Nekbe'nin tanıkları, Gazze saldırılarının Nekbe'den daha acımasız olduğunu söylüyor
15 Mayıs 1948'de başlayan ve bugüne dek devam eden modern dönemin en büyük yerinden edilme olayı kabul edilen Nekbe'ye tanıklık eden Filistin topraklarında kalan ya da çevre ülkelere göç etmek zorunda kalan mülteciler, cesetlerin yollara saçıldığı ve bombalamaların bitmek bilmediği Gazze'deki bugünkü durumu, Nekbe günlerinden daha zor ve acımasız olduğunu söylüyor.
Artan uluslararası uyarılara rağmen, İsrail ordusu, havadan bombaladığı Refah kentine karadan da saldırı başlatınca Filistinliler, 76 yıl önceki Nekbe felaketini de aşan şiddette trajik bir süreçle karşı karşıya kaldı.
Binlerce Filistinli Refah şehrinin merkezinden Gazze Şeridi'nin batı bölgelerine zorla göç ettirilirken, birçok aile yollara ve kaldırımlara tahta ve naylon torba gibi basit malzeme ve ekipmanlardan yapılmış çadırlar kurmak zorunda kaldı.
İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki yıkıcı saldırıları tüm şiddetiyle devam ederken, "Nekbe"nin (Büyük Felâket) tanığı 85 yaşındaki Filistinli Fevziye Ebu Lubde, "Gazze Şeridi'ne gerçekleştirilen saldırıların Nekbe'den daha acımasız olduğunu ancak topraklarını terk etmeyeceklerini" söyledi.
Ebu Lubde, Nekbe'nin 76. yıldönümünde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentine düzenlediği kara saldırıları üzerine ailesinin yeniden yerinden edilmesiyle birlikte eski anılarını acı ve üzüntüyle yâd etti.
İsrail'in Gazze'deki mevcut saldırılarının tarif edilemez büyük acılar içeren korkunçlukta ve Nekbe'den daha şiddetli olduğuna dikkati çeken Filistinli kadın, tarihî Filistin toprakları arasında yer alan Yibna şehrinde dünyaya geldi. 1948'de Nekbe onu ve ailesini evlerini ve topraklarını terk etmek zorunda bıraktığında henüz 6 yaşındaydı.
Gazze'de bugün yaşananları Nekbe'ye benzeten Ebu Lubde, "Evlerimiz büyüktü ve babam tarım işi yapıyordu. Bahçelerimizi ektik ama Yahudiler gelip her şeyi ele geçirdi. Bizim için hayatın ta kendisi anlamına gelen tarım topraklarını bırakıp gitmek zorunda kaldık." ifadelerini kullandı.
Ebu Lubde, Nekbe'nin yaşanması üzerine topraklarını terk ettiklerini ve acı üstüne acı yaşadıklarını anlatarak, bir dönem Aşdod bir dönem de Mecdal kentlerinde yaşadıktan sonra saldırılara maruz kalmaktan kurtulamayarak Gazze Şeridi'ne yerleştiklerini ifade etti.
Ebu Lubde, duygularını şu şekilde ifade etti:
- "1948'de bir kez yerinden edildik ve bir daha Gazze Şeridi'nden sürülmeyi kabul etmeyeceğiz. İsrail bizi bombalamalarla, korkutmalarla evlerimizden kovdu. Bu katliamları yaşayan çocukların ve kadınların suçu nedir?"
76 yıl sonra bile anıları dünkü gibi taze
Nekbe tanığı Ebu Lubde, "Savaş ve saldırı anıları hafızamda hâlâ taze. Sürekli korku içinde yaşadık. Şimdi bile o anları tüm detaylarıyla hatırlıyorum." ifadelerini kullandı.
Büyük bir yıkımın yaşandığı Gazze'de ve İsrail'de de güvenli bir bölge olmadığını söyleyen Ebu Lubde, "Şimdi nereye gidiyoruz? Burası bizim ülkemiz ve biz ayrılmayacağız, göç etmeyeceğiz." dedi.
İsrail'in genç erkekleri ve kadınları öldürdüğünü, çocukları yetim bıraktığını kaydeden Ebu Lubde, şöyle dedi:
- "İsrail yaşlıya da gence de merhamet etmedi. Savaşlardan yorulduk. İsrail her yıl savaş çıkarıyor ve biz daha acısını üzerimizden atmadan, başka, daha sert bir savaşı başlatıyor."
