Afrika’da İslâm

ALİ YEKTA BEY
Abone Ol

İslâm'ın Afrika'da yayılması, uzun bir vetîre içinde gerçekleşmiş ve kıtanın kültürel, ictimâî ve siyasî yapısını derinden etkilemişti. Bu yayılma, ticaret yolları, cihat hareketleri, sufi tarikatlar Fve göçler gibi çeşitli yollarla olmuştu.

İslâm, Afrika'ya ilk olarak 7. yüzyılda, Hz. Peygamber'in yaşadığı dönemde girmişti.

Hicretin 7. yılında, Müslümanlar, Mekke'deki zulümden kaçmak için Habeşistan'a (günümüz Etiyopya'sı) hicret etmişlerdi. Habeş Kralı Necaşi, Müslümanlara koruma sağlamış ve İslâm'ın Afrika topraklarına ilk adım atmasını sağlamıştı. Bu erken temas, Afrika'nın kuzeydoğusunda İslâm'ın yayılması için önemli bir başlangıç noktası olmuştu.

Doğu Afrika’nın en eski mescitleri
Mecra

Afrika’nın en eski camisi olan Necaşi Camii, Henüz İslâm’ın ilk yıllarında Etiyopya’ya, eski adıyla Habeşistan’a hicret eden sahabeler tarafından yaptırılmıştır.

İslâm'ın Afrika'daki yayılması, 7. yüzyılın ortalarında hız kazanmıştı. 640 yılında Amr ibn Âs komutasındaki Müslüman orduları, Bizans İmparatorluğu'nun kontrolündeki Mısır'ı fethetmişti. Bu fetih, Kuzey Afrika'nın büyük bir kısmının İslâm dünyasına katılmasını sağlamıştı. Mısır, kısa sürede İslâm'ın ve Arap kültürünün yayılması için bir merkez haline gelmişti. Ardından, Kuzey Afrika boyunca ilerleyen Müslüman orduları, 711 yılına kadar Endülüs'ü (günümüz İspanya ve Portekiz) fethederek Batı Afrika'ya kadar ulaşmışlardı.

Halifeliğin zaman içinde genişlemesini gösteren harita.

  • Sahra Altı Afrika'da İslâm'ın yayılmasında en önemli faktörlerden biri, ticaret yolları olmuştu.

Trans-Sahra ticaret yolları, Kuzey Afrika'dan Sahra Altı Afrika'ya kadar uzanıyordu. Bu yollar boyunca ticaret yapan Müslüman tüccarlar, sadece mallarını değil, aynı zamanda İslâm'ı da yaymışlardı. Özellikle altın, tuz ve köle ticareti, bu dönemde önemli bir rol oynamıştı. Ticaret yolları üzerinde bulunan Timbuktu, Gao ve Kanem-Bornu gibi şehirler, İslâm'ın yayılmasında önemli merkezler haline gelmişti. Bu şehirlerde, İslâm'ı benimseyen yerel liderler ve halk, dinin hızla yayılmasına katkıda bulunmuşlardı.

Bir zamanlar Timbuktu’da
Mecra

Timbuktu, Gao ve Kanem-Bornu gibi şehirler, Afrika'daki İslâmî ve akademik çalışmalara önderlik eden kültür merkezleriydi.

  • Sufi tarikatlar da İslâm'ın Afrika'da yayılmasında önemli bir rol oynamıştı.

Sufi âlimler ve dervişler, kıtanın dört bir yanına seyahat ederek İslâm'ı yaymışlardı. Sufizmin, mistik ve manevi yönleri insanlar ile uyum sağlamış ve halk arasında kabul görmüştü. Kadiriyye, Ticaniyye gibi tarikatlar, özellikle Batı Afrika'da geniş bir takipçi kitlesine ulaşmış ve İslâm'ın yayılmasında etkili olmuşlardı.

Müridi tarikatının Senegal'deki aykırı kolu: Baye Fall
Mecra

Batı Afrika'da İslâm'ın yayılması, 11. yüzyılda başlamış ve 15. yüzyıla kadar hızla devam etmişti. Bu dönemde, Gana İmparatorluğu, Mali İmparatorluğu ve Songhay İmparatorluğu gibi güçlü devletler, İslâm'ı resmî din olarak kabul etmişlerdi. Mansa Musa'nın 14. yüzyılda yaptığı hac ziyareti, Mali İmparatorluğu'nun İslâm dünyasında tanınmasını sağlamış ve Timbuktu gibi şehirlerin İslâm'ın eğitim ve kültür merkezleri haline gelmesine yol açmıştı. Timbuktu'daki Sankore Üniversitesi, bu dönemde İslâm bilimlerinin ve kültürünün yayılmasında önemli bir rol oynamıştı.

