"Vatanında ölmek sürgünde zelil olmaktan daha iyi"

HABER MASASI
Abone Ol

İsrail'in 75 yıl önce Lübnan'a sürdüğü Filistinli kadın: "(1948'de) İngiliz ordusu gelerek Yahudilere tank gibi tüm askerî mühimmatı verdi. Bugün belki biraz bizimle dayanışma gösterenler var, o zaman bizimle dayanışma gösteren kimse olmadı. Gece gündüz yol kat ediyorduk ve İsrail bizi bombalıyordu." "Ömrümün geri kalan kısmını ülkeme dönüp zeytin ağacının altında geçirmek istiyorum. Gazze'deki insanlarımız evlerini terk etmesin. Kendi topraklarında ölsünler ama vatanlarını terk etmesinler."

İsrail, 2,5 ayı aşkın bir süredir Gazze Şeridi'ni kuzeyden güneye bombalarken en az 8 bini çocuk, 6 bin 200'ün üzerinde kadın olmak üzere 19 bin 667 kişiyi öldürdü, 52 bin 586 kişiyi de yaraladı. İşgal devletinin yoğun saldırılarında 52 bin 600 konut tamamen yıkıldı, 254 bin konut hasar gördü. Tüm bu acıların yanı sıra bölgede yaşayan iki milyondan fazla Filistinliyi vatanlarından zorla göç ettirmek istediği yönündeki haberler, akıllara 1948'de ve 1967'de yine İsrail tarafından sürülerek başka ülkelerde mülteci konumuna düşen Filistinlileri getirdi.

Nekbe (Büyük Felâket) ve Nekse (Gerileme) olarak adlandırılan bu süreçte İsrail 70'in üzerinde katliam gerçekleştirirken en az 750 bin Filistinli, bir daha geri dönememek üzere vatanlarından zorunlu olarak göç ettirilerek Ürdün, Suriye ve Mısır başta olmak üzere çevre bölgelere yerleşti.

Ortadoğu tarihinde bir kırılma: Nekbe
Mecra

1948'de kurulan Burc Baracna Mülteci Kampı, Lübnan'da Filistinli mültecilere ev sahipliği yapan ilk resmî yerleşim yeri.

Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta bulunan Burc Baracna Mülteci Kampı'nda yaşayan 81 yaşındaki Filistinli kadın Zeyneb Salih en-Natur da bu kişilerden biri.

Silahlı Yahudi çeteleri tarafından vatanından sürüldüğünde henüz 6 yaşında olan Natur, buna rağmen sürgünden önceki hayatını ve ailesiyle birlikte yürüyerek Lübnan'a kaçışlarını tüm detaylarıyla hatırlıyor.

Tarihî Filistin kentlerinden Hayfa'nın Kesayir kasabasından olan Zeyneb Salih en-Natur, bugün yaşadığı mülteci kampında son derece kötü yaşam şartlarında hayat mücadelesi veriyor.

"Sürgünde zelil olduk"

Kızıyla birlikte yaşayan Filistinli yaşlı kadın, 75 yıldır vatanlarından uzakta "zelil olduklarını" söylüyor.

Vatanında ölmek sürgünde zelil olmaktan daha iyidir

diyen Natur, İsrail'in tarihî Filistin toprakları (1948'den, yani İsrail'in resmî olarak kuruluşundan önceki toprakları) üzerindeki kuruluş sürecinde silahlı Yahudi çetelerinin yaptığı katliamlardan dolayı Filistinlilerin özellikle çocuklarının başına bir şey gelmesinden endişe ettiğini söylüyor.

Natur'un yaşadığı eve ulaşabilmek için genişliği sadece bir metre kadar olan sokakların üzerindeki düzinelerce elektrik kablosuna çarpmamak için eğilerek yürümek gerekiyor.

