Sancak’ta yeniden hayat bulan bir ilim yuvası: Bakiye Hanım Medresesi

ENES ÜRÜN
Abone Ol

Sırbistan'ın güneybatısında, Boşnak nüfusun yoğun olarak yaşadığı Sancak bölgesinin Priyepolye şehrindeki Bakiye Hanım Medresesi, 1863 yılında faaliyete başlamışsa da medresenin faaliyeti farklı sebeplerle birçok defa durmuş ya da durdurulmuştur. 2009 yılında tekrar faaliyete başlayan medrese, ismi gibi hanımlara özeldir ve 2009’dan bugüne 150'den fazla mezun vermiştir.

Meşrepler farklı farklı olduğu gibi seyahat usulleri de farklıdır. Herkesin durduğu yer ve nazarı bir değildir. Buna bağlı olarak da yolculuktaki bakışımız değişkenlik gösterir. Bu hem İslâm’ın bir rahmeti olan çok anlamlılığıyla hem de insanın fıtratının esnek tarafıyla yakından ilintilidir. Bu yüzden herkes yolda nazarına bağlı olarak koşullandığı şeyden esintileri hisseder. Göstergeleri ve izleri ona göre yorumlar ve bunları asıl yolculuğunda müstakim üzere yürümesini sağlayan işaret taşları edinebilir. Yol, bu bakımdan da olgunlaştırır. Ve klasik gelenekte kitaplarla dikey seyahatini yapan âlimlerin aynı zamanda bahsettiğimiz bu anlamda yatay yolculukta usta birer seyyah olmaları, her iki yolculuk türünün bu iç içe geçik yapısından kaynaklanır.

Kişiden kişiye yolculuk usulleri değiştiği gibi bir insanın kendisinde de dönemden döneme farklılaşabilir. Ben, yolculuk hakkında söylenmiş “İki, hem birin öngörülemezliğinden hem de birçoğun münasebetsizliğinden korur” sözüne katılmakla beraber, bu aralar daha çok yalnız seyahat etmeyi tercih ediyorum. Çünkü bir’de bir öngörülemezlik vardır doğru, fakat bu bizim şehir ve şehrin insanları tarafından fethedilmemizi sağlar. Savunmasızdır, onların gözünde biriciğizdir ve bunlar fetih için çok kolaylaştırıcı, çekici sebeplerdir. Bizle uyumlu da olsa ikinci bir kişi bu fethi engelleyen bir sur görevi görebilir. Yola, yolculuğa, şehre, insanına ve kendimize yoğunlaşmak yerine seyahatimiz daha çok bir ikilinin hatıralar yumağına dönüşebilir.

Bir zamanlar Bosna'da
Mecra

Sancak bölgesinde yer alan Prijepolje (Priyepolye) şehrine ait eski bir fotoğraf.

Sancak bölgesinde Pljevlja (Taşlıca) şehrinden Prijepolje (Priyepolye) şehrine karlı dağlar üzerinden giderken, yol hakkında bu ve benzeri düşüncelere dair notlar almaktaydım. Priyepolye’ye vardığımda önceden irtibat kurduğum Nadir Dacic Hoca’nın evine misafir oldum. Daha önce de birkaç defa bulunduğum

Sancak bölgesinin beni bu kadar çeken ve tekrar tekrar gelmemi sağlayan tılsımı, buradaki Boşnakların mahcup edecek derecedeki muhabbetleri, nezaketleri ve misafirperverlikleri, yani insan kumaşıydı.

Arnavutlar ve Anadolu insanımız da misafirperver, fakat Sancak Boşnakları çok ayrı bir kategori gerçekten.

Misafir olduğum Nadir Hoca, şehrin ilmî havasını şekillendiren Bakiye Hanım Medresesi’nin kurucu müdürü. Doğal olarak hem evindeyken hem de şehri birlikte gezerken ana gündemlerimizden biri, ilgi uyandırıcı hikâyesiyle bu medrese oluyor.

