17. Yüzyıl'da resim yapan bir kadın: Artemisia Gentileschi
Günümüzde İtalyan Barok akımının ve Caravaggio’yuizleyen kuşağın en başarılı isimlerinden biriolarak kabul edilen Artemisia Gentileschi, kadınressamların henüz kabul görmediği ve sanatsaltopluluklara dâhil edilmediği 17. yüzyıl İtalya’sındayaşadı. Çağının kadınlar üzerindeki tüm engellemelerinerağmen Avrupa’nın en çok aranansanatçılarından biri oldu. Onun bu başarısı hemkendisinden sonra gelen onlarca kadın sanatçıyayol göstermeye hem de 1960’lı yıllarda yükselenfeminist hareketin kahramanlarından biri olmasınaneden oldu.
İlk Yıllar
Artemisia Lomi Gentileschi, 8 Temmuz 1593'te, ünlü ressam Orazio Gentileschi ve eşi Prudenzia di Ottaviano Montoni’nin çocuğu olarak Roma'da doğar. Toskana'dan gelen babası, "İtalyan Barok sanatının asi çocuğu" olarak anılan Caravaggio'nun sıkı bir takipçisi ve arkadaşıdır. Artemisia, 1605 yılında, henüz otuz yaşındaki annesinin ölümüyle mecburen çocukluğunu yaşayamadan üç erkek kardeşinin bakımıyla ilgilenmek zorunda kalır.
17. yüzyıl İtalya'sında kadınlar için çok fazla kariyer seçeneği yoktur. Dönemin kültürel normları kadınlara ya manastıra katılmak ya da anne olmak gibi iki yol belirlese de Artemisia’nın planları farklıdır. Babasının atölyesinde tanıştığı resim sanatına tutkuyla bağlanır ve onunla birlikte çalışan erkek kardeşlerinden daha fazla heves ve yetenek gösterir. Ancak toplum, Artemisia gibi aristokrat olmayan bir kadının meslek olarak resimle ilgilenmesini uygun görmez. Kendisinden önce gelen başarılı kadın sanatçılardan Sofonisba Anguissola ve Lavinia Fontana ise varlıklı ailelerdendi ve çocuklarına yardımcılar bakarken resim yapmayı sadece hobi olarak sürdürdüler. Buna rağmen Orazio, bir süre sonra Artemisia’nın fırçasının özgünlüğünü gördüğünden ona ders vermesi için arkadaşı ressam Agostino Tassi’nin atölyesine gönderir.
1611’de kariyer basamaklarını hızla tırmanan Artemisia’nın başına hayatı boyunca unutamayacağı talihsiz bir olay gelir. Babasının kendisine perspektif konusunda ders vermesi için tuttuğu Floransalı manzara ressamı Agostino Tassi tarafından tecavüze uğrar. Henüz on dokuz yaşındaki Artemisia, kadınların iddialarına nadiren inanıldığı bir çağda Tassi'ye dava açar. Günümüze de ulaşan mahkeme kayıtlarından öğrenildiğine göre yedi ay süren dava boyunca mahkeme heyetinin aşağılamalarına, karşı suçlamalara ve işkenceye maruz kalır. Ancak genç kadın, her şeye rağmen, sonuna kadar kendini savunma cesaretine sahiptir. Dava süresince Tassi'nin karısını öldürmeyi planladığı, baldızı ile zina yaptığı ve Orazio'nun bazı resimlerini çalmayı planladığı da ortaya çıkar. Duruşmanın sonunda Tassi suçlu bulunur ve hiçbir zaman uygulanmamasına rağmen Roma'dan sürülmesine karar verilir.
Tassi davanın ardından Roma'da çalışmaya devam ederken, Artemisia için böyle bir şey mümkün değildir. Davadan bir ay sonra, itibarının korunmak için cömert bir çeyiz karşılığında Floransalı ressam Pietro Antonio Stiattesi ile evlenerek Floransa’ya yerleşmek zorunda kalır. İçine çekildiği karanlıktan sahip olduğu tek silahla, fırçasıyla çıkan bu kadın, Floransa’ya yerleştikten sonra sanat çevresinin ilgisini çekmeye ve birçok kişi tarafından tanınmaya başlar.
Floransa (1612-1620)
Artemisia'nın Floransa'da bulunduğu süre, sanatsal açıdan son derece verimli olur. Yarım kalan eğitimini tamamlama fırsatını bulur, okuma yazmayı öğrenir. Şehrin sanat ortamında yeteneğini kanıtlamak için erkek ressamlardan daha fazla çalışarak tekniğini daha da geliştirir. Sadece Medici ailesinin desteğini değil şehrin diğer soylu ve zenginlerinden de pek çok sipariş alır. 1616'da sanatçılar loncası ve şehrin önde gelen isimlerini onurlandırmak için (Galileo Galilei üç yıl önce katıldı) kurulan Academia del Disegno’ya üye olan ilk kadın olur.
