Filistinli gazeteci Ebu Turk: Birinci İntifada'da işgalin yakında biteceği inancı çok fazlaydı

HABER MASASI
Abone Ol

İsrail işgaline karşı 9 Aralık 1987'de başlayan Birinci İntifada'nın üzerinden tam 34 yıl geçti- “Taş İntifadası" olarak isimlendirilen bu süreçte 1162 Filistinli İsrail güçlerince öldürüldü, yaklaşık 90 bin kişi yaralandı- Foto muhabiri Mahfuz Ebu Turk, 6 yıl süren Birinci İntifada’da yaşanan olaylarla tanıklıklarını AA’ya anlattı:- "Filistinliler o zamanlar işgalin bugün yarın sona ereceğini sandılar. İnsanlar işgalin bu kadar süreceğini beklemiyorlardı, bugüne kadar devam edeceğine inanmıyorlardı"

İsrail işgaline karşı tarihi Filistin topraklarının neredeyse tamamında baş gösteren toplumsal halk hareketi Birinci İntifada sırasında foto muhabirliği yapan Filistinli Mahfuz Ebu Turk, o dönem işgalin yakında sona ereceği inancının çok yüksek olduğunu söyledi.

  • Tarihi Filistin topraklarında 1948’de başlayan ve 1967’deki 6 Gün Savaşı ile yayılan işgal, 1987’ye kadar bu durumu pekiştirme süreci ve Filistinlilere yönelik artan baskıyla Filistin halkının ilk defa bir bütün olarak İsrail’e karşı sivil direniş başlatmasına neden oldu.

"Taş İntifadası" olarak isimlendirilen bu halk ayaklanmasının fitili, İsrailli bir şoförün, kamyonunu Gazze Şeridi’nde Filistinli işçilerin üzerine sürmesi ve bazı işçilerin hayatını kaybetmesiyle ateşlendi.

Birinci İntifada'nın 34'üncü yılında acılar hala canlılığını koruyor
Mecra

Gazze Şeridi’nde başlayan ve işgal altındaki Doğu Kudüs ile Batı Şeria’ya sıçrayan İntifada sürecinde, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve bünyesindeki Fetih Hareketi'nin Filistinliler nezdindeki itibarı sarsılırken, Hamas ve İslami Cihad Hareketi'nin yıldızı parlamaya başladı.

Filistin halkının yaşadığı acıları bir kez daha dünya gündemine taşıyan İntifada süreci, İsrail’i FKÖ ile masaya oturmaya zorladı. Yaklaşık 6 yıl süren bu süreç İsrail ile FKÖ arasında imzalanan Oslo Anlaşması ve Filistin Yönetimi’nin kurulmasıyla sona erdi.

Hamas ve İslami Cihad, İsrail ile FKÖ arasında varılan anlaşmayı tanımasa da İsrail güçlerinin bazı temas noktalarından çekilmesiyle bölgede tansiyon düştü.

Birinci İntifada sürecinde 1162 Filistinli İsrail güçlerince öldürüldü, yaklaşık 90 bin kişi yaralandı.

- "1967 Savaşı ve sonrasındaki gelişmeler İntifada’ya yol açtı"

Filistinli gazeteci Mahfuz Ebu Turk, Birinci İntifada'nın 34’üncü yılında Doğu Kudüs’teki evinde konuk ettiği AA ekibine, o süreçte Kudüs başta olmak üzere Filistin topraklarında İsrail işgaline karşı yaşananlara dair tanıklıklarını anlattı.

İsrail devletinin kuruluşuyla yaşıt olan Ebu Turk, Filistin direnişinin Arap ülkelerine karşı İsrail’in galibiyetiyle sonuçlanan 1967’deki 6 Gün Savaşı sonrasında da devam ettiğini, buna karşın İsrail’in Filistinlilere yönelik uygulamalarının şiddetinin de arttığını vurguladı.

Ebu Turk, "1967 Savaşı ve sonrasındaki gelişmeler Birinci İntifada'nın patlak vermesine neden oldu. Fedailer 1967 sonrasında da eylemlerini sürdürdü. Şehitler veriliyordu, gözaltına alınma uygulaması çok artıyordu." dedi.

Kendisinin de 1967 işgali sonrası gözaltına alınanlar arasında olduğunu belirten Ebu Turk, bu gözaltı ve baskı sürecinin insanları çok etkilediğini, bu nedenle bir öfke patlaması yaşandığını söyledi.

Bir yandan Filistinlilere yönelik uygulamalarının şiddetinin arttıran İsrail'in diğer yandan Filistinlilere çalışma izinleri çıkarmaya başladığını kaydeden Ebu Turk, bunun ekonomik durumun iyileşmesini sağladığını, ancak siyasi durumun insanların rahat etmesine izin vermediğini dile getirdi.

