Online eğitime yönelim üzerine bazı düşünceler

KURTULUŞ KAYALI
Abone Ol

Online eğitim hepten yepyeni bir şey mi? Yok. Tam da öyle değil. Mektupla eğitim bir yazılı metin zorunluluğunu beraberinde getirdi. Açıköğretim başlangıcından itibaren bu tarz bir anlayışın yaygınlaşmasının, özendirici olmasının dayanağı oldu. Aynı zamanda açık öğretimin maddi dayanaklarının da heveslendirmesiyle Anadolu Üniversitesi’nden başka üniversitelere de kaydırılarak yaygınlaştırıldı.

Online eğitimin tarihsel bir geçmişi var mı? Temel sorun burada kendini gösteriyor. Böylesi bir alışkanlık yok gibi görünüyor. Evvel eski bu böyle. Online eğitime zorunluluklar getiriyor insanları. Bir dönemler fakültelerin öğrenci olayları nedeniyle ortaya çıkan mektupla eğitim. Bir dönem de fakültere sığmayacak kadar geniş bir kesimin ön lisans tamamlama düşüncesi. Son dönemde malum salgın. Salgın eğitimi ilk mektepten doktora da dahil olmak üzere online’a dönüştürmeyi beraberinde getiriyor. Online eğitim alışılagelen eğitimin yerini alacak yetkinliğe ulaşacaksa, buna olanak varsa, gerçekleşeceğine umut varsa olagelen eğitimden toptan vazgeçmenin ciddi bir biçimde düşünülmesi gerekmez mi? Ancak böylesi bir şey düşünülebilemez.

Online eğitimin tarihsel bir geçmişi var mı? Temel sorun burada kendini gösteriyor.

Online eğitim hepten yepyeni bir şey mi? Yok. Tam da öyle değil. Mektupla eğitim bir yazılı metin zorunluluğunu beraberinde getirdi. Açıköğretim başlangıcından itibaren bu tarz bir anlayışın yaygınlaşmasının, özendirici olmasının dayanağı oldu. Aynı zamanda açık öğretimin maddi dayanaklarının da heveslendirmesiyle Anadolu Üniversitesi’nden başka üniversitelere de kaydırılarak yaygınlaştırıldı. Bu yaygınlaştırma zorlanarak, zorlandırılarak değil heveslenerek, heveslendirilerek gerçekleştirildi. Belki açıköğretimin etkisiyle belki de YÖK derslerinden başlamak üzere İnkılap Tarihi ve Türk Dili derslerinin online yapılması eğilimine yönelindi. Ancak böylesi bir başlangıç fazlasıyla tepki çekti. Tepki çekmesinin nedeni de online’a geçişin sözü edilen bilim dallarının hafife alınması olarak nitelenmesi. Böyle yaygın bir kanaati yıkmak hiç de kolayına mümkün değil. Tabii işi bütün boyutlarıyla anlamlandırmak, yorumlamak gerek.

Online eğitimin teknik alt yapısını aynı yetkinlikte her yörede kurmak mümkün değil. Bunu zaman alacağı o kadar aşikâr ki.

Örneğin açıköğretim modeli çerçevesinde yapmak belirgin olarak ciddi ders kitaplarının yazılmasını beraberinde getiriyor. Zaman içinde belirgin olarak düzey kaybetse de ciddi ders kitaplarının yazılmasını zorunlu kılıyor. Özellikle açıköğretim ders kitapları genel anlamda ders kitapları arasında karşılaştırmalı anlamda gelişkin kitaplar. Böylesi kitaplarla desteklendiği taktirde öğretim üyesinin dil ve içerik bakımından alelacayip kitaplarının eğitim malzemesi olmaktan kaldırılması anlamında olumlu. Ancak öğretim üyesinin kendi meşrebince konuyu anlatmasına engel olması anlamında olumsuz bir husus. Her bir şeyi birörnek kılmanın yollarını açıyor gibi. Genel anlamda ders kitabı düşünce denetlemeyi beraberinde getiriyor.

Teleks ölmedi, Tahtakale’de yaşıyor!
Nihayet

Aslında her bir şeyi bilgisayara yüklemek Y kuşağı, Z kuşağı ve de ilkokul çocukları için anlaşılabilir gibi görünüyor. İlkokul öğrencileri bile bilgisayarla fazlasıyla içli dışlı. Şimdilerde bile üniversite öğrencisi okuma listesinin, ders materyallerinin tam tekmil bilgisayarda olmamasını bir türlü anlayamıyor. Kendi halinde bir ergenin bilgisayarla haşır neşir olması insan ilişkilerini zayıflatıyor ya da esasen ilişkilerinin sosyal medya üzerinden yürümesi gerektiğini düşündürtüyor. Belki de yürümenin tek yolunun sosyal medya üzerinden olabileceğini düşünüyor. Bilgisayarın getirdiği kolaylıklar unutulmaması gerekecek kadar önemli. Ancak insanı tümüyle bilgisayara hapsetmenin, mahkûm etmenin getireceği olumsuzluklar üzerinde de düşünmek lâzım. Youtube yayınlarından da çıkarılabileceği gibi şimdiki özel üniversitelerin dörtte birlik mekânında üniversite kurmanın yollarını açacak gibi görünüyor online eğitim.

Online eğitimde katılım sağlansa bile dersteki ölçüde öğrenciler arası etkileşimin yaratılması mümkün değil gibi görünüyor.

