Bir ülkenin doğuşu: 1919 Mısır Devrimi
Uluslararası teamül ve hukuk gereği I. Dünya Savaşı'nın başına kadar Osmanlı’ya bağlı bir vilayet olan Mısır, 1914 yılında İngilizler tarafından ilhak edilmiştir. Mısır aydınları ve yönetimi başlangıçta bağımsızlık ümidiyle bu ilhaka destek vermişse de İngilizlerin işgalci ve sert politikası atmosferi değiştirmiş, 1919 yılına gelindiğinde Mısır halkı özgürlük talebiyle İsmailiye (Tahrir) gibi pek çok önemli meydanı doldurmuştur. Ancak günümüzde Tahrir (Özgürlük) Meydanı olarak bilinen İsmailiye Meydanında toplanan halkın üzerine ateş açılmasıyla birçok Mısırlı hayatını kaybeder. İskenderiye, Feyyum ve Tanta gibi birçok şehirde gösteriler yayılır ve bir devrimin fitili ateşlenir. 1919 yılında gerçekleştirilen ve daha sonra bağımsızlığın kazanılmasında önemli bir adım olan bu devrim, Mısır topraklarında Mısırlılık bilincinin oluşmasına büyük katkı sunmuştur.
1914 yılında başlayan Büyük Dünya Savaşı çok uluslu devletlerin parçalanmasına yol açtı ve sınırlar yeniden çizildi. Sömürge konumunda bulunan devletler özgürlük ümidiyle farklı siyasî arayış ve tercihlerde bulundu.
Mısır esasen uluslar arası teamül ve hukuk gereği savaşın başına kadar Osmanlı’ya bağlı bir vilayet idi. Fiilî olarak ise Büyük Britanya, Çarlık Rusya tehdidi sebebiyle geçici olarak Mısır’a davet edilmiş; fakat bir daha gönderilememişti.
1914 yılında hukukî statü de değişmiş Mısır İngilizler tarafından ilhak edilmiştir.
- Mısır aydınları ve yönetimi başlangıçta bağımsızlık ümidiyle bu ilhaka destek vermişse de İngilizlerin işgalci ve sert politikası atmosferi değiştirmiş, 1919 yılına gelindiğinde Mısır halkı özgürlük talebiyle İsmailiye (Tahrir) gibi pek çok önemli meydanı doldurmuştur.
Mısırlı Gençler Diyar Diyar Savaştırılıyor
Mısır 1878 yılından itibaren İngilizlerin hegemonyası altında bulunan bir Osmanlı vilayeti idi. Büyük Dünya Savaşı ile beraber İngilizler bağımsızlık vaadiyle Mısır ordusunu Osmanlı’ya karşı silahlandırmıştır. Osmanlı Devleti’nin Sina ve Filistin harekâtlarında Mısır ordusu ön saflarda bulunmaktaydı. Bu durum Belçika, Fransa, Yunanistan ve İtalya cephelerine kadar genişletilmiş, yaklaşık 100 bin Mısırlı genç bu cephelere gönderilmiş önemli bir kısmı geri gelmeyi başaramamıştır.
Bunun yanında İngilizlerin Mısır’ı ağır vergiler ve baskıcı bir yönetim ile ezmesi halkta bir bıkkınlığa sebep olmuştur. 1919 yılına gelindiğinde Paris’te toplanacak barış konferansı ve ABD Başkanı Wilson’un yayınladığı ilkeler Mısır aydınları arasında heyecana sebep olur.
Modern Mısır’ın İlk Millî Kahramanı: Sad Zağlul
Tüm bu hareketlilik ve heyecan Mısır halkını bir beklenti içine sokmuştur; ancak İngilizlerden hak talebinde bulunacak ciddi bir kurumsal muhalefet yoktur. Öte yandan Sad Zağlul resmi bir sıfatı olmaksızın İngiliz Yüksek Komiserliğinden Mısır’da yaşananları İngiliz halkına anlatmak ve Paris Barış Konferansı’na katılmak üzere izin talebinde bulununca tutuklanarak Malta Adası’na sürgüne gönderilir. Ardından birçok aydın da aynı akıbete uğrar ve Malta’ya sürgüne gönderilir. Bu durum Mısır halkı için bardağı taşıran son damladır. Sad Zağlul bir anda Mısır halkının gayrıresmî sözcüsü konumuna yükselir ve mücadelenin sembolü olur. Halk sokaklara dökülür ve pek çok yerde ayaklanmalar baş gösterir.
Sad Zağlul’un tutuklanmasından sonra Mısır’dan sorumlu İngiliz General Reginald Wingate olayları bastırmak için şiddet kullanmayı tercih eder. Bu durum olayların daha da kontrolden çıkmasına sebep olur.
- Bugün Tahrir (Özgürlük) Meydanı olarak bilinen İsmailiye Meydanında toplanan halkın üzerine ateş açılır ve birçok Mısırlı hayatını kaybeder. İskenderiye, Feyyum ve Tanta gibi birçok şehirde gösteriler yayılır.
Meydanlarda halkı organize eden ve protestoların simgesi haline gelen bir diğer kişi de Sad Zağlul’un karısı Safiye Zağlul’dur. Bilhassa kadınların meydanlarda önemli bir kitleye dönüşmesi ve İngiliz kumaşına karşı başlatılan savaşta önemli bir rol üstlenmiştir.
