Gazze'de ateş hattında kalan bir İngiliz: Tom Hurndall
Gazze Şeridi'nin merkezinde Uluslararası Dayanışma Hareketi bünyesinde elinde kamerası ve insan haklarına bağlılıkla gönüllü olarak çalışan 21 yaşındaki İngiliz foto muhabir Tom Hurndall’ın hayatı, Refah’ta İsrail ateşi altında kalan Filistinli çocukları korurken İsrailli bir keskin nişancı tarafından başından vurulmasının ardından geri dönülmez bir şekilde değişti.
Bu hayattan ne istiyorum? Kendimle gurur duymak istiyorum. Öldüğümde yaptıklarım yüzünden gülmek istiyorum; yapmadıklarım için ağlamak değil. (Kasım 2001)
27 Kasım 1981'de Londra'da doğan Tom Hurndall, Manchester Metropolitan Üniversitesi'nde fotoğrafçılık öğrencisi, ISM gönüllüsü ve İsrail'in Filistin topraklarını işgaline karşı duran bir aktivistti.
Irak, Ürdün ve Gazze Şeridi de dahil olmak üzere Ortadoğu’daki savaş yıkkını mezalime uğramış birçok ülkede gönüllü olarak çalışmıştı. Hurndall, 2003'ün başlarında Irak'ın işgaline karşı savaş karşıtı harekete katıldı ve Iraklı mültecilere tıbbî yardım sağlamak üzere Ürdün'e taşınmadan önce rotasını Irak’a çevirdi.
Onun fotoğrafları ve günlük yazıları, Irak'ta, Ürdün mülteci kampında ve Gazze Şeridi'ndeki ailelerin yanında kalırken tanık olduğu ve yaşadığı hüzünlü ve ilham verici anları yansıtıyor.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde İsrail ordusuna karşı şiddet içermeyen protestoları savunan bir sivil toplum kuruluşu olan Uluslararası Dayanışma Hareketi’ni (ISM) bu süre zarfında keşfederek katılım sağladı.
"Fark yaratmak" isteyen 21 yaşındaki Tom 6 Nisan 2003'te, İsrail'in Filistinlilere yönelik insan hakları ihlallerini belgeleyen ve Filistin topluluklarıyla birlikte çalışan ISM ile Filistinlilerin baskıcı yaşam koşullarını belgeleme umuduyla Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah bölgesine gitti.
Tom’un Filistin'e adım atması ve İsrail güçleri ile Filistinlilerin fotoğraflarını İngiltere’deki ailesine e-postayla göndermeye başlamasıyla birlikte günlüklerinde çarpıcı bir ton değişikliği meydana geliyor. Annesi, oğlunun öldürülmesi üzerine yazdığı biyografide, o günler için Tom’un günlüğündeki şu ifadelere yer veriyor:
Kimse şu anda görülmesi gerekeni görmediğimi söyleyemez.
Tom, 16 Mart 2003'te, üzerine giydiği parlak turuncu yelekle ve elindeki hoparlörle Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasını engellemeye çalışırken İsrail zırhlı buldozeri tarafından soğukkanlılıkla ezilerek öldürülen 23 yaşındaki ABD’li Rachel Corrie'nin ölümünü de günlüklerinde anlatıyor:
Acaba kaç kişi bunu haberlerde duydu ve bunu başka bir ölüm, sadece başka bir sayı olarak saydı...
Sarı saçlı genç Rachel’ın öldürülmesiyle ayağa kalkan dünya basını, henüz olayın üstünden 1 ay dahi geçmeden yine aynı bölgede, yine bir Batılının İsrail askerlerince katline şahit olacaktı.
11 Nisan 2003'te Tom, diğer ISM aktivistleriyle birlikte İsrail ordusunun tank devriyelerinin geçmesini engellemek için Refah'taki bir yolda bir barış çadırı kurdu.
- İşte o zaman İsrailli keskin nişancılar ateş etmeye başladı. Kendisinin silahsız bir uluslararası gönüllü olduğunu gösteren parlak turuncu bir yelek giyen genç adam saklanmak isterken, üç Filistinli çocuğun ateş hattında kaldığını görünce çocukların olduğu yere koştu, birini aldı ve onu güvenli bir yere taşıdı. İkinci çocuğunu almaya gittiğinde İsrail ordusundan Taysir Hayb tarafından başından vuruldu.