Online eğitim sınıfın sahici ve mahrem havasını/ özelliğini ortadan kaldırır. Online eğitimde katılım sağlansa bile dersteki ölçüde öğrenciler arası etkileşimin yaratılması mümkün değil gibi görünüyor. İşin mekanikleşmesi dersin kayıt altına alınabilmesini ve askeri okullarda olduğu gibi dersin komutanın odasından dinlenebilmesini de beraberinde getiriyor. Aslında etkileşimin azaltılması ciddi bir problem. Hocanın öğrencilerin konuşmasını engellemesinin teknik yolları da fazlasıyla mevcut. Belki de öğrencinin dersi dinlemesinin garantisi hepten azalır gibi. Ortam temelde dersi vereni de bütünüyle kontrollü bir şekilde hareket etmeye zorlar.

  • Belki de derste konunun çağrıştırıcı havasından, öğrencinin müdahalesiyle yöneleceği mecralardan, hocanın doğaçlama anlatımından uzaklaşılmasını da beraberinde getirir. Dersi bariz bir şekilde karşısındaki camdan okur hale getirir. Mesele sinema ya da tiyatro izlemek gibi bir duruma dönüşür. Oyunu sahici bir ortamda seyretmekle sinemada film seyretmek gibi bir durum. İletişimin sahiciliği o kadar önemli ki.

Oyuncuların her akşamki değişik biçimi fazlasıyla önemli. Hocanın hası kabaca düzenlenmiş, kafada düzenlenmiş metinlere anlık çağrışımlarla katkı yaparak dersi tabiri caizse başarılı bir şekilde tuluata dönüştürür.

Çocuk roman kahramanları
Nihayet

Belki de en problemli sorun sınav. Sınav kağıdının okunması. İnsanların daha alışmadığı dönemlerde bile ödevler maille bilgisayar üzerinden gönderiliyordu. Zaten üniversite hocasının sınav okumama tercihi hiç küçümsenmeyecek bir orandayken gönderilen ödevlerin, cevap kağıtlarının okunup okunmayacağını ciddi olarak düşünmek gerekiyor. Bir de daha önemlisi açık uçlu ya da / ve de kompozisyon tarzı soruları hakikaten cevaplaması gereken öğrencinin cevaplayacağı meşkuk. Bir dönemlik deneyim cevapları öğrencilerin ne türlü kaynaklardan kendi yazmış gibi aktardığını, arakladığını tespit etmek ciddi olarak zor olduğunu kanıtlıyor. Bir de Türkiye’deki uygulamalara dikkat etmek gerekir. Somut bir durumu aktarmak ilginç olabilir. Bir yüksek lisans öğrencisi çok değil beş altı sene önce dünyanın önemli sosyologlarından ikisinin metnini ders ödevi olarak verip onlardan tam not alıyorlar. Sonunda intihal olduğu anlaşılınca ödevlerin hak ettiği not veriliyor. Durum bir şeyi aleni olarak somutlaştırıyor. Bir gerçek net bir şekilde ortaya çıkıyor. Bizim hocalar vasat bir yüksek lisans öğrencisinin dünya çapında bir sosyoloğun yazdığı düzeyde bir makale kotarabileceğini sanıyorlar.

Son salgın sadece eğitim çerçevesinde değil genelde insan ilişkilerini sonlandırdı ve sığlaştırdı. İlişki biçimini sahici olmaktan çıkarıp yapaylaştırdı. Her şeyden önce eğitimin taraflarının etkileşimini bitme noktasına getirdi. Öğrenciyi tanımak, değerlendirmek için olağanüstü önemli. Kimi öğrenci kendisini sözle daha iyi ifade eder kimisi de yazıyla. Online eğitim iki alandaki yetinin anlaşılması önünde ciddi bir engel. Gerçi şimdiki eğitim de doğru cümleler kurmaktan aciz edebiyat öğretmenleri mezun etmeye engel değil. Online eğitim bu tarz öğretmenlerin oranını fazlasıyla arttıracak. Dersin anlatımını videoya çekip internette yayımlamak hocayı sadece artist konumuna sokmayıp artık hepten sararmış ve yıpranmış notları okur durumdan farklı olmayan bir konumla karşı karşıya bırakacaktır. Ve o video yıllar boyu dönüp dolaşacak gibi görünmektedir. Korkarım ki herkes zaman içinde kendi kendine konuşur hale gelecek.

Hasanoğlan Köy Enstitüsü

Bizim memlekette eğitimin teorisiyle ve zaman içinde biçimlenişiyle ilgili düşünceler neredeyse hiç telaffuz edilmemektedir. Örneğin bakıldığı zaman İmam Hatip Okulları eğitimi ile Köy Enstitüleri eğitimi tabulaştırılmış bir şekilde değerlendirilmektedir. İkisi de sütte leke var bunlarda yok ya da bunların ikisinin eğitiminde olumlu tek hususun bulunmadığı şeklinde değerlendirilmektedir. Türkiye’nin değişik dönemlerindeki etkin öğretim kurumları üzerine ciddi tahliller içeren metinler bir yana sınırlılıklar içeren çalışmalar bile yoktur. Siyasal yaklaşım anlamında farklı yerlerdeki kurumların mantalite olarak benzerlikleri olabileceği üzerinde hiç mi hiç durulmamaktadır. Eğitim politikasının sürekli olarak değiştiği bir ortamda her bir şey hayatın toplumu zorladığı bir noktaya doğru el yordamıyla gitmektedir. İnsandan kuşku duyup, insana güvenmedikçe eğitim konusunda sağlıklı bir noktaya ulaşmak mümkün değil gibi görünmektedir. “Her şeyin başı eğitim” anlayışına karşın eğitim konusundaki uygulamalardaki teklemeler konu üzerinde düşünmemekten kaynaklanmaktadır. İlkokuldan üniversiteye kadar hocanın ve öğrencinin zaman içindeki erezyonu, zaman içindeki gerilemesi birçok aksaklığın nedenleri olarak anlaşılmalıdır.