Kudüs'ün fethi

ÜMMÜHAN KEVSER KIPRAMAZ
Abone Ol

2 Ekim 1187'de, Eyyûbî Sultanı Salahaddîn Eyyûbî, Kudüs şehrini 88 sene evvel Fatımî Halifeliği’nden ele geçiren Haçlılardan emin kıldı.

Haçlı Kudüs Krallığı

Roma Katolik Kilisesi'nin başı Papa II. Urban, “Deus vult!” (Latince “Tanrı öyle istiyor”) çığlığıyla 1095'te Haçlı Seferleri'nin ateşi yakarak Hristiyan Avrupalıları Kudüs’e “silahlı hac yolculuğuna” gitmeye ve Kutsal Toprakları Müslümanlardan geri almaya çağırdı. Böylece 100 bin kişilik bir ordu, I. Haçlı Seferi'ni oluşturmak üzere yola koyuldu.

İslâm medeniyetinin ortak birikimi: Kudüs
Mecra

  • İslâm topraklarında önlerine gelen yerleşim birimlerini yakıp yıkarak Filistin’e doğru ilerleyen Haçlılar, bir aydan fazla süren acımasız bir kuşatmanın ardından, 15 Temmuz 1099’da Kudüs’ü ele geçirdi.

Tarihteki en kadim şehirlerden biri olan Kudüs, üç semavî din için de kutsal sayılıyor.

Kutsal şehrin Haçlılar tarafından ele geçirilmesi, Kudüs sakinleri için tam bir felâkete sebep oldu. Sur içinde yaşayan binlerce Müslüman, Hristiyan ve Yahudi kılıçtan geçirilirken Kudüs’ün dar sokaklarında atlar baldırlarına kadar çıkan kan denizinin içinde ilerledi.

Haçlıların bu zaferi, Kudüs Haçlı Krallığı'nın kuruluşunun temellerini attı.

Kudüs 1099'dan 1187'ye kadar Haçlıların ellerinde tarihinin en karanlık günlerini yaşadı. Kudüs’te acımasız bir katliama girişen Haçlılar, Yahudi ve Müslümanları kılıçtan geçirdi; sinagoglar, içlerine sığınan insanlarla birlikte yakıldı, Mescid-i Aksâ’ya sığınan Müslümanlar vahşice katledildi.

Salahaddîn Eyyûbî’nin iktidara yükselişi

O dönemde Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki Müslüman güçler, Levant'taki Sünnî Selçuklular ile Mısır'daki Şiî Fâtımîler arasındaki güç mücadeleleri nedeniyle bölünmüştü.

1146-1174 yılları arasında Selçuklu İmparatorluğu'nun Suriye eyaletinin büyük bir kısmını yöneten Türk hanedanı Zengîlerin sultanı Nûreddin Zengî, Haçlıları yenmek ve Kudüs şehrini Müslüman tekrar Müslüman hâkimiyetine almak için Mezopotamya'daki Fırat ile Mısır'daki Nil arasındaki tüm Müslüman güçlerini birleştirmeye çalıştı.

1174’de kurucusu vefat edince Zengîler devleti, güçlü komutan ve valiler arasındaki iktidar mücadelesiyle parçalandı. Bu mücadeleden galip çıkan Salahaddîn, Eyyûbîler devletini kurarak bölgedeki konumunu güçlendirmişti.

1137 yılında Kürt-Sünnî askerî kökenli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Salahaddîn, Sultan Nûreddin adına amcası Şîrkûh ile birlikte, son Fâtımî Halifesi Âdıd-Lidînillâh’ın veziri Şâver b. Mücîr’e iç güç mücadelelerini çözmek ve hükümdarlığını savunmaya yardım etmek üzere Mısır'a doğru bir askerî sefere çıktı. Ancak Mısır'ın fiilî hükümdarı olan Şâver, kısa sürede Şîrkûh ve Zengîlere karşı Haçlılarla ittifak kurmuştu.

Halife Âdıd-Lidînillâh’ın kişisel isteği üzerine Şîrkûh, Haçlı saldırılarına karşı savaşmak için Mısır seferine devam etti ve başarılı bir savaşın ardından Şâver'i idam ettirdi. Mısır zaferinin ardından Şîrkûh, Halife tarafından vezir olarak atanmışsa da kısa süre sonra vefat etmesinin ardından onun yerine Salahaddîn vezir olarak atandı.

Mısır'daki konumunu sağlamlaştıran Salahaddîn, Halifenin ölümü üzerine Mısır'da hüküm süren Fâtimî devletini ortadan kaldırarak Mısır'ın yeni hükümdarı oldu.

Şark'ın en sevgili sultanı
Mecra

  • Müslüman şehirleri sünnî yönetimi altında birleştirmek için yıllarını harcayan Salahaddîn, 1171’de Eyyûbîler devletini kurarak Mısır, Suriye, Yukarı Mezopotamya, Hicaz, Yemen ve Kuzey Afrika kıyılarının büyük bir kısmına hâkimiyetini kurdu.

Cihad ve Kudüs kelimeleri bütün Müslümanların dudaklarındaydı. Şam'da, Kahire'de, Halep'te, Musul'da ve bütün Müslüman şehirlerindeki âlimler, İslâm ümmetini muhteşem bir güne hazırlıyorlardı.

