Bir gerçelik sorgulaması: The Outsider
İnsanların aynı anda iki farklı yerde ya da iki farklı gerçeklikte bulunması mümkün müdür? Stephan King’in aynı adlı romanından televizyona uyarlanan The Outsider, gizemli çocuk cinayetinin soruşturması üzerinden, merak uyandıran bu sorulara cevap arayan, doğaüstü bağlantıları bulunan bir dizi..
Suça ve suçluya yaklaşımı tamamen somut tanımlar, bilgiler ve kanıtlar üzerinden gerçekleşen güvenlik ve yargı birimleri; doğaüstü bağlantıları bulunan, hukuk mevzuatının tanımlamakta ya da çözmekte yetersiz kalacağı ve izahında mantığın acze düşeceği bir vakıaya nasıl yaklaşırlardı? Ortalama her insanda merak uyandırabilecek bu sorunun cevabının peşine düşen The Outsider (Yabancı) isimli mini dizi, 12 Ocak’ta HBO ekranlarında izleyiciyle buluştu.
Gerilim ve korku türlerindeki senaryo, hikâye ve romanlarıyla dünya çapında tanınan Stephan King’in 2018 yılında yayımlanan aynı adlı romanından diziye uyarlanan The Outsider, ABD’nin çeşitli bölgelerinde yirmi yedişer gün arayla işlenen farklı çocuk cinayetlerinin peşine düşen polis ve dedektiflerin, soruşturmalar sırasında cinayetlerin doğaüstü bağlantılarını fark etmelerini ancak bunu mantıkla izahta zorlanmalarını konu alıyor.
Paranormal olanın psişik dedektifi
The Outsider, ABD Georgia’da köpeğiyle birlikte ormanda sabah gezintisine çıkan ihtiyar bir adamın, Frankie Peterson isimli 11 yaşındaki bir çocuğun cesedini bulmasıyla açılıyor. Polisin ulaştığı görgü tanıkları ve kanıtlar; cinayet zanlısı olarak, Frankie’nin yaşadığı kasabada beyzbol küçükler liginde koç olarak görev yapan öğretmeni Terry Maitland (Jason Bateman)’ı gösteriyor. Cinayeti, Ralph Anderson (Ben Mendelsohn) isimli bir polis soruşturuyor.
Ralph, Terry’nin yüzde yüz suçlu olduğuna dair kanıtlara ulaştığını düşündüğü an -toplumsal olarak da hızlıca mahkûm etmek düşüncesiyle- zanlıyı o an oynanan bir beyzbol maçı sırasında saha kenarında tutuklatıyor. Yüzlerce seyircinin gözü önünde gerçekleşen ve kasabada derin bir şoka neden olan bu olayın ardından, suçsuz olduğunu anlatmaya çalışan Terry’nin, cinayetin gerçekleştiği gün ve saatte, yaklaşık 100 km ötede farklı bir şehirde bir öğretmen seminerine katıldığına dair kasetin ortaya çıkmasıyla birlikte, soruşturmada çeşitli kafa karışıklıkları ve soru işaretleri de belirmeye başlıyor.
Soruşturmanın ilerleyen safhalarında Holly Gibney (Cynthia Erivo) isimli sıra dışı yeteneklere sahip bir özel kadın dedektifin ekibe resmî olmayan yollarla dâhil olması ve getireceği farklı yaklaşımlar daha büyük gizemler ve gelişmelere kapı aralıyor. Holly, cinayeti resmî şekilde soruşturan Ralph’in görünür gerçekliğe ve somut delillere sıkı sıkıya bağlılığının aksine, alternatif bir gerçekliğin ve doğaüstü olayların olabileceğine daha yatkın bir tutum sergiliyor.
Başka bir deyişle; Ralph’in somut/maddi olana bağlılığın sınırlarını zorladığı standart polisiye ve adli prosedürel yaklaşımının yerini, psişik yetenekleri gelişkin Holly’nin fizik ötesine/olağanüstüne kapı aralayan yaklaşımı ve teorisi alıyor.
