Balkanlar'ın en Türk şehri: Prizren

GÜVEN ADIGÜZEL
Abone Ol

Öncelikle şunun altını çizerek başlamam gerekecek ki, Balkan seyahatlerinin Mostar-Üsküp-Saraybosna üçlüsünün merkeze alınarak planlanmasının yaygın alışkanlıklarla ilgisi olduğunu düşünüyorum. Elbette sayılan üç şehir de görmeye değer güzellikler barındırıyor ama asıl Balkan üçlüsünün -Osmanlı havasının/otantikliğinin korunması bakımından- Berat-Ergiri-Prizren olduğunu söylemek isterim. Bu üçlünün en Türk’ü olan Prizren’e ayak basmak heyecan verici. Prizren şehir merkezine aracımızı park etmeye çalıştığımız esnada Türk olduğumuzun anlaşılmasıyla ilk samimi selam-sabahla karşılaşıyoruz zaten. Amasya’ya gelmiş gibiyiz. Anadolu diyarına ait bir mekândayız sanki. Havanın güzelliği baş döndürücü. Prizren’i sevmemek mümkün değil. Şar Dağları’nın eteklerine kurulmuş beş asırlık Osmanlı beldesi burası.

  • “Prizren’de bir oğlan doğsa
  • adından önce mahlas koyarlar.
  • Priştine’de oğlan doğsa
  • kalemi belinde doğar, derler.
  • Yani Prizren, şair menbası;
  • Priştine, kâtip yatağıdır.”
  • Âşık Çelebi

Kosova Prizren'de nehir kıyısındaki Türk Konsolosluğu binası.

Dünyanın en genç ülkelerinden Kosova’nın ikinci büyük şehri, güzel Prizren. 200 binlik nüfusuyla nispeten küçük ama her kuytusunda farklı hikâyeler saklı bu şehrin; yüzü ve dili Türkçe. Arnavutların ağırlıkta olduğu farklı etnik gruplardan müteşekkil nüfusun içindeki Türkçe bilme oranının yüksek olması dikkat çekici. Sohbet ettiğimiz Prizrenli Arnavutlar arasında, Türkçenin kültürel miras olduğunu ve bu mirasa iyi baktıklarını söyleyenler de vardı, Balkan İslam’ının resmi dili sayıldığı için yaygınlık kazandığını savunanlar da. Her halükarda Türkçe, Prizren’in ruhunun derinliklerine sinmiş. O İran atasözünü hatırlamanın tam zamanıdır: Türkçe bilenin işi rast gider. Bu Prizren’de ayniyle böyle.

Prizren içinden nehir geçen bahtlı şehirlerden biri. Akdere (Bistriça) Nehri’nin serinletici güzelliği, nehrin etrafına sıralanmış mekânları daha cazibeli bir hâle getirmiş. Şehrin simgesi Taş Köprü’den geçip, nehrin yol tarafına bakmayan yakasında bulunan eski şehir merkezinden başlayarak Prizren’i gezebilirisiniz. Yemek molası için Ali Şen’in çocukluk arkadaşının mekânı Te Syla, nehir manzarası eşliğindeki nefis kaşarlı köftesiyle tercih sebebi. Besimi-Beska’da karışık ızgara da olabilir aslında.

Prizren'in hakkı

Prizren’in kalbi Şadırvan Meydanı’nın, devrin Arnavut ustalarının adıyla anılan Osmanlı kaldırımlı taş sokaklarından yürüyerek, Sırp Ortodoks Kilisesi, Katolik Kilisesi, Sinan Paşa Camii ve Arasta Köprüsü’ne ulaşabilirsiniz. Bayraklı Camii namıyla bilinen Gazi Mehmet Paşa Camii ve hemen yakınlarındaki Gazi Mehmet Paşa Hamamı, Prizren’deki görülmeye değer nadide Osmanlı eserleri arasındadır. Namazgâh, Halveti Tekkesi, tek minareden ibaret Arasta Camii, Emin Paşa Camii ve Cuma Camii’ni de ziyaret ederek tarih turumuzu hitama erdirebiliriz. Elbette Prizren Kalesi’ne tırmanıp şehri kuşbakışı izlemeden bu seyahat bitmiş sayılmaz. Eskiden Prizren’in köyü olan 16 km uzaklıktaki Mamuşa’ya da uğrayabiliriz mesela.

Kosovo - Prizren Arnavut Birliği Anıtsal Kompleksinin zemini.

Prizren, Kosova'daki eski şehrin akşam manzarası.

Akdere Nehri manzarasıyla içilen kahvelerin, kulaklarımıza dolan güzel Türkçenin, ezan seslerinin, güler yüzlü insanlarının ve şehrin ince işlemeli çeşmelerinden akan Şar Dağları kaynaklı o buz gibi suların hatırını bilerek, her sokağında en az beş asırlık hikâyeler saklayan Türk Prizren’i hakkıyla adımlamalıyız.

Prizren beşlisi

Prizren, eski şehrin akşam manzarası.

• Banana Split’de yaban mersininden yapılan Borovitza’yı denemek!

• Şadrıvan Meydanı’ndaki şadırvandan su içmek!

• Kalede gün batımını izlemek!

• Gece manzarasıyla Taş Köprü etrafında yürümek!

• Sanremo’da trileçe yemek!