Afrikalı Müslüman kölelerin Ramazanı
Mecra

Mali’de Sankore Camii, Djinguereber Camii ve Sidi Yahya Camii çevresinde oluşan eğitim merkezleri sadece ibadet yerleri olmaktan öte, aynı zamanda öğrencilerin ve âlimlerin buluştuğu, bilgi alışverişinde bulunduğu ve ilmî çalışmalar yürüttüğü yerler haline gelmişti.

  • Doğu Afrika'da İslâm'ın yayılması, Arap ve Fars tüccarların Hint Okyanusu boyunca kurdukları ticaret ağları sayesinde olmuştu.

8. yüzyıldan itibaren, Arap ve Fars tüccarlar, Doğu Afrika'nın sahil şehirlerine yerleşmiş ve burada İslâm'ı yaymışlardı. Özellikle Zanzibar, Mombasa ve Mogadişu gibi şehirler, İslâm'ın önemli merkezleri haline gelmişti. Bu şehirlerde kurulan Swahili kültürü, İslâm ve yerel Afrika kültürlerinin bir birleşimi olarak ortaya çıkmıştı.

8. yüzyıldan itibaren, Arap ve Fars tüccarlar, Doğu Afrika'nın sahil şehirlerine yerleşmiş ve burada İslâm'ı yaymışlardı.

  • 19. yüzyılda, Batı Afrika'da cihat hareketleri, İslâm'ın yayılmasında önemli bir rol oynamıştı.

Bu dönemde, Osman dan Fodio'nun liderliğindeki Fulani Cihadı, Batı Afrika'da geniş bir bölgeyi etkisi altına almış ve Sokoto Halifeliği'ni kurmuştu. Bu hareket, İslâm'ın Batı Afrika'da daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamış ve İslâm'ın bölgedeki siyasî ve sosyal yapıyı şekillendirmesinde etkili olmuştu.

Batı Afrika'da bir İslâm devleti: Sokoto Halifeliği
Mecra

Fulani İslâm âlimi ve siyasî lider Osman dan Fodio tarafından Fulani Savaşı'nda Hausa Krallıklarının fethedilmesinden sonra kurulan Sokoto Sultanlığı olarak da bilinen Sokoto Halifeliği, 19. yüzyılda Batı Afrika'daki en güçlü İslâm devletiydi.

  • Güney Afrika'da İslâm'ın yayılması, 17. yüzyılda Cape Malay topluluğunun oluşmasıyla başlamıştı.

Hollandalı kolonistler, Malay Yarımadası ve Endonezya'dan Müslüman köleleri Güney Afrika'ya getirmişlerdi. Bu Müslüman köleler, İslâm'ı Güney Afrika'da yaymış ve Cape Town gibi şehirlerde Müslüman topluluklar oluşmuştu. 19. yüzyılda Hintli Müslüman tüccarların Güney Afrika'ya göç etmesiyle, İslâm'ın yayılması hızlanmış ve Güney Afrika'da çeşitli Müslüman cemaatler ortaya çıkmıştı.

Afrika'da İslâm'ı ihya eden âlim: Ebubekir Efendi
Mecra

Netice olarak, İslâm'ın Afrika'da yayılması, çeşitli yollarla ve uzun bir süreç içinde gerçekleşmişti. Ticaret yolları, sufi tarikatlar, cihat hareketleri ve göçler, İslâm'ın kıtada geniş bir alana yayılmasında etkili olmuştu. Bu süreç, Afrika'nın kültürel, sosyal ve siyasî yapısını derinden etkilemiş ve kıtada kalıcı bir İslâm mirası bırakmıştı. Bugün, Afrika'nın birçok bölgesinde güçlü Müslüman topluluklar bulunmakta ve İslâm, kıtanın dinî ve kültürel çeşitliliğinin önemli bir parçası olmaya devam etmektedir.

Afrika kıtasının dört bir yanına yayılan İslâm, sadece dinî bir inanç sistemi olarak değil, aynı zamanda ictimâî ve kültürel değişimlerin de bir aracı olmuştu. Müslüman tüccarlar ve âlimler, yerel halklarla etkileşime girerek İslâm'ı yayarken, aynı zamanda Afrika'nın zengin kültürel mirasıyla da kaynaşmışlardı. Bu süreç, Afrika'nın çeşitli bölgelerinde İslâm'ın farklı yorumlarının ve uygulamalarının gelişmesine yol açmıştı. Kıtanın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar İslâm, Afrika'nın kültürel ve dinî dokusunu şekillendirmiş ve bu etki günümüze kadar devam etmişti.