Bakiye Hanım Medresesi

Evliya Çelebi, 1664 yılındaki Prijepolje ziyaretinde, şehirde bulunan 3 medresenin varlığından bahsetmektedir. Bu 3 medresenin faaliyetleri, Paşa Sokağı'ndaki İbrahim Paşa Tekkesi’nin temelleri üzerine büyük bir bina inşa edilerek 1863 yılında tek çatı altında toplanmıştır. Fatih Sultan Mehmed Köprüsü’nün yan tarafında kalan Şarampov bölgesindeki bu medresenin ismi, kayıtlara 1936 eğitim reformuna kadar Prijepolje Medresesi olarak geçmiştir.

Günümüzde Sırbistan’ın hâkimiyetinde bulunan, Bosna Hersek sınırındaki Sancak topraklarının güzel şehri Priyepolye’den geçen Lim Nehri üzerindeki köprü, Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmış olup onun adını taşımaktadır. Fotoğrafta köprünün kalıntıları görülmektedir, 1896.

  • 19. yüzyılın son çeyreğinde medreseye bir kat eklenmiş ve onarımlardan geçmiştir. Bu işlerin finansmanını da şehrin zenginlerinden ve hayırseverlerinden Hersek Valisi Selim Paşa’nın kızı olduğu tahmin edilen Bakiye Hanım karşılamıştır. Ona nispetle 1936 reformunda medresenin ismi Bakiye Hanım Medresesi olarak değiştirilmiş ve müfredatına, 70 yıldır okutulagelen dinî ilimlerin yanı sıra, matematik ve Boşnakça dersleri de eklenmiştir.

Talebeler burada lise düzeyindeki eğitimlerini tamamladıktan sonra İstanbul, Kahire veya Saraybosna’ya ihtisaslaşmak üzere gitmişler, döndüklerinde ise diyanet işleri, müftülükler, şeriyye mahkemeleri, vakıflar müdürlüğü gibi makamlarda çalışmaya başlamışlardır.

Yüzünde gölge olmayan bilge lider: Aliya İzetbegoviç
Mecra

Medrese, faalliğini iki dünya savaşı arasında ve Yugoslavya federal devleti döneminde bile değişen konsepte rağmen korumuştur.

Medrese talebelerinin eski mezunlarının 1941-45 yılları arasında Alman işgaliyle başlayan süreçte antifaşist devrime ve Kurtuluş Savaşı’na verdikleri katkı da vurgulanması gereken hususlardandır.

Medrese mezunları, Sırp milliyetçilerine karşı şehirlerini müdafaa etmişlerdir. Sırp milliyetçilerinin oluşturduğu Çetnik çeteleri, savaş ortamından istifadeyle Boşnaklara karşı etnik bir soykırım yapmak istemiş, hatta Vatan Ordusu Komutanı Draja Mihaloviç 20 Aralık 1941’de “Sancağın Müslüman ahalisinden temizlenmesi”ne dair madde içeren bir talimat vermiştir. Bunun ertesinde Priboy, Plevliya, Biyelopolye şehirlerinde Pavle Curişic, Bayo Stanişiç ve Rade Korda liderliğindeki Çetnik çeteler, binlerce Boşnağa karşı korkunç katliamlar yapmışlardır. Priyepolye’de ise bu tür bir katliamın yaşanmamasında Aliya Aginçiç, Murad Şeçeagiç, Ahmed Salihbegoviç, Çamil Çiçiç ve Hüseyin Rovçanin gibi medrese mezunu ulemanın önderlik ettiği Müslüman milis kuvvetlerinin etkisi çok fazladır. (Müslüman Milis Kuvvetlerinin üyeleri daha sonra ya Partizana katılmış ya da Tito tarafından idam edilmişlerdir.)

  • Medrese, faaliyetlerine 1941 yılında ara vermiş ve 1956 yılında, Sosyalist Yugoslavya döneminde kütüphanesi ve içindeki bütün eşyalarıyla beraber tamamen yıkılmış, yok edilmiştir. Bu yüzden medresenin faaliyette olduğu 80 yıla dair bir fotoğraf, bir belge bulmak hayli zorlaşmıştır.