Ebu Turk, Gazze Şeridi’ndeki Cibaliya Mülteci Kampı’ndan çıkan Filistinli işçilerin İsrailli bir kamyon şoförünün araçlı saldırısına maruz kalmasının Filistin sokağında biriken öfkenin patlamasına neden olduğunu aktararak, "Filistin’in en büyük mülteci kampı olan Cibaliya ayaklandı. İntifada burada başladı. İntifada ateşinin alevi önce tüm Gazze Şeridi’ni sardı, oradan Batı Şeria ve Kudüs’e sıçradı." diye konuştu.

İntifada sürecinin işgale karşı dev bir toplumsal isyana dönüştüğünü söyleyen Filistinli emektar gazeteci, "Bu durum çocuk ve gençlerin ulusal eylemlere katılmasını da sağladı. Filistinliler o zamanlar işgalin bugün yarın sona ereceğini sandılar. İnsanlar işgalin bu kadar süreceğini beklemiyorlardı, bugüne kadar devam edeceğine inanmıyorlardı." ifadelerini kullandı.

- "Kudüs sanki kurtulmuştu"

Ebu Turk, İsrail’in Birinci İntifada sırasında Filistinlileri cezalandırmak adına evlerini yıktığına, buna rağmen İntifada çerçevesinde eylemlerin tüm hızıyla devam ettiğine dikkati çekti.

O süreçte Filistinlilerin, Yahudilerin işgal altındaki Doğu Kudüs’e girişlerine izin vermediğini ve görülen Yahudi araçlarının yan yatırıldığını veya yakıldığını ifade eden Ebu Turk, bununla beraber İsrail güçleriyle Filistinliler arasında da çok ciddi arbedeler yaşandığını aktardı.

İkinci İntifada'nın izleri 21'inci yılında hala taze
Mecra

Ebu Turk, "şehit" cenazeleri başta olmak üzere benzeri toplumsal durumların İntifada'nın şiddetini artırdığına işaret ederek şunları söyledi:

  • "Burada Filistinliler İsrail güçlerine karşı taşlı saldırıya başlarlardı ve olaylar böyle yaşanıyordu. Gözaltına alınanlar, yaralananlar ve şehitler oluyordu. Tabii bir şehit olduğunda İntifada'nın heyecanı daha fazla artıyordu. Şehidin evinin çevresinde çeşitli faaliyetler düzenlenirdi. İsrail askerleri de bu faaliyetleri engellemeye çalışırdı. İşte burada bir kez daha olaylar patlak verirdi."

Mescid-i Aksa’nın Kudüs’teki olayların merkez noktası olduğunu belirten Filistinli gazeteci, "Mescid-i Aksa’da kılınan cuma namazı sonrası genelde El-Meğaribe (Faslılar) Kapısı'nda bulunan İsrail güçleri taşlanmaya başlardı. Bununla birlikte İsrail güçleri Mescid-i Aksa’ya baskın düzenler ve çatışma başlardı. Tabii eskiden bugünkü kadar Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyemiyorlardı. Çok nadirdi girişleri. Bugün bir taş atsan İsrail polisleri Harem-i Şerif’e baskın düzenliyor, cemaati kırıp geçiriyor." dedi.

Eski Şehir bölgesinin Şam Kapısı ve çevresindeki Sultan Süleyman, Selahaddin ve Zehra caddelerinin olayların diğer merkezleri olduğunu ifade eden Ebu Turk, Kudüs’teki bağımsız Filistin Memurlar Cemiyetinin ise olayları yönlendiren ulusal programları düzenlediğini kaydetti.

O dönem İsrail polisleri Selahaddin caddesindeki Şeriat Mahkemesi’ne baskın düzenlediğini ve bazı evraklara el koyduğunu, bunun üzerine Şeriat Mahkemesi hakimleri ve diğer yetkililerin Mescid-i Aksa’ya kadar uzanan bir gösteri düzenlediklerini aktaran Ebu Turk, Filistinlilerin tepkilerinin çok daha güçlü olduğunu, buna karşın İsrail’in daha temkinli yaklaştığını ifade etti.

"Sahip olduğum yegâne şey..."
Mecra

Ebu Turk, Yahudilerin Doğu Kudüs’te rahat dolaşamadıklarını ve uzun bir süre araçlarıyla dahi bölgede bulunamadıklarına dikkati çekerek, "Artık bir süre sonra İsrailliler araçlarıyla Doğu Kudüs’te duramıyorlardı. Bu da bizde Kudüs sanki kurtulmuştu hissi uyandırıyordu. Doğu Kudüs'te adeta Yahudi varlığı kalmamıştı." dedi.

- "Kameram bazen medya aracı olmaktan çıkıyordu"

Birinci İntifada sırasında Filistin sahasındaki az sayıdaki foto muhabirinden biri olduğunu ve bu nedenle uluslararası basın kuruluşlarının başvurduğu çok önemli bir kaynak olduğunu ifade eden Ebu Turk, bu süre zarfında defalarca gözaltına alındığını, elindeki malzemelerinin kırıldığını kaydetti.

