Mısır’ın işgal planı

YUSUF SAMİ KAMADAN
Abone Ol

Rasyonalizmin 17. yüzyıldaki en ateşli savunucularından Alman filozofu Leibniz, Fransa'nın en uzun süre tahta kalan kralı XIV. Louis'ye, Osmanlı'nın Mısır kentini -Doğu’nun Hollanda’sını- işgal etmesi için sunar. Mısır'ın işgal planına göre ticaret yollarına hakimiyet ve hazine gelirlerinde artış sağlanacaktı.

1618 yılından 1648'e kadar devam eden ve “Otuz Yıl Savaşı” olarak bilinen kanlı mücadele Avrupa’da büyük bir yıkım meydana getirmişti. Mezhep ayrılıkları sebebiyle meydana gelen ve Avrupa tarihinin en kanlı savaşlarından biri olan bu savaşta özellikle Almanlar büyük kayıplar vermiştir. Taraflar arasında 1648 yılında imzalanan Vestfalya Antlaşması her ne kadar bu savaşa bir nihayet vermiş olsa da Avrupa’daki huzursuzluk bitmiş değildi. Yeni bir savaş daha kapıdaydı. XIV. Louis’nin başında olduğu Fransa’nın Hollanda’yı 1672 yılının bahar ayında işgal edeceği 1671 yılında konuşulmaya başlanmıştı bile. Muhtemel bir savaşın Alman topraklarına sıçrama ihtimali bile Almanları çözüm arayışına sevk etti. Bir çözüm önerisi -kendisi de bir Alman olan- meşhur filozof Leibniz’den gelmişti: Haşmetli kral XIV. Louis neden Hollanda’yı işgal edeceğine, Doğu’nun Hollanda’sı olan Mısır’ı işgal etmiyordu?

Çoğunlukla Roma İmparatorluğunun sınırları içerisinde meydana gelen Otuz Yıl Savaşları, özellikle Almanya’nın bazı bölgelerinde %50'nin üzerinde nüfusun düşmesine sebep olmuştur.

Leibniz 1672 yılında Mısır’ın işgaliyle alakalı Fransızca kaleme aldığı raporunu Fransız sarayına göndermişti. XIV. Louis’ye övgüyle başlayan rapor, Mısır’ın işgal edilmesinin hem gelecek nesiller için önemli bir hizmet olacağını hem de bunu gerçekleştiren kralın da MÖ 332 yılında burayı işgal eden Büyük İskender’in seviyesine ulaştıracağını yazıyordu. Leibniz’e göre Mısır’ın işgali Fransa’yı Avrupa’nın askerî okulu kılarken, diğer taraftan da onu Akdeniz’in hakimi ve doğu ticaretinin de efendisi yapacaktı. Hollanda topraklarında ya da Ren Nehri üzerinde alacağı birkaç şehre kıyasla XIV. Louis’nin Mısır’da elde edeceği fayda kıyaslanamazdı bile.

Mısır Doğu’nun Hollanda’sıydı ve dünyanın en büyük iki denizini birbirine bağlayan çok önemli bir kanala sahipti. Afrika çevresinden yapılacak meşakkatli yolculuğa alternatif güzergâh Mısır üzerinden geçiyordu. Burası Hindistan ile Avrupa arasında yapılacak ticaret için kaçınılmaz buluşma noktasıydı.

Leibniz'e göre, Osmanlı İmparatorluğu yenilgiye mahkumdu.

Mısır’ın elde edilmesiyle Fransız ürünleri kısa zaman içerisinde Avrupa’nın en değerli ürünleri haline gelecek, dünya pazarlarının kontrolü Fransa’nın tekeline geçecekti. Üstelik Leibniz’e göre Mısır’ın işgali Hollanda’nın fethedilmesinden daha da kolay olacaktı. Aslına bakılırsa tüm Doğu’nun işgali tek bir Almanya’nın işgal edilmesinden bile daha kolay olacaktır. Fransa; Avrupa üzerinde hakimiyet sahibi olacak, ticari çıkar elde etmek isteyen rakiplerinin emellerini boşa çıkaracaktı. Leibniz, saldırı durumunda Mısır’ın kesinlikle alınacağına inanıyordu. Yine Leibniz’e göre Osmanlı Mısır’da yerel nüfus tarafından herhangi bir desteğe sahip değildi. Fransız ordusu bir sefer Mısır’a girdi mi her şey peşinden kolaylıkla gelecekti.

