1097 yıl önce neler oldu?

SKYROAD
Abone Ol

Abbasi Halifesi tarafından Volga Bulgarlarına gönderilen elçilik heyeti içindeki genç kâtip, 921 yılında Bağdat’tan yola çıkarak Volga’ya yaptığı bir yıllık yolculuğu boyunca geçtiği her yerde gördüklerini kaleme aldı. Volga kıyısında karşılaştığı Vikinglere dair aldığı geniş ve ayrıntılı notlar olmasaydı, bugün Viking tarihini yazmak mümkün olmayacaktı.

VOLGA’DAN GELEN MEKTUP

Hikâye aslında 1097 yıl önce başlıyor. Tarihin ilk seyahatnamelerinden birinden söz ediyoruz burada. Mesele bu kadar eski olunca, hikâyenin içinde binlerce başka hikâye de kendini gösteriyor. M.S. 920 yılında Abbasi Sultan’ının Bağdat’taki sarayına bir elçilik heyeti geliyor. Bağdat sokaklarında saraya doğru yürüyen bu sarı benizli, vücutları baştan sona dövmeli, vahşi görünümlü heyet, bugünkü Volga nehrinin kıyısında yaşayan Volga Bulgarları adına oradadırlar. Volga Bulgarları Emiri Almış’ın mektubunu Abbasi hükümdarı El-Muktedir’e takdim etmek istiyorlar. Uzun bir süre bekletildikten sonra El-Muktedir’in huzuruna çıkıp emirlerinin mektubunu hükümdara sunuyorlar.

İbn Fadlan.

Mektup bir müjde ve müjdenin yanı sıra birçok talepten oluşan bir yardım mektubudur. Volga Bulgarları’nın emiri Almış, Müslüman olduklarını ve kendilerine İslam’ı öğretecek bilginler gönderilmesini istemektedir. İlaveten biraz da para. Yeni yapılacak kalenin halifenin helal parasıyla yapılmasını ister. Gerekçe budur. Paranın elbette bir önemi yoktur.

Bir kavim Müslüman olmuştur. Gereken neyse yapılmalıdır.

SEYYAHIN SERÜVENİ BAŞLAR

El Muktedir, tüm Müslümanların halifesi olarak bu çağrıya elbette kayıtsız kalmayacaktır. Ertesi yıl yola çıkmak üzere bir heyet kurulmasını ister. Heyet kurulur. İçinde Abbasi devletinin pek çok bilgin ve idarecisinin bulunduğu bu heyete kâtip olarak hukukçu bir bilgin de eklenir: İbn Fadlan. El Muktedir’in belki farkında olmadan heyete dâhil ettiği en isabetli isimdir İbn Fadlan.921 yılı gelir ve binlerce yıl sonra bile adından söz ettirecek olan bu tarihi heyet Volga Bulgarları’nın diyarına doğru Bağdat’tan yola çıkar. Farklı kültürler, farklı diller ve farklı dinlere mensup olup insanlık tarihi boyunca yolculuk yapmış tüm seyyahlar arasında ayrıcalıklı bir yeri olan İbn Fadlan’ın hikâyesi böyle başlar işte.

Volga nehri kıyısına kadar geçtikleri her bölgede emirlerin, sultanların, kralların misafiri olarak ağırlanırlar.

İBN FADLAN’IN RIHLA’SI

Başta Türk, Rus ve Hazar ülkeleri olmak üzere pek çok diyarı gezmiş olan İbn Fadlan, geçtiği tüm durakları kendi iç yolculuğunu da şahit tutarak yazmaya koyulur. Bu açıdan İbn Fadlan’ın “Rihla” adlı seyahatnamesi, bildiğimiz tarihi seyahatnamelerden ayrılır. Çünkü burada sadece dönemin mekânında yapılan yolculuk notları değil, dönemin seyyahının iç âleminin de yolculuğu kayıtlara geçmiştir. Üstelik en eski seyahatnamelerden biri olması dolayısıyla pek çok başlıkta tek kaynak olma özelliğini bugün de hala korumaktadır.

Bağdat’tan yola çıkan heyet, Rey, Nişabur, Merv, Buhara ve Harezm yoluyla 922 yılının sonlarına doğru Bulgar emirinin huzuruna çıkar. Horasan’da Şii isyanına şahitlik edip, Buhara’da Samani emirinin misafiri olurlar. Volga nehri kıyısına kadar geçtikleri her bölgede emirlerin, sultanların, kralların misafiri olarak ağırlanırlar. Halkın içine karışıp, örf ve adetlerine, gelenek ve göreneklerine şahitlik ederler. İbn Fadlan, bütün bu uzun hikâyenin içinde gördüklerini sadece izlemez, yazıya da geçirir. Risale ya da Rıhle adıyla da bilinen büyük seyahatnamesi işte böyle ortaya çıkar.

Herkesin ve her şeyin hikayesi var.

HERKESİN VE HER ŞEYİN HİKÂYESİ VAR!

Büyük İslam bilgini ve seyyahı İbn Fadlan’ın serüveninin yanı sıra yazdığı seyahatnamenin de sıra dışı bir hikâyesi olmuş geçtiğimiz bin yıl boyunca. 920’lı yılların sonunda bitmiş olacağını varsayabileceğimiz seyahatname, 1200’lü yıllara kadar görülmemiş. 1200’lü yıllarda birkaç kitapta kendisinden alıntı yapılan İbn Fadlan Seyahatnamesi, 1800’lü yılların sonuna kadar tamamen ortadan kaybolmuş. Yaklaşık 600 yıl boyunca unutulan seyahatname, Danimarkalı bir araştırmacının fark etmesiyle tekrar insanlığın bilim ve kültür tarihine eklemlenmiş. Tabi bir bütün olarak seyahatnameden söz etmiyoruz.