Buna göre hürriyetlerini ellerinden alan ve kocalarını tutuklayan İngilizlerin kumaşı ile örtünmek kadınlığı izzetine yakışmayacağı ilan edilerek boykot edilir.
Günün sonunda olaylar çığırından çıkma noktasına ulaşmıştır. İngilizlerin Mısır’a konuşlandırdığı askerî kuvvet Hindistan’daki askerî kuvvetin yaklaşık dört katına ulaşmıştır, oysa Mısır Hindistan’dan neredeyse 20 kat küçük bir ülkedir.
İngilizlerin Efsane Komutanı Allenby, Mısır’a Atanır
General Allenby İngilizler nezdinde efsanevi şöhrete sahip "Kudüs fatihi"dir.
Olaylar çığırından çıkınca İngilizler durumu yatıştırmak için kendisini Mısır Yüksek Komiserliğine atayarak General Wingate’i görevden uzaklaştırır. Allenby durumu kontrol altına almak için silah kullanmak yerine müzakere etmeyi tercih eder. Öncelikle Malta Adası’nda sürgünde bulunan Sad Zağlul ve beraberindeki politik figürleri Mısır’a getirtir. Kısa bir süre sonra bu kişiler serbest bırakılır.
Sad Zağlul’un Önlenemeyen Yükselişi
Sad Zağlul serbest bırakıldığı gibi Paris’te yapılacak konferansa da Mısır temsilcisi olarak gönderilir. Zağlul bu konferansta istenilen başarıyı sağlayamaz; ama Mısır’ın uzun süredir beklediği bir kahramana dönüşür. Bu aynı zamanda modern Mısır’ın siyasî atmosferinde belirleyici bir ideoloji olan Mısır milliyetçiliğinin de ilk tohumlarının ekilmesine vesile olur. Sad Zağlul siyaseten devre dışı bırakılamayınca tekrar tutuklanır ve 1921 yılında sürgüne gönderilir. Bu kez adresi önce Aden sonra Cebelitarık’tır.
Tüm tedbirlere rağmen İngilizler Sad Zağlul’un yükselen popülerliğinin önüne geçmeyi başaramaz. Ülkede yaşanan hadiseler İngilizleri daha radikal politik kararlar almaya zorlar ve 28 Şubat 1922 yılında Mısır’a kısmî bağımsızlık tanır.
Böyle Bir Ayaklanma Beklenmiyordu
1919 yılında gerçekleştirilen ve daha sonra bağımsızlığın kazanılmasında önemli bir adım olan bu devrim planlanmış ve organize bir hareket değildi; ancak Mısır topraklarında Mısırlılık bilincinin oluşmasına büyük katkı sunmuştur. Meydanlardaki halk sallayacakları bayrağın rengine ve şekline dahi henüz karar verebilmiş değildir. Tek bir ortak amaçları vardı: İngilizlerin boyunduruğundan kurtulmak. Bu siyasal tecrübe Mısır’ı hızlı bir şekilde politikleştirecek pek çok hareket ve önemli figürün ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
Devrimin önemli isimlerinden Hizbü’l Vatani Partisi’nin lideri Muhammed Ferid 1919 yılında gerçekleşen ayaklanmayı hatıralarında şöyle anlatır:
- “Böyle bir hareket hesapta hiç yoktu. Mısırlıların gösterdikleri dayanışma ve ittifak da hiç kimsenin hayal edebildiği bir şey değildi. Özellikle kadınların mitinglere katılmaları, Kıptilerin papazlarının Ezher'de Müslüman ulemayı ziyaret edecek derecede Müslümanlarla anlaşmaları, Şeyh Muhammed Bahit'in de bizzat Kıpti Patriği'ni ziyaret etmesi, halkın bu kaynaşma münasebetiyle Hilal önündeki yıldız yerine Haç koydukları yeni bayraklar yapmaları gerçekten de beklenen hadiseler değildi.”
Necib Mahfuz: 1919’da Büyümek Zorunda Kaldım
Mısır edebiyatının önemli isimlerinden Necib Mahfuz, 1919 yılında gerçekleşen hadiselerde henüz küçük bir çocuktur. Daha sonra çeşitli yazı ve konuşmalarında yaşanan olaylar ile çocukluğunun geride kaldığını dile getirir. Her yanı saran protesto dalgaları ve her an sokağın ortasında öldürülen çoğu öğrenci Mısırlı gençlerin gözler önünde vurulup yere yığılması yazı hayatında onu Mısır gerçekliğini anlama ve anlatma ihtiyacına sevk ettiğini söyler.
Bu dönemde yaşamış pek çok kişi ve olayı romanlarına aktaran Mahfuz, yıllar sonra Nobel ödülüne layık görülecek; ama o ödülü almaya dahi gitmeyecektir.
1919 Devriminin Yaşayan Tanığı: Tahrir Meydanı
Mısır meydanlarının tarihi özgürlük talebi ve bu taleplerin kanla bastırılması ile anılır. Bunun en önemli örneği Tahrir Meydanı’dır. Bu meydanın ilk ismi Hidiv İsmail Paşa’dan gelen İsmailiye Meydanıydı. 1919 Devrimi sonrası orada hayatının kaybeden yüzlerce Mısırlının anısına özgürlük anlamına gelen Tahrir olarak değiştirilmiştir. Bundan dolayı 1919 Devrimi'nin yaşayan en büyük tanığı Tahrir Meydanı olarak gösterilir.