Müslüman Madrid

ÜMMÜHAN KEVSER KIPRAMAZ
Abone Ol

Günümüz İspanyası'nın başkenti Madrid bir zamanlar, Endülüs Emevî Devleti hükümdarlığında Müslüman bir şehirdi. İslâmî köklere sahip tek Avrupa başkenti olan Madrid, Emevî Emiri I. Muhammed tarafından 9. yüzyılda, devletin kuzey sınırını Hristiyan krallıklardan korumak amacıyla bir müstahkem askerî yerleşim zincirinin bir parçası olarak, "Mecrît" adıyla inşa edilmiş ve iki yüzyıldan fazla bir süre Endülüs'ün muhkem bir parçası olarak kalmıştı.

Antik çağlardan beri iskân edilmiş olan ve günümüzde İspanya’nın başkenti Madrid olarak bilinen şehrin temeli, kökenlerini Manzanares Nehri'nin kıyısında inşa edilmiş “Matrice” adlı küçük bir Roma yerleşimine borçludur. Geç Vizigot dönemde (7. yüzyıl) büyük ölçüde kaderine terk edilen ve yalnızca küçük bir köy olarak anılan Madrid, ancak 9. yüzyılda, Endülüs Emevîler Devleti döneminde, hak ettiği itibarı tekrar eline almış ve İberya'nın merkezinde önemli bir şehir haline gelmiştir.

9. yüzyılın ikinci yarısında, Endülüs Emevî Devleti döneminde İspanya.

Dokuzuncu yüzyılın sonlarında Endülüs Emevî Devleti hükümdarı Emir I. Muhammed (Muhammed b. Abdurrahmân el-Ümevî), stratejik açıdan önemli Sağrülevsât (Orta Sınır) bölgesini, kuzeydeki Hristiyan krallıklarının saldırılarına karşı güvende tutmak istiyordu. Bu amaç doğrultusunda, Manzanares Nehri boyunca, "Mecrît" adında, müstahkem bir kasaba inşa edilmesini emretti.

Müslümanların Avrupa'ya vurduğu mühür: Endülüs
Mecra

Emir I. Muhammed döneminde, Müslüman Endülüs’te basılan gümüş dirhem, 855.

Mecrît kelimesinin kökeni hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Mecrît isminin Latince Matrice kelimesinin Arapçalaştırıldığı, yine Latince “midri” ile “darit” sözlüklerinin “rüzgârlı yer” anlamına gelecek şekilde birleştiği, Orta Çağ Endülüs Arapçasında "su çarkı" anlamına gelen bir sözcükten türediği yönünde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.

  • Şehrin, Arapçada “suyun aktığı yer, su yatağı” gibi anlamlara gelen mecrâ kelimesi ile Latincede çokluk anlamı katan “ît” ekinin birleştirilerek Müslümanlar tarafından Mecrît şeklinde isimlendirildiği de genel olarak kabul görmüştür.

Herhâlükârda, şehrin modern İspanyolca adı olan Madrid'in türetildiği “Matrit”ten (Arapça Mecrît sözcüğünün yerel Mozarabik telaffuzu) gelmektedir.

10. yüzyıldaki Müslüman Mecrît'in idealize edilmiş rekonstrüksiyonu.

Mecrît, siyasî ve kültürel açıdan Endülüs'ün en önemli şehirlerinden olan Tuleytula’ya (Toledo) coğrafî yakınlığın da sağladığı avantajla kısa zaman içinde önemli bir askerî, siyasî ve kültürel merkeze dönüşmüştü. Şehrin adıyla anılan önemli âlimler de hasıl olmuştu.

"El-Mecrîtî" nisbesiyle tanınan âlimler arasında, Endülüs’ün Öklid’i diye anılan meşhur astronom ve matematikçi Ebü'l-Kâsım Mesleme el-Mecrîtî de yer almaktaydı.

Endülüs Emevî Devleti döneminde Mecrît civarında inşa edilen, günümüzde Madrid’in yaklaşık 35 km kuzeybatısında bulunan Torrelodones’te yer alan bir gözetleme kulesi.