Binası yıkılsa da Boşnak halkının hafızalarında her daim dedelerinin, babalarının anlattıkları hikâyelerle, hatıralarla capcanlı kalan ve yeniden ihya edebilir miyiz acaba diye düşündükleri, bunun hasretini derinden çektikleri medrese, 2000’li yılların başında, hayalden tekrar gerçekliğe adım adım geçmeye başlar.

Şehrin ahalisinden Kemal Bey ve Paşa Hanım Mugayiç çifti, ahir ömürlerinde öldükten sonra da hayırla yâd edilmek ve salih amel defterlerinin kapanmaması niyetiyle, 2000 yılının Aralık ayında sahip oldukları Mahmut Bey Camii yanındaki bahçeli aile hanelerini Priyepolye İslâm Birliği’ne hediye etmişlerdir.

1956 senesinde faaliyetini sonlandıran medrese, Priyepolye ahalisinden Kemal Bey ve Paşa Hanım Mugayiç'in evlerini hibe etmesiyle 2009'da tekrardan faaliyete geçmiştir.

Niyetlerinin temiz olmasından, ihlaslarından olsa gerek Mugayiç çifti ahirete irtihal ettikten sonra, evleri yerine yapılabilecek belki de en hayırlı iş olan bir ilim, irfan yuvası inşa edilmeye başlanmıştır.

Halkın böyle bir kurumun inşa edilmesinin ısrarla istemesinin sebebi hem bölgedeki kız öğrencilerin buna duyduğu ihtiyaç hem de gönüllerdeki yara ve hasret diyebiliriz.

Priyepolye Başimamı Nadir Dacic önderliğindeki şehir ahalisinin ve Hüseyin Kansu (Çulahoviç) öncülüğündeki Türkiyeli hayırseverlerin yardımlarıyla beraber 2006 yılında medresenin temeli üst düzey makamların da katıldığı görkemli bir törenle yeniden atılıyor. 3 yılın ardından heyecanlı gözlerle süren bekleyiş bitiyor; 2 Eylül 2009’da 68 yılın ardından Bakiye Hanım Medresesi’ne yeniden kaydını yaptıran 14 talebeyle bismillah çekiliyor.

  • Böylece 1664’e kadar götürebileceğimiz, 1863 ve 1941 yıllarında farklı evrelere giren Bakiye Hanım Medresesi’nin hikâyesi yeni bir sayfa açmış oluyor ve kaldığı yerden hikâyesini yazmaya devam ediyor.

Medresinin onarımlarına katkıda bulunan Bakiye Hanım'a nispetle ismi verilen medrese, adı gibi hanımlara özeldir ve 2009’dan bugüne 150'nin üzerinde mezun vermiştir.

Bakiye Hanım Medresesi, ismi gibi hanımlara özeldir ve 2009’dan bugüne 150'nin üzerinde mezun vermiştir. Mezunların çoğu Türkiye’de, Sırbistan’da, Bosna Hersek’te farklı fakültelerde yüksek öğrenimlerine devam etmişler, ediyorlardır.

Medresenin müfredatında var olan kıraat, akid, fıkıh, ahlak, İslâm tarihi, Arapça, İngilizce, Boşnakça, Türkçe, matematik, bilgisayar, tarih, coğrafya, beden eğitimi dersleriyle bizdeki imam hatip liselerine denk gelmektedir.

Bakiye Hanım Medresesi’nin bu kısa öyküsü; mekânların halkın zihin dünyasını şekillendiren bir hafızaya, talihe sahip olabileceğini ve tarihin deveran etmesiyle bu talihin bazen açılıp bazen kapandığını bize gösteren dipdiri bir örnek.

Sancak bölgesindeki Müslümanların gözbebeği bu kurumların hep abad kalması duasıyla...