Kölelikten sultanlığa: Şemseddin İltutmuş
Orta Asya Türk kabilelerinden birine mensup olan Şemseddin İltutmuş, küçük yaşlardan itibaren yakışıklılığı ve zekasıyla dikkat çekmeye başladı. Anne-babasının göz bebeği konumunda olan İltutmuş'un yıldızının parlaması kardeşleri arasında haset tohumlarının filizlenmesine yol açtı ve kardeşlerinin kıskançlığı ve entrikaları yüzünden bir köle tüccarına satıldı. Delhi'de hükümdar Kutbettin Aybek’e satılan İltutmuş, kısa sürede kendini ispatlayıp çok iyi bir savaşçı olduğunu cümle âleme gösterdi. Yeteneği ve dehasıyla kölelikten sultanlığa yükselen İltutmuş'un sıra dışı öyküsü...
Şemseddin İltutmuş, Delhi Sultanlığı’nın ilk Türk hükümdarı ve asıl kurucusu olarak bilinir. Kutbettin Aybek'in ölümünden sonra, Delhi-Türk Sultanlığı tahtına Lahor'daki taraftarlarının desteğiyle devlet işlerinde yeteri kadar yetkinliği olmayan Aybek'in oğlu Aram Şah çıktı ancak Aram Şah iktidarına Delhi soyluları tarafından karşı çıkıldı. Delhi'deki Türk soyluları da dahil olmak üzere üst düzey memurlar, tahta oturması için Kutbettin Aybek’in damadı İltutmuş'u davet etmeye karar verdiler. O zamana kadar Badaun valisi olan İltutmuş, yetenekli bir komutan olmasının yanında etkili bir devlet adamı kimliğiyle öne çıkıyordu.
Hindistan'da İltutmuş devri
Zaten böyle bir fırsat kollayan İltutmuş, taht çağrılarına çok çabuk cevap verdi ve Delhi'ye doğru yola çıktı. Aram Şah, İltutmuş’u Delhi'de kalabalık bir orduyla karşıladı, ancak İltutmuş, Aram Şah’ı mağlup etti ve öldürdü. Sadece sekiz ay süren Aram Şah devrinin ardından 1211 yılından 1236'ya dek devam edecek olan görkemli bir İltutmuş dönemi başladı.
- İltutmuş, Abbâsî Halifesi tarafından tanınan ilk Hindistan Sultanı’dır. 1229 yılında halife tarafından Sultan-ı Âzam ünvanına layık görülen İltutmuş, bu sayede Müslüman dünyasındaki prestijini ve otoritesini artırdı. İltutmuş, ülkesini Moğol istilasından ve içeride meydana gelebilecek tehditlerden korumakta başarılı oldu.
Kuzeydeki Rajput güçlerini parçaladı ve onların üzerinde üstünlük kurdu. İktidarını kalıcı hale getirdi, adına para bastırdı ve Delhi'yi dönemin en ihtişamlı başkentlerinden biri haline getirdi.
Orta Asya Türk kabilelerinden birine mensup olan İltutmuş, küçük yaşlardan itibaren yakışıklılığı ve zekasıyla dikkat çekmeye başladı. İltutmuş, anne-babasının göz bebeği konumundaydı. Bu durum büyük kardeşleri arasında kıskançlığa sebep oldu. Kardeşlerinin kıskançlığı İltutmuş’un Cemaleddin adında bir köle tüccarına satılmasına yol açtı. Cemaleddin onu Delhi'ye götürdü ve Kutbettin Aybek’e sattı. İltutmuş, erken yaşlardan itibaren bir asker olarak eğitim aldı ve okuma yazma öğrendi. Kısa sürede kendini ispatladı ve çok iyi bir savaşçı olduğunu cümle âleme gösterdi.
- Kutbettin Aybek, kızını askerî dehasıyla ün salan İltutmuş ile evlendirdi ve böylelikle İltutmuş için sultanlığa giden yolda ilk adım atılmış oldu.
İltutmuş, bir kriz vesilesiyle Delhi tahtına kadar yükseldi. İltutmuş, ülke içinde ve dışında bir takım zorluklarla karşı karşıya kaldı. Aram Şah'ın ardından İltutmuş’un karşısına Gazneli Taceddin Yıldız ve Multan Valisi Nasiruddin Kubacha gibi güçlü ve tehlikeli rakipler çıktı. Yıldız, İltutmuş’a meydan okudu, Multan Valisi Kubacha ise bağımsızlığını ilân ederek Lahor'a kadar yürüdü. Bengal Valisi Ali Mardan, Kutbettin Aybek’in ölümünün hemen ardından bağımsızlığını ilân etti. Rajput, Ranthambhor, Jalor, Ajmer, Gwalior gibi Hindu racalıklar (krallıklar), haraç ödemeyi bıraktılar ve bağımsızlıklarını ilân ettiler.
