Edgar Allan Poe hakkında üç şey

BÜLENT AYYILDIZ
Abone Ol

Edgar Allan Poe'yu daha iyi anlayabilmek için, -bir film, bir kitap, bir şarkı, bir resim, eser ya da kişi fark etmez- bize hangi "üç şey"i önerebilirsiniz?

1. Acılı yaşam öyküsü

Edgar A. Poe hakkında bilinmesi gerekenler arasında melodramlara konu olacak acılı hayatı başta gelir. Alkolik babası, Poe henüz bir yaşındayken evi terk etti. Annesi de o iki yaşındayken öldü. Kardeşi başka, kendi başka bir aileye verildi. Üniversite eğitimi için üvey babasından yeterli maddi desteği alamayan Poe, elindeki parasını da kumarda kaybetti. Yazdığı şiirler hiç satmadı. Çaresizlikten orduya girdi. Başarılı bir asker olsa da sıkıldığı için kendini kovdurdu. Alkol bağımlılığı yüzünden uzun süre bir işte dikiş tutturamadı. Kariyeri boyunca parasızlık çekti, sadece "The Raven" adlı şiirini yazdığında önemli bir üne kavuştu; fakat şiirden iyi bir gelir elde edemedi. Eşini genç yaşta tüberkülozdan kaybetti. Ekonomik durumunu düzeltmek için tekrar evlenmeye çalıştı. Hayatının son senesinde iki farklı kadına evlenme teklif etse de reddedildi. Poe ölümünden dört gün önce sokakta bilincini yitirmiş bir şekilde bulundu ve kaldırıldığı hastanede öldü. Ölüm sebebinin beyin kanaması olduğu söylense de bu konuda söylentiler çeşitli.

''The Raven'' adlı şiirini yazdığında önemli bir üne kavuştu; fakat şiirden iyi bir gelir elde edemedi.

2. Öykü teorileri

Aslında kendini bir öykücü ya da eleştirmen olarak görmektense, kendini hep şiir tutkunu olarak tanımladı. Fakat romantik dönemde beklenilmeyecek "Yazmanın Felsefesi" adlı yazısıyla şiire ve modern öyküye biçimsel bir tanımlama getirdi. İlk kez "öykü" (short story) terimini kullanan yazar oldu. Öyküde tek bir etkinin verilmesi gerektiğini savundu. Öykünün tonu, uzunluğu, teması bir bütünlük oluşturmalıydı. Bu etkiyi sağlamak açısından da dünya işlerinin araya girmemesi için okurun bir oturuşta okuyabileceği boyutlarda metinler yazılması gerektiğini salık verdi. Yine modern öykünün temelinde yatan, öyküde hiçbir fazlalığın olmaması gerektiğini, öyküdeki her kelimenin bu tek etkiye hizmet etmesi gerektiğini savundu. "Çalınan Mektup" ve "Morgue Sokağı Cinayeti" gibi öykülerle dedektif anlatılarının temelini attı.

3. Delilik

  • "Delilik"e takıntısı vardı. Poe akıl sağlığını kaybetmekten korktuğu için bunu bol bol delilik temalı öykülerine ve şiirlerine yansıttı. Çoğu karakteri sanrılar gören, hastalıklı ve deliliğin sınırlarında dolaşan insanlardır. Bu takıntısıyla psikanalizden çok önce insanların baskıladığı arzuları, sebep olduğu rüyaları, serbest çağrışımı, fetişleri anlattı.

Delilik üzerinden karakterlerin psikolojik tahlillerine yer vererek onlara derinlik kattı. Bu noktada sanılanın aksine, karakterlerin tek boyutlu kaldığı, daha çok olaylara, doğanın, insanın mekanik kötülüğüne ve vahşiliğine odaklanan Gotik bir yazar olmaktansa, "dark romanticism" diye nitelendirilen, karakterlerin iç dünyasına inebildiğimiz bir türün yazarı olarak tanımlamak daha doğrudur.

Ağla Allah ağla
Post Öykü

"Gammaz Yürek" adlı kısacık öyküdeki karakterin paranoyası, yakalanma korkusu, vicdani gelgitleri Suç ve Ceza'da sayfalarca anlatılan Raskolnikov'un psikolojik tahlilinin, normal görünme çabalarının çekirdeği gibidir.