Dünyaya sesleniyorum, Gazze'deki çocuk ve kadınlara şefkat ve merhamet göstersinler

Filistinliler olarak hep onurlarıyla yaşadıklarını ve kimseden bir şey dilenmediklerini vurgulayan Filistinli kadın, "Şimdi dünyaya sesleniyorum (ağlayarak), (Gazze'deki) çocuk ve kadınlara şefkat ve merhamet göstersinler. Biraz şefkat göstersinler, biraz merhamet göstersinler." diyor.

Gazze Şeridi'nde tüm dünyanın gözü önünde 7 Ekim'den bu yana soykırım işleniyor.

1948'de silahlı Yahudi çeteleri tarafından vatanından sürüldüğü günleri unutamayan Natur, o günleri şöyle anlatıyor:

  • "Nekbe'de 6 yaşındaydım. O zaman insanlar çocuklarının başına bir şey gelmesinden korkuyordu. (Yahudiler) Bir çok katliam yaptılar. Beled eş-Şeyh, Havvasa ve Tantura'da katliam yaptılar. Bu katliamlarda insanları kesip öldürdüler. İnsanlar korkuyordu. Halkı kurtarmak için devreye giren Kurtarma Ordusu, savaştan 7 gün sonra Filistin'i kurtaracaklarını ve bizim geri döneceğimizi söyledi. Annem, dedem, halam, teyzem ve onların çocuklarıyla köyden çıktık. Filistin'den çıkıp Lübnan sınırına geldik. Orada bekledik, biraz bekledikten sonra insanların Beyrut'a göç ettiğini duyduk, biz de Beyrut'a geldik. Ülkemdeki bazı şeyleri hatırlıyorum. Kadınların tahılları elekten geçirdiğini hatırlıyorum. Tahıl üzerinden geçirilen aletleri (arabaları) hatırlıyorum. Susamları toplayıp evin terasına serip kuruturduk."

Nekbe'den evvel Filistin köyleri
Mecra

Nekbe sürecinde yüz binlerce Filistinli, İsrail devletinin kurulmasından sonra yaşanan baskı, korku ve katliam yüzünden kaçmak zorunda kaldığı topraklarına hâlâ geri dönemedi.

  • "İngiliz ordusu gelerek Yahudilere tank gibi tüm askerî mühimmatı verdi. Bugün belki biraz bizimle dayanışma gösterenler var o zaman bizimle dayanışma gösteren kimse olmadı. Gece gündüz yol kat ediyorduk ve İsrail bizi bombalıyordu. Mağaralara ve ağaçların altına saklanıyorduk. Ne yapabilirdik ki? Ömrümün geri kalan kısmını ülkeme dönüp zeytin ağacının altında yaşamak istiyorum. Gurbette yapamıyorum. Gazze'deki insanlarımız evlerini terk etmesin. Kendi topraklarında ölsünler ama vatanlarını terk etmesinler. İsrail'in sonu çöküştür. Varsın bu dünyada istediklerini yapsınlar. Vatan, kan ve mücadele ister. Biz de sabırlıyız."

Filistinli mültecilerin göç ettirildikten sonraki ilk evleri böyle gözüküyordu.

Bugün Gazze'de yerlerinden edilen binlerce Filistinlinin kaldıkları çadırlar da böyle...

"Annemin hayatı hep Filistin'den bahsederek geçti"

Annesinin 105 yaşında hayatını kaybettiğini aktaran yaşlı kadın, sözlerini şöyle tamamlıyor:

Keşke Filistin'e gitmeme izin verseler. Annemin hayatı hep Filistin'den bahsederek geçti. Ülkemizdeki anıları anlatınca biz de sevinirdik. Dedemin 300 koyunu ve 4 ineği vardı. Hayvanını satmak isteyenler gelip dedemin evinde kalırdı. Babamı çok az hatırlıyorum.

Gurbete alışamayan 85 yaşındaki Natur, hâlâ vatanı Filistin’e döneceği günleri gözlüyor.