Düşünülebilecek en gaddar ve en zalim yönetim tarafından idare edilen Osmanlı İmparatorluğu tedavisi olmayan bir çöküşe doğru hızla ilerlemekteydi. Osmanlı "coğrafyasında hiç bulunmamış" olmasına rağmen Leibniz

  • Osmanlı’yı kesin cümlelerle tavsîf ediyordu: aptal olan mutlak bir lider, rüşvete dayalı adalet sistemi, sürekli ezilmeye mahkum olan mutsuz tebaa, açlıktan ölen sefil insanlar, efendilerinin zulmünden kurtulmak için çöllere kaçan köleler, cezasız kalan suçlar, karşılıksız bırakılan hizmetler, terfilerini çoğu zaman şansa veya yolsuzluğa borçlu olan beceriksiz valiler... Sultanı, düşük zekalı, açgözlü, ahlaksız ve iktidarın dizginlerini başkalarının ellerine bırakan bir adam olarak tavsîf eden Leibniz, burada şüphesiz dönemin padişahı olan IV. Mehmed’i kastediyordu.

Babasının tahttan indirilmesinden sonra 1648'de 6 yaşında tahta çıkan en genç Osmanlı padişahı IV. Mehmed veya Avcı Mehmed.

O dönemde Mainz’de Johann Philipp Schönborn’un sarayında bulunan Leibniz muhtemelen İstanbul’daki yabancı elçilerden gelen raporlardaki bilgiye sahipti. Çoğu kere olduğu gibi bu raporlardaki bilgiler şüphesiz mübalağalıydı. Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde Prof. Abdülkadir Özcan tarafından yazılan IV. Mehmed maddesinde yer alan bilgilere göre çok küçük yaşta tahta çıkması padişahın iyi bir eğitim alamamasına, önce Köprülü Mehmed Paşa, sonrasında da oğlu Fâzıl Ahmed Paşa’nın sadaret dönemleri padişahın geri planda kalmasına sebep olmuştu. Ne var ki durum hiç de Leibniz’in çizdiği tablodaki gibi abartılı değildi. Leibniz tarafından bu raporun kaleme alındığı 1672 yılında padişah ordusunun başında Lehistan seferine çıkmış, dokuz gün süren meşakkatli bir kuşatmanın ardından Kamaniçe’yi zaptetmişti. Belki de Leibniz’e ait raporun XIV. Louis tarafından dikkate alınmadan rafa kaldırılması içerdiği yanlış ve abartılı bilgilerdendir. 1672 yılında daha 26 yaşında olan Leibniz, Osmanlı’yı yeterince tanımıyordu.

Leibniz'in XIV. Louis’e yazdığı ''Mémoire de Leibnitz à Louis XIV sur la conquête de l'Egypte'' projesi.

Hindistan’a Ortadoğu’dan çıkış
Mecra

Raporundaki işgal planına devam eden Leibniz, yapılacak bir işgal karşısında Osmanlı kuvvetlerinin göstermelik bir direnişle kalacaklarını söylüyordu. Ona göre Mısır’da sadece 36 bin Osmanlıaskeri vardı ve çoğu da yetersiz silah ve eğitime sahipti. Sipahi ve yeniçeri gibi profesyonel olanlarsa çıkacak bir isyanı beklemekteydi. Malta üzerinden yapılacak 6 haftalık bir deniz yolculuğunun ardından varılacak Mısır için 30 bin Fransız askeri yeterli olacaktı. Ne var ki Leibniz’in planı gündeme alınmamış, Mısır’ı işgal yönünde herhangi bir adım atılmamıştı. Bir asırdan fazla bir zaman sonra Napolyon tarafından girişilecek işgal harekâtı ise Osmanlı direnişine toslamış, başarısız olmuştu.