın gölgesi: Akra
Bir Batı Afrika ülkesi olan Gana’nın başkent ve en büyükşehri olma özelliğine sahip Akra ismini, kelime kökeniitibariyle yerel dilde "karıncılar" anlamına gelen birkelimeden alır. Gerçekten de bugün bile şehrin birazdışında boyları bir hayli yükseğe uzanan karınca yuvalarıgörmek mümkündür. Muhtemelen bu bölgedeki bu karıncakulelerinin çokluğu dolayısıyla şehrin ismini de bundandolayı aldığı düşünülür.
Afrika’dan Avrupa ve Amerika’ya uzun dönem kölelerin taşındığı Trans Atlantik Köle Ticareti’nin ana noktalarından biri olan Gana’da, Cape Coast gibi şehirlerden başka Akra da oldukça büyük öneme sahip olmuştur. Bundan dolayı Akra da benzer Afrika kıyı şehirlerinde olduğu gibi Avrupalıların yerel halkla olan mücadelesine şahitlik eder, o bir tanıktır.
Ülkenin bağımsızlık kazanmasına kadar İngiltere hakimiyetinde kalan Akra, bu ve daha önceki döneme ait eserleri hâlâ ayakta bünyesinde barındırır. Mesela günümüzde hapishane olarak kullanılan James Kalesi, başkanlık sarayı olarak kullanılan Christiansborg Kalesi ile yer aldığı konumu itibariyle Atlas Okyanusu’nun muhteşem bir manzarasını sunar. Her ne kadar farklı amaçlar için kullanılmış olsalar da tarihin izlerini vücutlarında saklarlar.
Labadi kumsalı
İnsanlarının sıcak kanlı olması herhalde Akra’yı en çekici yapan özellik olarak sayılabilir. Bu durum hiç şüphesiz buraya seyahat eden kişinin rahatlıkla şehrin tadını çıkarabilmesini sağlar. Şehrin keyfinin çıkartılabileceği en iyi yerler de hiç şüphesiz sanki bir eğlence merkeziymiş izlenimi veren sokakları olacaktır. Gerek yerli müslüman nüfusun yoğun bir biçimde yaşadığı Nima, gerekse de okyanus kenarında Labadi Kumsalı etrafında gelişen mahalleler Akra’ya uğrayanlar için gidilmeden dönülmemesi gereken yerler arasında sayılabilir. Akra’nın hatta Gana’nın en meşhur sahili olan Labadi, yaz aylarında denize girmek için olduğu kadar yetiden yetmişe etkinliklerin olduğu da bir yer konumundadır.
Hâlâ geleneksel usulle balıkçılık yapan ilginç görünümlü balıkçılar, kumsalda kum ile dev heykeller meydana getiren sanatkarlar, Gana gibi tropikal bir iklimde bulması hiç de zor olmayan boynunda koca koca yılanlarla insanların dikkatini çekmeye ve biraz da para kazanmaya çalışan insanlar...
Ve tabi gün boyu keyfi çıkartılabilecek bir okyanus, temiz bir kumsal ve iç ısıtan bir güneş.
Makola pazarı
Arayan için aradığını bulmadan asla geri dönemeyeceği cinsten devasa bir pazar: Makola. İçerisinde neredeyse her şeyin satıldığı bu pazarı şahsım adına cazip kılan da aslında ne büyüklüğü ne de çeşitliliğin bolluğu. Burayı cazip kılan şey kesinlikle otantik olması. Yani bundan yıllar, belki de asırlar önce bu pazarlar nasıl kuruluyorsa şimdi de öyle kurulduğu imajını veriyor sizlere. Öyle ki mesela mango, ananas, papaya gibi meyvelerden tepeler oluşturulmuş bol miktarlarda mevcut bu ürünlerin konduğu ahşap koca tezgahlar bile sanki asırlık izler taşıyor düşüncesi uyandırıyor insanda.
Buradaki mevcut hava da aralarından zar zor geçtiğiniz dar geçitlerle birleşince buraya girmek için bir şey satın alma amacı taşımanız çok da gerekli olmuyor. Zira eğer Akra’ya Afrika’yı görmek niyetiyle gelmişseniz bunu burada doyasıya soluyabiliyorsunuzdur zaten. Şehrin modern kimliği de olmakla birlikte eğer orijinal bir şeyler görmek niyetindeyseniz, Makola kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir yerdir.
Aburi bahçesi
Tropikal bir iklimin mevcut olduğu ülke baştan başta büyük bir tabiat güzelliği sunar. Her ne kadar başkent Akra sahip olduğu nüfus yoğunluğu ve bir sanayi şehri olması dolayısıyla bu özelliğini tam anlamıyla muhafaza edemese de yine de içerisinde çok güzel botanik bahçelerini barındırır.
Ülkede yaşadığım 3 yıl boyunca benim de sıklıkla gittiğim Aburi bunlardan biridir. Farklı bir iklim türünün ruhta bıraktığı o farklı huzur tabi ancak yaşanılarak deneyimlenebilinecek cinsten bir tecrübe olacaktır. Şehrin içi böyleyken şehrin dışına yapılacak kısa bir seyahat sizleri harika bir tabiatla buluşturur. Şanslıysanız da ananas hasadının yapıldığı bir döneme denk gelirseniz, çiftçilerin arasına karışmaktan ve ananası elinizle koparmanın verdiği hazzı yaşamaktan kendinizi asla mahrum etmeyin.