Gazze Şeridi'nde Filistinlilere karşı işlenen "soykırım" suçlarına karşı Arap ülkelerindeki ve uluslararası alandaki eylemsizliği esefle karşıladığını belirten Ebu Lubde, İsrail saldırılarının acilen durdurulmasını ve Filistinlilere yardım yapılmasını talep etti.
Tüm zorluklara rağmen umudunu kaybetmeyen Fevziye Ebu Lubde, Filistin halkının kendi topraklarında barış içinde yaşama hakkını vurguladı.
Lübnan'daki mülteci kamplarında yaşayan Filistinliler de bugün Gazze Şeridi'nde Nekbe'nin daha kötüsünün yaşandığını söylüyor
İsrail güçlerinin 1948'de topraklarından zorla sürdükten sonra 76 yıldır Lübnan'daki mülteci kamplarında yaşam mücadelesi veren Filistinliler, zorunlu göç ve katliamın simgesi "Büyük Felaket" anlamına gelen Nekbe'nin daha kötüsünün bugün Gazze Şeridi'nde yaşandığını söylüyor.
Çocukluk anıları veya ebeveynlerin anlattıkları köyleri, zeytin bahçeleri ve kentlerinin hikâyeleriyle büyüyen mülteciler Nekbe'nin 76'ncı yılında, büyük felaketin daha kötüsünün şu anda Gazze'de yaşandığını dile getiriyor.
Gazze'deki durum, Nekbe günlerinden daha zor
Doğduğu Yafa şehrinden 13 yaşındayken ayrılan 89 yaşındaki Linda Michael Hindali, Nekbe'ye tanıklık eden ve o günleri çok iyi bir şekilde hatırlayan Lübnan'daki son nesil Filistinli mültecilerinden biri.
Yahudilerin ilk önce kendilerini Gazze'ye sürdüğünü, ardından Kahire ve sonra Beyrut'ta son bulan bir sürgün hayatı yaşadıklarını dile getiren Hindali, bugün hayatta olmayan eşi ile evlenmek için Beyrut'a gelip yerleştiğini söyledi.
Filistinlilerin yurdundan edilmesi için Yahudilerin başlattığı saldırılara henüz 5 yaşındayken tanıklık ettiğini belirten Hindali, Yahudilerin sokaklarda kendilerine saldırmaya başladığını, henüz çocuk yaşta olması nedeniyle durumu o zaman tam idrak edemediğini ve çocukluğunun korku ile geçtiğini aktardı.
Konuşmakta ve nefes almakta zorluk çekmesine rağmen Gazze'de bugün yaşananlar ile 76 yıl önce meydana gelen büyük felaket Nekbe'yi karşılaştıran Hindali, şöyle diyor:
"Bugün Gazze'deki savaştan dolayı cesetler artık yollara saçılıyor. Gazze'deki bugünkü durum Nekbe günlerinden daha zor."
"1948'de başlatılan iş, bugün tamamlanmak isteniliyor"
Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta 12 Filistin mülteci kampından biri olan Mar İlyas Kampı sakini olup burada doğan ve ana vatanı Filistin'i hiç görmediğini söyleyen 71 yaşındaki Hayfalı Ali Tevfik er-Rifai de, "Diasporadaki Filistinliler olarak dünden bugüne baktığımızda, İsrail ve çevresindeki Batılı ülkelerin 1948'de başlattıkları işi tamamlamaya çalıştıklarını hissediyoruz." dedi.
Ancak Filistin topraklarından sürülen mülteciler olarak davalarının henüz diri olduğunu dile getiren Rifai, Filistin devletinin herkesin kalbinde olduğunu belirtti.
O dönem Nekbe'de yaşananlar ile bugünkü duruma değinen Rifai, şunları söyledi:
- "Bugün Gazze'de yaşananlar ile 1948 arasındaki tek fark İsrail son bir savaş ile bizim inşa etmek istediğimiz devleti ortadan kaldırmak istiyor. İsrail, Filistin'in kabrine son taşı koymak istiyor. Ancak bugünkü Filistinliler silah, direniş ve kendini savunabilecek güçte ve bunu tüm dünyaya da ispatladı."
