14 yıl sonra: The Burning Crusade

BARBAROS ARDA
Abone Ol

MMORPG türünün kendine has sadık oyuncuları olur. Geneldebaşka oyun da oynamazlar. Belki mevcut MMORPG’sinin yanınabir ya da iki çerezlik oyun, o da belki… Ben o oyunculardandeğilim. Ama MMORPGlerden uzak biri hiç değilim. Hattaneredeyse piyasadaki her MMORPG’yi belirli dönemlerdeoynamışımdır. Bunlardan bazılarına birden fazla dönem ayırmışve hypelarda bayrak sallamışlığım da var. Yine de World ofWarcraft’ın bendeki hikâyesi bu değil.

Öncelikle Warcraft dünyası yaşım itibarıyla beni ilk defa Warcraft III: Reign of Chaos oyunuyla bağladı diyebilirim. Oynanışı bir yana hikâyesi beni o kadar etkilemişti ki, sanırım bir yerde aralarda ne oynarsam oynayayım belirli aralıklarla Warcraft evrenine dönüş yapacağımı biliyordum. World of Warcraft’a zamanında istediğim kadar vakit ayıramamıştım. Nihayetinde bu MMORPGler her şeyden önce vakit isteyen oyunlar. Bu yüzden aslında WOW Classic ilk duyurulduğunda müthiş heyecanlandım. Zamanında ıskaladığım oyun, diğer oyuncularla eşit şartlarda bana aynı deneyimi tekrar yaşama fırsatı sunuyordu. Açıkçası ben de bunu değerlendirdim. Ve geçtiğimiz 2 yılda WOW Classic tecrübesini tekrar yaşadım. Keyifliydi, fakat bir sıkıntı vardı.

28 Kasım 2005'te çıkacağı duyurulmuş; 16 Ocak 2007'de Kuzey Amerika, Avrupa ve Avustralya'da, 2 Şubat 2007'de Kore'de, 3 Nisan 2007'de Tayvan ve Hong Kong'da ve 6 Eylül 2007'de Çin'de satışa sunulmuştur.

WOW Classic dünyanın o çapta ilk oyunuydu. Oyuncu sayısı, oyun içi aktivite, sınıf ve ırk çeşitliliği, harita genişliği ve detayı, sunduğu grafik hizmetiyle vesaire ünikti. Bu çapta bir oyun için doğal olarak ilk çıktığında dengesizdi. Oyunun dengeleri tam oturmamıştı. Sınıfların, ırkların, oyundaki eşyaların ve yeteneklerin oturmamış oluşu esasen oyuncuları, bu çapta bir oyunda başarılı olabilmek için tekdüze bir deneyime itiyordu. Bu sıkıntı,TBC’de yani World of Warcraft: The Burning Crusade paketinde çözüldü.

Gelen her eklenti paketinde kısmen de olsa WOW oynamış birisi olarak, TBC dönemi WOW’dan en keyif aldığım dönemdi. Her sınıfın kendine has bir kıymetinin olduğu bu dönemi geçmişte ıskalamış yahut tekrar deneyimlemek isteyen meraklıları için Blizzard geçtiğimiz ay, TBC Classic ismiyle 14 yıl sonra The Burning Crusade paketini yeniden çıkardı.

Peki bilmeyenler için paket ne sunuyor: Öncelikle oyuna bu paketle birlikte Dranei (Alliance tarafına) ve Blood Elf (Horde tarafına) ırklarını getirdi. Oyunda çıkılabilecek maksimum seviye 60’tan 70’e yükseldi. Yetenek ağacı yenilendi. Sınıflar dengelendi. Outland isminde yeni bir kıta açıldı. Dark Portal ile bu kıtaya 58’inci seviyeden itibaren geçip Outland’deki yüzlerce questi tecrübe edine bilirsiniz. Ayrıca son seviyeye gelen oyuncular, bu kıtada uçan binek kullanabilecekler. Yüzlerce yeni eşya, onlarca zindan ve rid de paketin zaten olmazsa olmazları arasındaydı ve onlarda geldi. “Eye of Storm” adında yeni bir savaş alanı ve meraklısı için Arena da yeni paket ile oyuna dahil olanlar arasında.

Bu genişleme paketi ile World of Warcraft oyununa iki yeni ırk eklenmiştir: Alliance için Draenei'lar ve Horde için Blood Elf'ler.

Hem pandemide kısmen vakit bulduğumdan hem de TBC’yi tüm WOW paketleri arasında bambaşka bir yere koyduğumdan dolayı ben de Hype’a katıldım ve bir haftalık mücadelenin ardından son seviye olan 70’e avcı karakterimle ulaştım. Açıkçası oyun 70 seviyesine ulaşınca bitmiyor aksine yeni başlıyor denilebilir. Şimdi ben de “guild”imle bu seviyede yeni maceralara atılacağım. Sanırım bir süre daha buradayım.