Bir günlük tecrübe dersleri piyasası

ŞEYMA KAYA
Abone Ol

Yaşam koçlarını bilirsiniz, insanlara nerede ne yapmaları gerektiğini söyleyen, hayatta daha başarılı olabilmeleri için onlara danışmanlık yapan insanlar. Ünlü bir yaşam koçu ne yapacağı konusunda kendini pek yönlendirememiş olacak ki, dolandırıcılık çetesinin ağına düştü.

Beş yıldızlı otelin konferans salonu... Yüzlerce kişi, kürsüdeki konuşmacıyı pür dikkat dinliyor. Çoğu büyük şirketlerin satış ve pazarlama bölüm yöneticileri. Konuşmacının ağır İskoç aksanına rağmen, kimse ''İngilizce bilmiyor'' görünmemek için simultane kulaklık takmamış. Sıradan bir konferans değildi bu. (Birkaç yüz dolar ödenerek girilen bir konferans 'sıradan' olamaz!) Konuşmacı el kol hareketleriyle, mimiklerle, patlattığı fıkralarla, dinleyicilere aniden yönelttiği sorularla dikkatleri toplamayı başarmış ve şovunu yapıyor.

Dünyada ise gurulara yılda on altı milyar dolar ödeniyor. Ciddi boyutta bir ''guru sektörü'' ile karşı karşıyayız.

İki saatin sonunda herkes memnun görünüyor. Dinleyicilerin büyük bölümü, gurunun son kitabını satın alıp, imza kuyruğuna girmişler. Bu büyük mutluluğa erişenler (!) salondan ayrılıyor.

Guruların üç altın kuralından biri ‘Kirat Karō’dur. Yani mealen, dürüst kazanç ve emek gibi anlamlara denk düşer. Dünyada ise gurulara yılda on altı milyar dolar ödeniyor. Ciddi boyutta bir ''guru sektörü'' ile karşı karşıyayız. Türkiye’deki durum dünya piyasasının çok uzağında değil. Son yıllarda Türkiye’ye gelen guru sayısında âdeta patlama var.

  • En ucuzunun maliyeti seksen bin dolar. Türkiye yılda beş milyon dolar civarında guru parası ödüyor. Guruların temel felsefesiyle, inançlarını global bir pazar haline getirmeleri hiç şüphesiz ki büyük bir ironi. Bu durum, diğer ‘kişisel gelişim’ mecralarında da kendisini gösteriyor. İşte size birkaç çelişkili örnek...

Kamusal alanda kişisel gelişim

Bolu'da Elginkan Vakfı Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi'nin düzenlediği NLP seminerinde 'kamusal alan' skandalı yaşandı. Düzce'de ziraat mühendisi olarak çalışan Gültaze Soysal, programa internet üzerinden başvurdu. Müracaatının kabul edilmesi üzerine aile hekimi olan eşi Ayhan Soysal ile birlikte Bolu'ya geldi. Ancak Soysal, başörtülü olduğu gerekçesiyle seminere giremedi. Yaşadığı uygulama karşısında büyük şaşkınlık yaşayan Soysal, tepkisini şöyle dile getirdi: "Her türlü seminere başörtülü olarak giriyorum. Orada memur ya da çalışan değilim ki. Çok saçma bir uygulama."

Geoge Orwell, Hayvanlar Çiftliği

Eğitim merkezinin müdürü Hamdi Ayyürek ise uygulamanın yönetim kurulu kararı olduğunu, kendilerinden kaynaklanmadığını savundu. Milli Eğitim Bakanlığı tasdikli belge verdikleri için böyle davrandıklarını anlatan Ayyürek, yaşanılanların kendilerini de üzdüğünü, düzeltilmesi için çalışmalar yaptıklarını ifade etti. Yaygın eğitimde yasağın olamayacağına dikkat çeken Bolu İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri de yasağın kaldırılması için resmî yazı yazacaklarını bildirdi. Bolu’daki bu uygulama Geoge Orwell’in Hayvanlar Çiftliği’ne göz kırpar cinsten; “Her kadın eşittir ama bazıları daha eşittir.”

Korkuların bile piyasası var

Jessica Lamb-Shapiro Amerikalı bir self-help’çinin, yani insanlara hayatla başa çıkabilmeleri için pratik yollar öneren bir ‘uzman’ın kızı. Annesi küçük yaşta öldüğü için onu babası büyüttü.

Baba, her gün okula giderken kızına, 'Unutma, bugün şu andan itibaren başlayacak hayatının ilk günü.' şeklinde iyimser telkinler yapıyordu. Ama evde hiç konuşulmayan, âdeta tabu olan bir konu vardı: Annenin ölümü. Jessica otuz beş yaşına geldiğinde, bütün o kendinle yüzleşme, hayatının kontrolünü eline alma eğitimlerine rağmen yaşadığı uçak korkusunu ve evde konuşulması yasak ‘ölüm’ konusunu anlattığı bir kitap yazdı: Promise Land.