Orta Çağ'daki çoğu İber-Müslüman şehir merkezinin yerleşim planını izleyen Endülüs Mecrît şehri, iki bölümden oluşmaktaydı: Şehre hâkim el-Kasaba Kalesi (veya valinin kalesi) ve yerleşim bölgesi, pazar yeri ve ulu bir camiden oluşan el-medîne (şehir merkezi).

Yerleşimin tamamı müstahkem surlarla çevriliydi, ancak duvarların ötesinde ve nehirlerin karşısında el-rabad veya banliyö olarak bilinen küçük yerleşim yerleri de ortaya çıkmıştı.

Endülüs'ün en büyük kale şehri
Mecra

Müslüman Mecrît'in, 11. yüzyılın sonlarında Hristiyan işgali sırasındaki görünümü.

Mecrît yerleşim bölgesi, şehrin sakinleri tarafından "el-Müdeyne" olarak biliniyordu ki bu isim de günümüz Almudena şehrinin adının türetildiği isimdir.

  • Almudena kelimesi, Arapça “şehir” anlamına gelen “el-medîne” kelimesinin küçültme anlamı katılarak türetilmiş hali olan “el-müdeyne” kelimesinin İspanyolcaya geçmiş halidir.

Orta Çağ İspanyası'ndaki Müslüman (soldaki) ve Hristiyan kasabaları (sağdaki) arasındaki mimarî benzerlik, gözden kaçmayacak düzeydeydi.

Dikkatle bakıldığında, Orta Çağ'daki Müslüman Mecrît şehir merkezinin, Orta Çağ Hristiyan Madridi'nin merkezini oluşturan, Madrid'deki Kraliyet Sarayı ve Almudena Katedrali'nin mevcut konumuna karşılık geldiği görülmektedir.

Endülüs’e giden yol
Mecra

Günümüz Madridi’nde bulunan Kraliyet Sarayı ve Almudena Katedrali, Orta Çağ Endülüs Müslüman şehri Mecrît’in ana merkezi konumundaydı.

Sahiden de Almudena Katedrali, aslen Mecrît şehrinin ulu camisinin konumundaydı.

1085 yılında Kastilya Kralı VI. Alfonso, Endülüs’ün Kurtuba’dan sonra ikinci büyük şehri olan Tuleytula’yı zapt ederek o güne kadar Müslümanlara indirilen en ağır darbeyi vurmuş ve aynı yıl Mecrît şehrinin de mülkiyeti el değiştirmişti. Müslüman yönetimden devralınan camilerin, kilise olarak yeniden kutsanması emredilmişti.

Pierre Schild'in Madrid şehrini çevreleyen surların Orta Çağ'daki muhtemel görüntüsünü resmettiği tablo. Resmin arka planında, aslen Müslümanlar tarafından inşa edilen ve 1734'te çıkan bir yangında yanan Madrid'in eski Alcázar Sarayı görülmektedir.

Orta Çağ Müslüman Mecrît şehrinin günümüze ulaşan tek parçası, şehri çevreleyen antik surların kalıntılarıdır.

Bugün Madrid Surları (Walls of Madrid / Muralla Islamica de Madrid) olarak bilinen duvarların kökeni, Müslümanların İber Yarımadası’nı kontrol ettiği 9. yüzyıla kadar gitmektedir. Emir I. Muhammed, Orta Çağ kenti Mecrît'teki Müslüman kalesini güçlendirmek için Mağribî mimarisine özgü kireçtaşı ve kırmızı tuğladan oluşan duvarlar inşa ettirmiştir. Yüzyıllara meydan okuyan yapının oldukça büyük bir kısmı, başkentin merkezinde bugün hâlâ görülebilmektedir.

Arap Duvarları (Muralla Árabe) olarak da bilinen Madrid Surları’nın kalıntıları, Almudena Katedrali'nin mahzeninin hemen karşısında, Kraliyet Sarayı yakınlarındaki Emir I. Muhammed Parkı’nda (Parque de Emir Mohamed I) yer almaktadır.

1100 yıl önce Müslüman Madrid şehrini korumak için inşa edilen Madrid Surları, günümüz Hristiyan Madridi’nde hâlâ varlığını korumaktadır, ama kalıntı olarak.

Kaynak: ballandalus.wordpress