Ancak, Haçlılarla savaşma zamanının henüz doğru olmadığını fark eden Salahaddîn, 1185’te Haçlılarla, Müslüman dünyasındaki siyasî sorunlarla başa çıkmasını ve büyük bir ordu kurması için zaman tanımasını sağlayacak olan 10 yıl 10 ay 10 günlük ateşkes anlaşması imzaladı.

Fakat iki yıl sonra, 1187'de, Fransız Haçlı Oultrejordain Lordu Chatillonlu Raynald, ateşkesi ihlal ederek bir Müslüman kervanına baskın düzenledi.

4 Temmuz 1187'de gerçekleşen Hıttîn Muharebesi’yle Kudüs Haçlı Krallığı karanlığa gömülerek artık üzerine hiçbir güneşin doğuşuna şahitlik edemedi.

Hıttîn Muharebesi

Müslüman topraklarını kendi yönetimi altında birleştirdikten sonra Salahaddîn, Raynald'ın ateşkesi ihlal etmesi üzerine Haçlılarla savaşmaya hazırdı. Bu dönemde Kudüs Krallığı’nın da kendi içinde bölünmüş durumda olması, kutsal şehrin yeninden özgürleştirilmesi senaryosunu daha da güçlendiriyordu.

4 Temmuz 1187'de, Salahaddîn'in komutasındaki İslâm orduları ile Birinci Haçlı Seferi sonucunda kurulan ve kutsal şehri işgal altında tutan Kudüs Krallığı ordusu İsrail’in kuzeyinde yer alan Taberiye Gölü yakınlarında karşı karşıya geldi.

Kudüs kilidini açan zafer: Hıttîn
Mecra


Tarih sayfalarına Hıttin Savaşı olarak geçecek muharebeyi Salahaddîn Eyyûbî’nin askerî dehası sayesinde İslâm ordusunun kazanması, Haçlıların uğradığı en önemli yenilgiye kapı aralamıştı.

Zafer sonrasında Haçlı Kralı Guy de Lusignan ve aralarında Renauld de Chatillon'ın da bulunduğu birçok Haçlı prensi ve lordu esir alındı. Salahaddîn, Renauld'ın Müslümanlara yönelik kanlı saldırılarının ardından verdiği yemini yerine getirerek onu öldürdü.

Hıttîn'de kazanılan tarihî zaferle Kudüs’ün kapısını aralayan Salahaddîn, yaklaşık 2,5 ay sonra miraç gecesine tekabül eden bir günde Kudüs’ü fethetti.

Kudüs Fatihi Salahaddîn

Haçlıların hem moraline hem de askerî gücüne büyük bir darbe indiren Hıttin Muharebesi'nin ardından Salahaddîn Eyyûbî, birçok Haçlı devletine karşı harekete geçerek ve bölgedeki hemen hemen tüm Haçlı topraklarını ele geçirerek Kudüs'ün geri alınmasının önünü açtı.

Sultan Salahaddîn’in komutasındaki ordu, Hıttîn zaferinden yaklaşık 2,5 ay sonra, 20 Eylül 1187’de işgal altındaki Kudüs’ü kuşattı. Kutsal şehir, Levant bölgesindeki Haçlıların çoğu ve Müslümanlara karşı daha önce aldıkları yenilgilerden kaçan savaşçılar için bir sığınak haline gelmişti. Komutan Salahaddîn'in ordusu şehre inip kuşatma altında tutarken bu savaşçılar da Kudüs'ü savunmak için direndiler.

Müslüman ordusunun muhkem kuşatmasının kırılamayacağı anlaşılınca, 12 günün ardından Kudüs’ün işgalci komutanı İbelinli Balian, şehri Eyyûbîlerin ellerine teslim etti.

2 Ekim 1187’de, Salahaddîn Eyyûbî önderliğindeki Müslümanlar, 88 yıllık Haçlı işgalini sona erdirerek barış içinde Kudüs'e girdiler.

“Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki” diyen Şark'ın en sevgili sultanı Salahaddîn Eyyûbî, 836 yıl önce bugün Kudüs'ü Haçlıların elinden alarak yeniden özgürleştirdi.

  • 1099'da Kudüs'e girerken 40 bin Müslüman ve Yahudiyi katleden Haçlıların kutsal şehri kanlı bir şekilde ele geçirmesinin aksine Kudüs’ün Müslümanların kontrolüne geçişi barışçıl bir şekilde gerçekleşti. Haçlılara şehirden güvenli bir şekilde çıkma izni verildi ve Hristiyan ibadethaneleri zarar verilmedi. Arap Hristiyan topluluklarının şehirde kalmalarına izin verildi.

Haçlılarca tahrip edilen Mescid-i Aksâ’yı kendi elleriyle süpüren ve gül yağıyla yıkatan Salahaddîn Eyyûbî, Harem-i Şerîf’i Hristiyanlara ait sembollerden arındırdı.

Kudüs Fatihi Salahaddîn Eyyûbî, Hicaz bölgesine verdiği önemden dolayı ''Hadimü'l-Haremeyn'' (Mekke ve Medine'nin hizmetkarı) unvanını kullanan ilk hükümdardır.

Fethin ardından Kubbetu’s Sahra’daki haçın indirilmesiyle Haçlıların ortadan kaldırdığı İslâmî özüne tekrar kavuşan şehir, 88 yıl sonra tekrar, ezan sesiyle yankılanmaya başladı.