Hindistan'da Birelvi ekolü
Günümüzde çok geniş bir halk kitlesi tarafından temsil edilen hareketin mensuplarının çoğu ilmî ve sosyal statü bakımından orta ve alt kesimlerden oluşuyor. Mensupları Ahmed Rıza Han’ı 20. yüzyılın müceddi olarak görür. Hindistan’ında binlerce medresesi ve eğitim kurumu olan cemaat, sert tekfirci tavrını sürdürmektedir. Hanefi mezhebini ve tasavvufi geleneği kendisine temel alan cemaatin Ahmed Rıza Han tarafından yapılan yorum ve uygulamaları günümüzde hala asıl belirleyici unsur olmaya devam ediyor.
Şii bir kökten gelen Kandehar asıllı Peştun Ahmed Rıza Han Birelvi (1856-1921) liderliğinde kurulan Birelvi Cemaati, Hindistan’ın önemli dinî gruplarından biri olarak biliniyor. Cemaat-i Ehl-i Sünnet olarak da tanınan ekolün kurucusu Ahmed Rıza Han, Hindistan’da İngiliz sömürge yönetimi zamanında doğmuştur. Küçük yaşta eğitimini bitirmiş ve çok erken yaşlarda eser vermeye başlamıştır. Hindistan içerisinde İngiliz yönetimine karşı başkaldırı hareketlerinin yoğun olduğu bir dönemde yetişmesi Ahmed Rıza Han’ın kişiliği üzerinde etkili olmuştur.
Ahmed Rıza Han, Hintli Müslümanlar tarafından kurulan eğitim kurumları Diyobend ve Aligarh arasında orta yolu temsil etmek ve ilim adamlarını bir çatıda toplamak için kurulan Nedvetü’l Ulemâ içerisinde görev almıştır. Ancak Ahmed Rıza Han, kuruluşunda yer aldığı Nedvetü’l Ulema’ya bir süre sonra cephe almış ve muhalefet etmiştir. Daha da ileri gidip oluşumda yer alanların küfür içinde olduklarına dair fetva vermiştir. Ahmed Rıza Han’ın cemaatlere karşı olan sert tavrı Nedve ile sınırlı kalmamıştır. Taklit, bid’at ve hurafelere karşı olan Ehl-i Hadis ekolünü reddetmiştir. Öte yandan kendileri gibi Hanefi ve sufi meşrep olan Diyobendiler’e de şiddetle karşı çıkmıştır.
- Ahmed Rıza Han’ın dönemim en önemli cemaatlerine karşı takındığı bu tavır, bölgeyi yöneten İngilizler bir fırsat olarak görmüştür. Hint Alt Kıtası’nda çıkan başkaldırıları bertaraf etmek isteyen İngilizler, kendilerini destekleyici dinî görüşlerden yararlanmak istemiştir.
Böylelikle kendilerine ılımlı bakan unsurları kullanıp durumlarını meşrulaştırmayı amaçlamışlardır. Ahmed Rıza Han’ın bu dönemde verdiği pek çok fetva İngilizleri memnun etmiştir. Örneğin Hilafet konusunda halifelerin Kureyş’ten olmasıyla ilgili hadisi dile getirerek Osmanlı’nın İslâm Hilafeti’ni temsil etmediğini dile getirmiştir. Bu nedenden ötürü, Hindistanlı Müslümanların hilafeti kurtarmak amacıyla Osmanlıları desteklemelerini yanlış bulmuştur. Bu konuda verdiği fetva tartışma konusu olmuştur. Ahmed Rıza Han, Hintli Müslümanlar tarafından kurulan İngiliz yönetimine muhalif yapılarda yer almamıştır.
- Hz. Peygamber’in zatı ve fiilleri ile ilgili olarak Birelviler’in çok aşırı görüşleri bulunmaktadır. Birelviler’e göre Hz. Peygamber, Allah’ın nurundan bir nurdur ve gölgesi yoktur. Onun beşeriyeti diğer insanlardan farklıdır.
O, geçmiş ve gelecekle ilgili gaybı bilir, her yerde hazır ve nazırdır. Ekolün inancına göre Hz. Peygamber ölmüş olsa bile dünya hayatı gibi bir hayatı vardır; muhtar-ı küldür. Ahmed Rıza Han’ın ölmeden önce yazdırdığı vasiyetinde “Benim kitaplarımda ortaya koyduğum din ve mezhebime sapasağlam yapışmak her farzdan daha evla bir farzdır” demiştir. Birelvi ekolünde Ahmed Rıza Han’ın irşadına uymak her şeyden evveldir.
Günümüzde çok geniş bir halk kitlesi tarafından temsil edilen hareketin mensuplarının çoğu ilmî ve sosyal statü bakımından orta ve alt kesimlerden oluşuyor. Mensupları Ahmed Rıza Han’ı 20. yüzyılın müceddi olarak görür. Hindistan’ında binlerce medresesi ve eğitim kurumu olan cemaat, sert tekfirci tavrını sürdürmektedir. Hanefi mezhebini ve tasavvufi geleneği kendisine temel alan cemaatin Ahmed Rıza Han tarafından yapılan yorum ve uygulamaları günümüzde hala asıl belirleyici unsur olmaya devam ediyor.