Bu babayla ve yöntemiyle sözde hesaplaşma kitabı, 2014’de çok satanlar listesine girdi. ‘Kısa yoldan mutluluk’ piyasasında babası kadar olmasa da kızı da yer kapmayı başardı. Bu sermaye bitmezdi, velev ki üzerine eleştiri sosu dökülmüş olsun.

Bir kitap okudum hayatım değişti

Meksikalı golcü futbolcu Oribe Peralta, oldukça fakir bir aileden geliyordu. Hayatını Londra Olimpiyatları değiştirdi. Londra 2012 Olimpiyatları’na katılan Meksika’nın kadrosunda en sürpriz isimlerden biri olan Peralta, hayatı boyunca Avrupa’da oynama hayalini Wembley’deki finalde bir nebze olsun gidermek istiyordu.

Rhonda Byrne, The Secret

Bu, onun için büyük bir meydan okuma olacaktı ve karısına iki söz birden vermişti. Önce finalde gol atacak ardından Olimpiyat Şampiyonluğu’nu ülkesine kazandıracaktı. Nitekim her iki dileği de gerçekleşti. Futbolcu, başarısının sırrını ise bir kitaba dayandırıyordu. Rhonda Byrne’ın tüm dünyada büyük yankı uyandıran The Secret kitabını okuduktan sonra zihniyetini ve oyuna bakış açısını değiştirdiğini dile getiren Meksikalı futbolcu, evrene verdiği mesajların geri dönüşünü almışa benziyor. Bir spor dalında başarılı olabilmek için olması gereken çalışma, gayret ve yeteneği hiçe sayarak kendi başarısını aşağıya çekiyor. Buradan tüm sporculara seslenelim o halde; çalışmanıza gerek yok, Secret okuyun kâfi.

Mentorun ölümü

Ölü Ozanlar Derneği, Can Dostum, Patch Adams, Günaydın Vietnam, Yılın Adamı vb. pek çok ‘kişisel gelişim’ empoze eden filmin başrolü olan Robin Williams, hayata renk katarak, mizah yoluyla bir şeyleri başarmış karakterlere can vermekteydi.

Pandemide son söz bilimin değil siyasetin
Nihayet

Kimi filmde hastaların, kiminde askerlerin, kiminde de öğrencilerin hayatlarına girerek, onları derinden etkiledi ve topluma geri kazandırdı. Onlara özgüven verdi, kendilerini tanımalarına yardımcı oldu. Robin Williams’ın bu tür ‘mentor’ rollerde oynaması elbette ki bir tercih sonucuydu. Filmleri aracılığıyla insanlara yol gösteren olmayı tercih etmişti ünlü oyuncu. Fakat geçtiğimiz yıl, hayata veda etti. Ölüm bu kadar normal ve insaniyken, ‘kişisel gelişim uzmanı’ olarak addettiğimiz oyuncuyu, bunalımları sonucunda intihar ettiğini kabullenmek insanlar için hayli güç oldu.

Yaşam koçu kendisine koçluk edemedi

Yaşam koçlarını bilirsiniz, insanlara nerede ne yapmaları gerektiğini söyleyen, hayatta daha başarılı olabilmeleri için onlara danışmanlık yapan insanlar. Ünlü bir yaşam koçu ne yapacağı konusunda kendini pek yönlendirememiş olacak ki, dolandırıcılık çetesinin ağına düştü. Yaşam koçunu arayan kişiler, “Terör örgütü sizin hesaplarınızı kullanarak para transferi yapmış. Tüm hesaplarınız ve işlemleriniz incelemeye alındı. Kendinizi aklamanız için biz çalışmalarımıza destek olmanız gerekiyor” diyerek kırk bin lira istedi.

  • Neye uğradığını şaşıran yaşam koçu, istenilen parayı verilen hesaba yatırdı. Ancak bir süre sonra, “Çalışmalarımızın sonuna geldik, maddi desteğe ihtiyacımız var. Kırk bin lira daha yatırın” demeleri üzerine ikinci kırk bin lirayı da yatırdı.

Sonradan okuduğu bir haber üzerine durumu anlayan yaşam koçu, muhtemelen bundan sonra daha dikkatli adımlar atar. Yoksa “Kendi himmete muhtaç dede, nerede kaldı gayriye himmet ede!” atasözünü hatırlayan ve “Kelin ilacı olsa...” diyen danışanlarını kaybetmesi mukadder olur.