ISM aktivistleri, Filistin tarafından herhangi bir karşı saldırı ya da direniş gelmediğini belirtirken, yerde kan kaybeden Tom Hurndall’ın Filistin'e ayak basmasının üzerinden ancak bir hafta geçmişti.
Çatışmanın hemen ardından Hurndall'ın yattığı yere hızlı bir şekilde ambulans gelmişti. Ancak ambulansın, İsrailli güvenlik ekipleri tarafından iki saat kadar bekletildiği bildirildi.
Başından vurulan Tom komaya girmişti. Hurndall'ın Refah'taki bir hastaneye kaldırıldığı ve burada klinik olarak öldüğü açıklandı. Daha sonra İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) tarafından Beersheba'daki bir hastaneye nakledildi, solunum cihazına bağlı tutuldu ve ameliyat edildi. Oradan altı hafta sonra, özel tıbbî bakım görmesi için Londra'daki Kraliyet Nöro-Engellilik Hastanesi'ne nakledildi. Beyin hasarı artık geri döndürülemez bir safhaya ulaşan Tom, dokuz ay boyunca bitkisel hayatta kaldı.
- 13 Ocak 2004'te öldüğünde henüz 22 yaşındaydı ve arkasında İsrail'in sağlık personeli ve gazeteciler de dahil olmak üzere barış yanlısı aktivist sivilleri hedef almasına ilişkin birçok soru işareti bıraktı.
Tom Hurndall'ın vurulduğu gün yanında bulunan barış aktivisti arkadaşı Raphael Cohen, olayın ardından şöyle söyledi:
Tom'un vurulduğu sokakta, birkaç gün önce iki çocuk vurulmuştu. İşte bu yüzden o ve grubun geri kalanı, evlerinin önünde oynayan çocukların vurulmasını protesto etmek için o noktaya gittiler. O çocukların vurulmasıyla ilgili hiçbir soruşturma yapılmadı.
IDF'nin ilk rutin iç soruşturması, Hurndall'ın "çapraz ateşte kazara vurulduğunu" iddia etti ve ISM grubunun "canlı kalkan" görevi gördüğünü ima etti. Ancak bu ifadeye, herhangi bir çapraz ateşe yakalanmak yerine Filistinli çocukları korumaya çalışırken tüfek mermisiyle vurulduğu konusunda ısrar eden görgü tanıkları itiraz etti.
Ekim 2003'te İsrailli Yargıç Başsavcı Menachem Finkelstein, Tom'un ailesinin ve İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw'un artan baskısı altında, Tom'un öldürülmesiyle ilgili ek bir askerî polis soruşturması yapılmasını emretti. Soruşturma başlangıcında, "caydırıcı olarak, silahsız bir sivilin yakınına ateş ettiğini” iddia eden Hayb, Filistinli bir grubun üniformasını giyen ve tabancası olan bir adamı vurduğunu itiraf etti. Üstelik Hayb, duruşması sırasında, o dönemde silahsız sivilleri vurma politikasının yürürlükte olduğunu iddia etmişti. Ancak duruşma ilerledikçe Hayb'ın ifadesi değişti; silahsız bir sivilin yakınına caydırıcı olarak ateş ettiğini, ancak istemeden ona vurduğunu söyleyen Hayb’a, suçlamaların yanı sıra kasıtsız adam öldürme, adaleti engelleme ve yalan ifade verme suçlamalarını da yöneltildi.
Nihayetinde 27 Haziran 2005 yılında keskin nişancı Hayb, İsrail mahkemesi tarafından adam öldürme, adaleti engelleme, yalan ifade verme ve kendi birimindeki yoldaşları yalancı şahitlik yapmaya teşvik etmekten suçlu bulunarak 11,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. "İyi halden" 8 yıla düşürülen hapis cezasının 6,5 yılını yattı ve "artık herhangi bir tehlike oluşturmadığı" tespit edilince serbest bırakıldı...