Gazetecilik mesleğinin İsrail güçlerinin Filistinlilere yönelik uygulamalarını hafiflettiğini söyleyen Ebu Turk, şunları anlattı:

"Kameram bazen medya aracı olmaktan çıkıyordu. Benim çekim yaptığımı gördüklerinde kameram bazen onların gençlere hakaret etmelerini, vurmalarını, dayak atmalarını engelleyen bir sebebe dönüşüyordu. İşte bu nedenle hırsları ve öfkeleri bana yöneliyordu. Ben durumu biliyordum. Siyasal duruşum beni bedel ödemeye hazır hale getiriyordu. Dolayısıyla daha fazla bedel ödemeye hazırdım.”

- "Durum bugün daha kötüleşti"

Ebu Turk, İsrail’in bugüne kıyasla Birinci İntifada sırasında Kudüs’te özellikle şiddete başvurmaktan çekindiğine dikkati çekerek, "Çünkü Kudüs'te çok fazla yabancı gazeteci ve turist vardı. Dolayısıyla uluslararası kamuoyunun tepkilerine maruz kalmak istemiyorlardı." dedi.

Ümmetin suskunluğunu Allah’a şikayet eden adam: Şeyh Ahmed Yasin
Filistin direnişinin unutulmaz lideri ve Hamas'ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin öyle bir şahsiyettir ki onu ve hayat hikâyesini anlamadan bugün adından sıkça söz ettiğimiz Hamas'ı anlamak imkânsızdır. İzzetli bir yaşam sürdükten sonra İsrail saldırısı sonucu şehadete erişen Şeyh Ahmed Yasin, şehadetinden bir yıl önce ümmetin Gazze'de ve Filistin'de yaşananlara karşı sessizliğini, Allah'a şikâyet ettiği mektubuyla hafızalara kazınmıştı.

  • İsrail’in bugün çok daha çekincesizce hareket ettiğine işaret eden Ebu Turk, "Durum bugün daha kötüleşti. Dünya devletleri kendi menfaatlerine bakıyor. Dolayısıyla İsrail ile ilişkilerinde ilke gözetmiyor artık. İsrail ile ilişkilerinin siyasal ve ekonomik getirileri söz konusu." ifadelerini kullandı.

Kudüs’ün konumunun çok özel olduğunu ve bu kutsal şehirde yaşanan bir olayın her zaman Filistin sokağı başta olmak üzere Arap ve İslam dünyası ile uluslararası toplumu harekete geçirdiğini vurgulayan Ebu Turk, "Ancak Allah bizi bugünkü rejimlerden korusun. Maalesef ki bu rejimler halkları uyutuyor." diye konuştu.

- "Fedai gazeteci"

Filistinli 73 yaşındaki gazeteci Mahfuz Ebu Turk, kendisini Filistinli bir "fedai" olarak tanımlıyor, bunu da İntifada sırasında İsrail güçlerince beş defa tutuklanmasıyla açıklıyor.

Ebu Turk, "Ben çok aktiftim ve sahadaydım. Hiçbir zaman eve dönmemin garantisi yoktu. Şehit düşenlerin, ağır yaralıların olduğu olayların çekimini yapıyordum. Dolayısıyla eve dönüşümü düşünemiyordum bile. Onun için bana 'fedai gazeteci' diyorlardı." dedi.

Birçok kez yaralanma haberi yayıldığında eşinin baygınlık geçirdiğini ve hastaneye kaldırıldığını belirten Ebu Turk, "Takriben Kudüs’teki tek foto muhabiriydim. Dolayısıyla bir gazetecinin yaralandığı haberi yayıldığında eşim benim olduğumu sanıp rahatsızlanıyordu ve ben eve döndüğümde onu hastaneye götürmek zorunda kalıyordum." diye konuştu.

Ebu Turk, fotoğraf arşivinin çok güçlü olduğunu, bu nedenle kendisine “yürüyen arşiv” ve “foto muhabirlerin şeyhi” lakaplarının verildiğini de anlattı.

- "Filistin’de foto muhabirliği yapmak bir misyondur"

Filistin’de gazetecilik yapmanın bir mesaj taşıdığını vurgulayan Ebu Turk, "Ben her zaman şunu söylerim: Dünyanın her yerinde fotoğrafçılık yapmak bir meslektir ama Filistin’de foto muhabirliği yapmak bir misyondur. Misyonu olmayan da ustaca bir iş çıkaramaz. Mümkün değil. Aksi takdirde mesele hesap meselesine döner. Gerçekten insan bir misyon sahibi olursa o zaman durum farklı olur. Ben de birçok defa bir fotoğraf karesi yakalamak için canımı tehlikeye attım." ifadelerini kullandı.

İsrail işgaline karşı 1987'de Filistin halkının başlattığı "Birinci İntifada", Ağustos 1993'te Filistin Özerk Yönetimi'nin kabul edildiği Oslo Anlaşması'nın imzalanmasıyla sona ermişti.

Filistin Kurabiyesi
Lokma

Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un tartışmalı Mescid-i Aksa ziyaretinin ardından Eylül 2000'de başlayan "İkinci İntifada" ise, Şubat 2005'te Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve Şaron arasında varılan ateşkes anlaşmasıyla son bulmuştu.