Bu şartlar altında tahta çıkan İltutmuş, Delhi Sultanlığı’nın tehdit altında olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldı. Fakat bütün meydan okumalara, cesaret ve kararlılıkla göğüs geren İltutmuş, sorunlar karşısında cesur bir tavır sergiledi. En büyük rakibi Taceddin Yıldız’ı yenerek gücünü perçinledi. Öte yandan biri Lahor'dan Multan'a, diğeri Delhi'den Uch'a saldırmak için iki ordu gönderdi. Delhi Ordusu tarafından kuşatılan Kubacha, kendisini İndus Nehri’nde atarak yaşamına son verdi. Bütün bunların sonucunda, Sind ve Multan, Delhi Sultanlığı’na katılmış oldu. İsyan eden racalıklar ise yeniden yönetim altına alınarak vergiye bağlandı.
Moğol istilası tehlikesi
İltutmuş döneminde, sultanlık için en büyük tehlike, Cengiz Han'ın önderliğindeki olası Moğol istilasıydı. 1221'de, Harzemşahlara son veren Cengiz Han, Hindistan sınırlarına kadar ilerledi.
Cengiz Han, İndus Nehri'nin kıyısına konuşlandı ve kendisinden kaçan Celaleddin Harzemşah’ın faaliyetlerini takip etmeye başladı. Lahor'a doğru ilerleyen Celaleddin Harzemşah, İltutmuş'tan yardım ve sığınma talebinde bulundu. İltutmuş, Celaleddin Harzemşah'a yardım etmesi durumunda bunun Cengiz Han'ı kışkırtacağını ve bu durumun ülkesini büyük bir Moğol istilasıyla karşı karşıya bırakacağını biliyordu. Bu yüzden Celaleddin Harzemşah’ın yardım veya sığınma talebini reddetti ve Pencap'tan çekilmesini istedi.
İltutmuş, Orta Çağ Hindistanı’nın önde gelen yöneticileri arasında önemli bir yere sahiptir.
Yeteneği ve dehasıyla kölelikten sultanlığa yükselen İltutmuş, Delhi Sultanı sıfatıyla 25 yıl hüküm sürmüştür.
İltutmuş, tahta oturduğu sırada Delhi Sultanlığı’nda kendisine bağlı devletlerin çoğunun bağımsızlıklarını ilân ettiği, Delhi'de siyasetin krizlere sahne olduğu ve devletin neredeyse yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı bir ortam vardı. Fakat İltutmuş, cesur bir asker ve kurnaz bir devlet adamı olduğu için, devleti yaklaşmakta olan tehlikelerden ustalıkla kurtardı.
Yıldız ve Kubacha'nın güçlerini yok etti ve Delhi tahtındaki yerini güvence altına aldı. O, bilgece bir politika izleyerek Cengiz Han'ın düşmanının Delhi'ye sığınmasına izin vermedi ve ülkesini büyük bir Moğol istilası tehlikesinden kurtardı. Delhi'deki pozisyonunu güvence altına aldıktan sonra Rajput Devletleri, Bengal ve Bihar hükümdarlarına karşı bir dizi sefer düzenledi ve bu krallıkları Delhi Sultanlığı topraklarına kattı. İltutmuş’un fetihleri neticesinde, Delhi'deki Türk imparatorluğu genişledi ve ülkenin siyasî birliği sağlandı.
Hindistan'da İltutmuş etkisi
Bazı tarihçilere göre, Hindistan’daki Müslüman egemenliği, kesin olarak İltutmuş ile başlamıştır. Bağımsız bir devlet kuran, sultanlığa kalıcı bir başkent kazandıran, ülkeye monarşiyi getiren ve yönetici sınıfı oluşturan odur. Başarılı icraatları arasında, Delhi’yi güzelleştirmesinin yanı sıra ülkeye istikrar getirmesi ve iyi bir yönetim sergilemesi de yer alır.
- İltutmuş, düzenli bir ordu kurdu ve kendi adına para bastırdı. Delhi’yi yaptırdığı camiler ve ünlü Kutub Minar ile süsledi. Ayrıca kentin hem kültürel hem de ticari açıdan gelişmesi için Müslüman ilim adamlarını, sanatçıları ve zanaatkârları Delhi'ye davet etti.
1236 yılında yeni bir sefere çıkmak için hazırlandığı sırada hastalanarak vefat eden İltutmuş, özel yaşamında çok dindardı ve âlimlere saygı gösterirdi. Hindistan topraklarında Müslüman-Türk imgesini oturtan ve gelişmesini sağlayan İltutmuş, Hint-İslâm tarihinde önemli bir yere sahiptir. İltutmuş'tan sonra tahta, oğlu Firuz Şah ve kızı Raziye Sultan’ın geçtiği Delhi Türk Sultanlığı, Hindistan’ın sosyal, siyasal ve kültürel hayatına doğrudan etki ederek Müslüman hakimiyetini genişletmeyi başarmıştır.