- Self-Portrait as Saint Catherine of Alexandria, 1616
- 4. yüzyılın başlarında inancı nedeniyle İmparator Maxentius tarafından ölüme mahkûm edilen Catherine, demir çivili tekerleklere bağlandıktan sonra ilahi müdahaleyle kurtarılır. Filozofların ve bilginlerin koruyucu azizesi olan Catherine’in işkence aleti olan dikenli tekerlek belirleyici özelliği olarak resimlerde kullanılır. Artemisia, şehit için bilinçli olarak kendi portresini kullanmayı seçer.
Meslek hayatındaki parlak başarılarına rağmen evliliği bir hayli sorunludur, yeteneksiz bir ressam olan kocası zamanla eşinin tablolarının pazarlamasını üstlenir. Ama Artemisia'nın emeğiyle kazandığı paraları lüks ve kumar düşkünlüğü yüzünden sorumsuzca harcaması evliliklerini çıkmaza sokar. Sonunda kanunsuz bir işe karışarak bir daha dönmemek üzere ortadan kaybolur. Artemisia, artık bütünüyle kendi ayakları üzerinde durabilecek duruma gelir; ömrünün geri kalan kısmında her gittiği yerde kayıtlara "aile reisi" olarak geçer.
Roma’ya Dönüş (1620–1626/7)
Artemisia, büyük destekçisi olan II. Cosimo Medici'nin ölümüyle borçları artınca alacaklılar tarafından kuşatılır. 1620'de Roma'ya dönmeye karar verdiğinde artık şöhretli bir sanatçı hâline gelmiştir. Roma'daki müşterilerin çeşitliliği aynı zamanda çeşitli stiller anlamına da gelmektedir. Bu dönemde Caravaggio'yu takip etmekle beraber, Carlo Saraceni, Bartolomeo Manfredi ve Simon Vouet gibi birçok ressamın tarzından etkilenerek kendini geliştirir. Ancak Roma’da yaşamaktan memnun değildir. 1620'lerin ortalarında, I. Charles'ın sanat danışmanı ressam Nicholas Lanier ile tanışarak İngiliz koleksiyonerler ve patronlarla temas kurmaya başlar. 1630’da Alcalá Dükü Fernando Enriquez Afan de Ribera’nın davetiyle yeni ve daha kazançlı iş fırsatları yaratmak için Napoli'ye yerleşerek kendi atölyesini kurar. Napoli’deki kariyeri 1630’larda Kral I. Charles'ın sarayında ressam olarak çalışan babası Orazio Gentileschi yardım etmek için Londra’ya gittiğinde kesintiye uğrar. Burada 1639’da babasının ani ölümünden sonra babasının başlattığı bazı işleri devralır ve onları tamamlayana kadar İngiltere'de üç yıl kalır.
Son yıllar
1638-40 yıllarında İngiltere'ye yaptığı kısa bir gezi dışında hayatının son 25 yılını Napoli'de geçiren Artemisia, burada sanatını da daha düzenli bir tarza yerleştirir. Çağının en çok rağbet gören ressamlarından biri olmasına rağmen adil ücret ve itibar için savaşmak zorunda kalır. Ölüm tarihi tam olarak bilinmemekle beraber, günümüzde ulaşılan bazı belgelere göre, 1650'lerin başında hâlâ aktiftir. Ölümünden sonra hızla unutulan Artemisia, 1900'lerin başında Caravaggio uzmanı Roberto Longhi tarafından yeniden keşfedildiğinde çalışmaları gündeme gelir. Yeniden keşfedildikten sonra bile sanat tarihi kanonuna kolayca kabul edilmez; çalışmalarının çoğu ya babası Orazio Gentileschi'ye ya da Caravaggio’ya atfedilir. 1971'de feminist hareketin öncülerinden sanat tarihçisi Linda Nochlin'in yazdığı “Neden hiç büyük kadın sanatçı yok?” başlıklı makale sayesinde son elli yılda dikkate alınmaya başlar. 2020 yılında Londra’daki Ulusal Galeri’nin tam 197 yıllık tarihinde solo sergisi yapılan ilk kadın sanatçı olmasıyla yeniden sanat dünyasının gündemine girer. Bugün, Gentileschi'ye atfedilen yaklaşık 60 resmin konusu büyük çoğunlukla İncil'den veya mitolojiden alınan Susanna, Judith, Kleopatra, Lucretia ve Esther gibi güçlü kadın kahramanlar üzerinedir.