Merak uyandıran sorular
Holly yoğun çabalarıyla, Terry dışında yakın zamanda farklı bölgelerde Heath Hofstadter ve Maria Canales isimli iki kişinin daha çocuk cinayeti zanlısı olarak tutuklandıklarını, tüm görgü şahitleri, kamera görüntüleri ve diğer delillerin de aleyhlerine olduğunu, ancak tıpkı bu iki ismin de Terry gibi, cinayetlerin işlendiği gün kilometrelerce uzakta farklı bölgelerde de görüldüklerini ortaya çıkarmayı başarıyor.
Böylece, katil zanlısı isimlerin aslında masum olabilecekleri ihtimali belirirken, olay örgüsünün gidişatını şekillendirecek en temel sorular da ortaya çıkıyor: İnsanların aynı anda iki farklı yerde ya da iki farklı gerçeklikte olması, görülebilmesi mümkün müdür? Mümkün olabilir mi? Aslında olan neydi? Katil(ler) gerçekte kim(ler)? Gerçek(lik) nerede?
Holly’nin çabalarının ortaya çıkardığı bu cevabı zor sorular kadar, cinayet zanlısı isimlerin birbirleriyle olan olağan dışı bağlantıları ve cinayetlerin olağanüstü bir varlıkla ilişkili olduğu kanısı da, çözülmeyi bekleyen gizemiyle bir anda ortada beliriveriyor.
Bununla beraber, Holly bulgularının gerek doğaüstü bir varlığı işaret etmesi, gerek ise kendisinin de tam olarak anlamlandıramadığı bu durumun mantıkla izahının zor oluşu nedeniyle, insanların kendisine inanmayacağını düşünüyor. Zira Holly’nin bulguları eşliğinde ortaya koyduğu tabloyla birlikte, benzerlerine evrensel ölçekte rastlanabilen cinayet vakalarına rağmen bu vakaların asıl faili olarak fiziko-kimyasal yasalarla/gerçeklikle açıklanamayan ve tamamen gizemli, psişik başka bir karakterle karşı karşıya olunduğu; bu durumun mantığın ve hukuk mevzuatlarının yaklaşımının izahta yetersiz kalacağı paranormal bir duruma işaret ettiği ortaya çıkıyor. Böylece, izleyici gerçek olamayacağı düşünülen, ancak izahı/cevabı da merak edilen farklı türden bir gerçeklikle ve büyük bir dilemmayla karşı karşıya bırakılıyor.
The Outsider’ın ortadaki bu ikileme ve izleyiciyi peşine taktığı sorulara nasıl ve ne derece tatminkâr cevaplar üreteceği şimdilik meçhul. Zira bu değerlendirmenin kaleme alındığı tarihte, 10 bölümlük dizinin finalini de içeren son üç bölümü yayınlanmamıştı.
Ancak dizinin ana fikri olan; insanların iki farklı gerçekliği aynı anda yaşayıp yaşayamayacağı, paranormal olanın mevcut gerçeklik içinde yer bulup bulamayacağının yanı sıra yine cevapları aranan doğaüstü olanın mevcut gerçeklik ile temas edip edemeyeceği hatta insanlara ve mevcut gerçekliğe “olağanüstü” olarak nitelendirdiğimiz müdahalelerde bulunup bulunamayacağı, rüyaların gerçeklik üzerinde bir payının olup olmadığı, gerçekliğe dair bir işaret taşıyıp taşımadıkları sorularını, bazı korkular ve figürlerinin evrenselliğine de temas ederek işliyor olması, diziyi uyandırdığı merak unsurları açısından izleyici için cazip kılmayı başarıyor.
Zayıf romanın kaliteli uyarlaması
Özellikle ABD medyasında yapılan değerlendirmelerde The Outsider, Stephan King’in en zayıf romanı olarak nitelendirilse de, son yıllarda oldukça beğeni toplayan The Night Of ve The Sinner gibi dizilerin senarist ve yapımcısı olan Richard Price’ın böyle bir romandan oldukça kaliteli bir yapım ortaya çıkarması takdire şayan. Zira gerek izleyicide gerilim ve heyecanı diri tutmayı başaran olay örgüsü gerek ise başroldeki Ben Mendelsohn ve Cynthia Erivo’nun yanı sıra Julianne Nicholson, Mare Winningham, Marc Menchaca ve Bill Camp gibi isimlerin güçlü oyunculukları The Outsider’ı dikkat çekici bir dizi kılmayı başarıyor.
Alternatif Dizi Önerileri