Lübnan'da 200 binin üzerinde Filistinli mülteci yaşıyor
İsrail güçleri, Nekbe sırasında yaklaşık 1 milyon Filistinliyi zorla topraklarından çıkararak sürgün etti, Filistinlilere ait 675 köy ve kasaba yok edildi, binlerce Filistinli öldürüldü.
Nekbe'den dolayı hâlihazırda Lübnan'daki 12 kampta toplamda 200 binin üzerinde Filistinli 1948'den beri mülteci olarak yaşam mücadelesi veriyor.
"Filistin halkı 2024'te daha kötü bir felaketi yaşıyor"
Bundan tam 76 yıl önce Hayfa yakınlarındaki Sabbarin köyünden Siyonist çeteler tarafından öldürülme korkusuyla ailesiyle birlikte göçe zorlanan 88 yaşındaki Filistinli Ebu Avad, halihazırda hayatına işgal altındaki Batı Şeria'nın Tulkerim kentinde yer alan Nur Şems Mülteci Kampı'nda mülteci olarak devam ediyor.
"Sabbarin köyündeki günlerimiz çok güzeldi, sonrasında mülteci durumuna düştük ve İsrail bugüne kadar hâlâ peşimizi bırakmadı." diyen Ebu Avad, köy halkı için acıların "uğursuz gün" olarak nitelendirdiği 12 Mayıs 1948'de başladığını söyledi.
"Birkaç gün veya hafta sonra geri döneceğimizi düşünüyorduk"
Köylülerin söz konusu tarihte evlerini boşaltarak göçe mecbur bırakıldıklarını belirten Ebu Avad, o günleri şöyle anlattı:
"O zaman henüz 12 yaşındaydım, o günlerde Siyonist çetelerin yaptığı katliamlardan kaçmak üzere Sabbarin köyünü terk ettik. Yanımıza çok az şey alabildik, çünkü birkaç gün veya hafta sonra geri döneceğimizi düşünüyorduk ancak günler çok uzun zamanlara döndü."
O dönem köyden kaçtıktan sonra Siyonist çetelerin kendilerini yakalayabileceği korkusuyla uzaklara gittiklerini aktaran Ebu Avad, "Göçten bir ay sonra köyümüze geri dönmeye karar verdik ancak silahlı gruplar tarafından kuşatma altında olduğunu gördük. O kuşatma sırasında köylülerden 18 genci öldürdüler. Bu nedenle öldürülmemek için yeniden kaçmak zorunda kaldık." dedi.
O zaman, ailesinin, uluslararası bir insanî yardım kuruluşu tarafından Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin bölgesinde kurulan çadıra yerleştirildiğini söyleyen Ebu Avad, "1951'de şiddetli yağışlar sonucu çadırlar su ve çamur altında kaldı. Bunun üzerine oradaki insanlar iki bölgeye bölündü, Cenin ve Nur Şems Mülteci Kampları ki hâlihazırda da burada oturuyoruz." şeklinde konuştu.
"İngiltere, elindeki tüm silah ve cephanelikleri Siyonist çetelere verdi"
Nur Şems Mülteci Kampı'nda oturduğu eski taş evin "Nekbe" öncesinde İngiliz ordusunun kendilerine eşlik eden İngiliz aileler için ev veya bir hapishane olarak kullandığını aktaran Ebu Avad, şunları söyledi:
- "İngiltere, ABD ile anlaşmalı olarak 1948 yılında Filistin topraklarını terk ettiği sırada elindeki tüm silah ve cephanelikleri Siyonist çetelere verdi. Biz Filistinliler ise savunmasız kaldık. Bizler çiftçi bir halk olarak silah ve savaş bilmiyorduk. Bu nedenle de Siyonist çeteler, (Filistin) halkı öldürerek ve göçe zorlayarak topraklarını ele geçirdi. Bizler, mülteci durumuna düşeceğimizi hiç düşünmemiştik."
"Hayat çok basit idi. Sonrasında bir anda hayatımız allak bullak oldu."
Hayatının ilk yıllarını yaşadığı Sabbarin köyündeki çocukluk günlerini özlemle anan Ebu Avad, "Ailemin geniş bir evi ve zeytin ağaçlarının bulunduğu arazileri vardı. Ailemin buğday harmanları vardı, ekinlerin ve tahılların nakliyesinde kullandıkları 4 devesi vardı. Sabbarin köyünde 4 tane pınar bulunuyordu. Orada barış ve güven içinde mutlu bir hayat yaşıyorduk." şeklinde konuştu.