Büyük İslam bilgini ve seyyahı İbn Fadlan’ın serüveninin yanı sıra yazdığı seyahatnamenin de sıra dışı bir hikâyesi olmuş geçtiğimiz bin yıl boyunca.

İbn Fadlan’ın geçtiği diyarlarda gördüğü bazı topluluklara dair aldığı notlar, parçalar halinde araştırmacıların eline geçiyor. O dönemde yeterince bilinemeyen bazı eski Türk, Slav ve İskandinav halklarına ilişkin ayrıntılı ve değerli bilgiler veriyor olması kültür tarihçilerinin ilgisini üzerinde topluyor.

Seyahatnamenin bir anda yeniden ilgi odağı olması elbette İbn Fadlan’ın Volga boylarında karşılaştığı Vikinglere ait ayrıntılı bilgiler vermesinden de kaynaklanıyor.

Hatta Vikingler hakkındaki en eski ve sağlam bilgiler burada ortaya çıkıyor. Amaİbn Fadlan Seyahatnamesinin hikâyesi burada bitmiyor.

Vikingler hakkındaki en sağlan bilgiye ışık tutmuş İbn Fadlan.

ZEKİ VELİDİ’NİN KEŞFİ

Bütün dünyada kitabın bir bütün olarak ortadan kaybolduğuna, sadece bazı parçalarının kaldığına inanılırken 1923 yılında İran’da yazma eserler bölümünde araştırmalarını sürdüren büyük Türk bilgini Zeki Velidi Togan tarafından seyahatnamenin Arapça orijinali bulunuyor.

Bu büyük keşif, yazılışının üzerinden bin yıl geçtikten sonra İbn Fadlan’ın hikâyesinin yeniden kültür tarihine kazandırıyor. Ve elbette seyahatnamenin tamamının bulunması, hakkında hiçbir bilginin bulunmadığı kavim ve topluluklara ilişkin bilim tarihçilerinin gözlerinin parlamasına yol açıyor. Togan, eser üzerine çalışmaya devam etmiş ve 1935 yılında Viyana Üniversitesi’nde Rihla üzerine doktora çalışmasını tamamlayıp yayınlamış. Konu çalışıldıkça İbn Fadlan’ın ortaçağda kat ettiği 4 bin kmlik yol ve coğrafyadaki toplumlar hakkında olağanüstü kaynaklara ulaşılabilmiş.

Türk bilgini Zeki Velidi Togan tarafından seyahatnamenin Arapça orijinali bulunuyor.

Seyahatname Togan’ın çalışmaları sonrası 1939’da Leipzig’de Almanca olarak yayınlanabilmiş. Seyahatnamenin Türkçe’ye ilk çevirisi ise ünlü Türk İslam bilgini Lütfi Doğan tarafından 1954’te yapılabilmiş. Bugün ise Japonca’dan Fransızca’ya pek çok farklı dilde, pek çok yayınevi tarafından baskıları hala yapılıyor.

SEYAHATNAME TÜRK TARİHİNE DE IŞIK TUTUYOR!

İbn Fadlan Seyahatnamesinin bütün olarak ortaya çıkması, Türk tarih yazımına da önemli katkılar sunuyor şüphesiz. Uzun bir süredir ilk Müslüman Türk devletinin Karahanlılar olduğu sanılıyordu. İbn Fadlan Seyahatnamesinin de katkısıyla ilk Müslüman Türk devletinin İdil Volga Bulgar Krallığı olduğu kesinleşmiş oldu. Bu vesileyle yanlış anlaşılmanın önüne geçmek için belirtmemiz gerekir ki İbn Fadlan’ın seyahat ettiği Volga Bulgarlarının, bugünkü Bulgaristan devleti ile doğrudan bir alakası yok. İbn Fadlan, Volga çevresindeki Türk boylarına ziyaret gerçekleştirmiştir. Volga Bulgar Krallığı’ndan göç ederek bugünkü Bulgaristan’a giden pek çok Türk topluluğunun olduğunu da söylemek gerek.

Seyahatname Türk dünyasını da aydınlatıyor...

İbn Fadlan’ın seyahatnamesinin önemli boyutlarından biri de gördüğü geniş coğrafyanın yanı sıra o coğrafyalara ilişkin, özellikle toplumların genel özelliklerine ilişkin ayrıntılı gözlem yapabilmesi. Seyahatname, henüz Müslümanlığı kabul etmemiş olan Oğuz (Türk) boylarının yaşantıları ile ilgili ilginç bilgiler paylaşıyor olması. Yeryüzünde o dönemin en kozmopolit kültürünü barındıran İslam İmparatorluğunun medeniyet havzasından çıkıp yaklaşık bir yılı aşkın bir süre kuzeye doğru seyahat eden İbn Fadlan, göçebe kültürler karşısındaki şaşkınlığını ayrıntılı betimlemelerle kaleme almıştır.

İbn Fadlan’ın Ortaçağ seyahatnamesi, Vikinglere dair günümüze ulaşabilmiş birkaç kıt bilginin en önemli kaynağı kabul ediliyor.

İbn Fadlan ayrıca dönemin Ruslarına ilişkin de çok ayrıntılı gözlemlerini aktarıyor.