Arap Körfezi’nde İngilizler

YUSUF SAMİ KAMADAN
Abone Ol

İngilizlerin 1820 yılında başlayan Arap Körfezi’ndeki hâkimiyetleri, buradan çekildikleri 1971 yılına kadar devam etmiş, bu haliyle bir buçuk asırlık bir dönem söz konusu olmuştu.

Buradaki varlıkları ise dünyanın çeşitli noktalarında olduğu gibi 19. yüzyıldan çok daha erken bir tarihte kendisini göstermiş, yürütülen ticarî faaliyetler bu dönemde varlıklarının ana sebebini teşkil etmişti.

Ne var ki ekonomik durumun getirdiği üstünlük zamanla siyâsî üstünlüğe evrilmiş, bu da nihayetinde bölgede önemli bir unsur olarak İngilizlerin boy göstermesine imkan vermişti.


Bir dönemin Ortadoğu üzerine tek kaynağı
Mecra

İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, Kraliçe'den Hint Okyanusu bölgesinde ticaret yapmak için ayrıcalık alabilen deniz tüccarları tarafından 1600'de kurulmuş ve dünyanın en güçlü şirketi haline gelmişti.

  • Buradaki ana figür de Doğu Hindistan Şirketi olmuştu. Büyük bir ticarî kuvvet olan bu yapı faaliyet sahası olarak sadece ticaretle sınırlı kalmamış, sahip olduğu ordu ve donanma ile askerî bir kuvvete sahip olarak siyasî de bir yapı olma özelliği arz etmişti.

1770’lerden itibaren Hindistan’daki ekonomik üstünlüğünün siyasî üstünlüğe evrilmesi bir yerde de bununla mümkün olabilmişti. Kendisi için ciddi bir gelir kaynağı olan Hindistan’daki varlığını korumak adına gerekli gördüğü noktalarda askerî kuvvet kullanmaktan çekinmeyen Doğu Hindistan Şirketi, Arap Körfezi’nde de bu seçeneğe başvurmuştu.

Doğu Hindistan Şirketi sadece ticaretle sınırlı kalmamış, sahip olduğu ordu ve donanma ile askerî bir kuvvete sahip olarak siyasî bir yapıya da bürünmüştü.

Middle East Centre for Arab Studies
Mecra

18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında, Arap Körfezi’nin giriş kapısı mevkindeki Hürmüz Boğazı, Kavâsım adı verilen Sünnî Arapların meydana getirdiği bir nevi kabile konfederasyonu tarafından yönetiliyordu.

19. yüzyılın başlarında Hürmüz Boğazı, Kavâsım adı verilen Sünnî Araplardan oluşan bir konfederasyon tarafından yönetiliyordu.

Geniş bir ticârî filo ile askerî gemilere sahip olan Kavâsım, merkez üsleri olan Ra’su’l-Hayme ve Şârika ile bölgede önemli bir kuvvet olma özelliği taşıyordu.

Hürmüz Boğazı’ndan geçişler için alınan ücretler de aynı şekilde Kavâsım’ın önemli bir gelir kaynağını oluşturuyordu. Bölgeye gelen İngilizler ile yaşanan gerginlik de kendisini bu noktada göstermiş, geçiş ücreti ödemeyi kabul etmeyerek siyasî gerilimin yaşanmasına sebep olunmuştu.

Bir hanedanın çöküşü
Mecra

Şirket, Arap Körfezi’nin giriş kapısı mevkiindeki Hürmüz Boğazı'nı da ele geçirmişti.

Kavâsım’ı korsan olarak tavsîf eden İngilizler askerî müdahalede bulunmaktan çekinmemişti. Yapılan çatışmada Kavâsım’ın tüm filosu yok edilirken Ra’su’l-Hayme’ye de el konulmuştu.

1820 yılında yaşanan bu gelişme İngilizlerin buradaki hâkimiyetlerinin de başlangıcı olmuştu. Elde ettikleri ezici galibiyet, akabinde bir anlaşmanın dayatılmasıyla devam etmişti.

Buraya kalıcı olarak giren İngilizler, anlaşmanın uygulanmasını sağlamak, yerli liderlerle ilişkiler içerisinde olmak ve buradaki İngiliz ticarî menfaatlerini korumak maksadıyla siyasî bir temsilcilik açmayı da ihmal etmemişti.

Önce Keşm Adası’nda kurulan bu temsilcilik 1822 yılında Doğu Hindistan Şirketi’nin önemli merkezlerinden biri olan Bûşehr’e taşınmış, bölge buradan idare edilmeye başlanmıştı.