Filistin'in eski köy hayatına işaret eden Ebu Avad, "Hayat çok basit idi. Sonrasında bir anda hayatımız allak bullak oldu." dedi.
Ebu Avad, üzerinden 76 yıl geçmesine rağmen "Nekbe" sırasında yaşadıklarının zihninde ilk günkü gibi canlı olduğunu ve hayata gözlerini doğduğu köyde Sabbarin'de yummak ve oraya gömülmek istediğini dile getirdi.
İşgal altındaki Batı Şeria'nın Tulkerim kentindeki Nur Şem Mülteci Kampı'nda yaşayan Filistinli mültecilerin bugün yaşadığı hayata dikkati çeken Ebu Avad, "Kamp hayatı berbat. İsrail, günlük olarak düzenlediği baskın ve öldürme operasyonlarıyla hayatımızı kabusa dönüştürüyor." dedi.
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne saldırı başlattığı 7 Ekim 2023'ten sonra Nur Şems Mülteci Kampı'na düzenlediği baskınlarda kullandığı patlayıcılar nedeniyle evinin zarar gördüğünü aktaran Ebu Avad, şöyle konuştu:
- "Bugün yaşananlar, Nekbe sırasında işlenen suçlardan daha korkunç. İsrail, mülteci kamplarına düzenlediği baskınlarla her şeyi yerle bir ediyor, insanları öldürüyor, gözaltına alıyor. Gazze Şeridi'nde yaşananlar ise tam bir soykırım. Filistin halkı 2024 yılında daha kötü yeni bir felaketi yaşıyor."
"Geri dönüş hakkının gerçekleşmesi kaçınılmaz"
Arazi ve hayvan sahibi olan ailesinin Nekbe'den sonra mülteci durumuna düştüğünü ve günlük işlerde çalışmak zorunda kaldığını dile getiren Ebu Avad, "Ağabeyim vefat edince okulu bırakmak zorunda kaldım. Daha küçük yaşta iken ailemin geçimini sağlamak için sorumluluk aldım." dedi.
Göçe zorlandıkları topraklara geri dönüş hakkından vazgeçmediklerini vurgulayan Ebu Avad, "76 yıl geçti ve bizler Allah'ın izniyle 'kurtuluş yolu yakındır' diyoruz. Geri dönüş hakkının gerçekleşmesi kaçınılmaz." diye konuştu.
Ebu Avad, Osmanlı ve İngiliz manda döneminden kalma ailesine ait mülkleri belgeleyen kağıtları göstererek, "Bu belgeleri ve evin anahtarını koruyoruz ki sahip olduğumuz topraklarımıza ve evimize bir gün geri döneceğimizi dünyaya ispatlıyoruz." dedi.
Filistinli her mültecinin, çocuklarına ve torunlarına evlerini ve topraklarını unutmamasını telkin ettiğini aktaran Ebu Avad, çocuklarını topraklarına bir gün geri dönecekleri bilinciyle yetiştirdiklerini vurguladı.
Köyüne 1970'li yıllarda bir kere gidebildiğini ve evini çocuklarına uzaktan gösterebildiğini anlatan Ebu Avad, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bugün hâlâ oradaki hayatı hayal ediyorum. Benim tek temennim var o da köyüme dönmek ve orada ölüp kendi köyümde toprağa verilmek."
Bitmeyen felâket: Nekbe
Filistinliler, İsrail'in 14 Mayıs 1948'de, işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi ve Filistinlileri zorunlu göçe tabi tutması nedeniyle 15 Mayıs'ı "Nekbe" (Büyük Felâket) olarak anıyor.
İsrail güçleri "Nekbe" sırasında yaklaşık 1 milyon Filistinliyi zorla topraklarından çıkararak sürgün ettirdi. Filistinlilere ait 675 köy ve kasaba yok edildi, binlerce Filistinli ise öldürüldü.
"Nekbe" nedeniyle hâlihazırda Filistinlilerin yüzde 80'i dünyanın farklı yerlerinde mülteci olarak yaşıyor.