’Yenidoğan çetesi’nin etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyen üyelerinin ifadeleri ortaya çıktı

HABER MASASI
Abone Ol

İstanbul’da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan çetenin etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyen üyelerinin ifadeleri ortaya çıktı.

Yenidoğan çetesinin etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyen üyelerinin ifadeleri ortaya çıktı. Şüpheli hemşirelerin verdikleri ifadeler kan dondurdu.

"Ölüyor mu ne yapıyorsa yapsın ya"

Kendisine telefon görüşmesinde bir hasta hakkında “bu da bir 80, 82 oluyor sonra 98 oluyor artık ben bıraktım ölüyor mu ne yapıyorsa yapsın ya” şeklinde kurduğu cümle sorulan şüpheli Çağla Durmuş, “O andaki gerginlikte söyledim. Hastaya yapılması gereken her şeyi yaptık. Yapılacak ve yapılmayacak olan işlemlere doktorlar karar verir hemşireler uygulamasını yapar” dedi.

"Doktor yerine epikriz yazdım, ilacın usulsüz olarak satışını yaparak gelir elde ettik, pişmanım"

Korkunç detayları anlatan şüphelilerden hemşire Hakan Doğukan Taşcı, doktor yerine epikriz raporu yazdığını, usulsüz ilaç satışı yaptığını söyleyerek, “Pişmanım” dedi.

Lise mezunu hemşire olduğunu söyleyerek etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediği belirten Taşcı, “Fırat Sarı isimli kişiyi Reyap Hastanesi’nde çalıştığım dönemden tanırım. Hastanenin çocuk doktorudur. Beni usulsüz işlerin içine sokan kişi Fırat Sarı’dır. Kendisi hastanede doktor bulundurması gerekirken doktor yerine beni bırakıyor. Gıyasettin Mert Özdemir isimli şahısla birkaç kez telefonda ve yüz yüze konuşmak zorunda kaldım. Ben bu kişiyi CİMER’e şikayet ettim. Şikayet etme sebebim bebek tüccarlığı yapmasından dolayı. Bu kişi 112 Acil’de ambulans şoförü olarak çalışır. Birçok özel hastane ile iş yapar. Genelde hastanelerde başhekimlerle, hastanede müdürleri ile anlaşarak hastanelere dışarıdan yeni doğan bebeklerin gelip yatışını yaptırıyor ve bundan kar elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin bu yeni doğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor. Ben Birinci Hastanesi’nde çalıştığım dönemlerde Şeyhmus Çelik isimli doktorun yerine epikriz yazdım. Düzenlemeler yaptım. Bu işlemleri yaptığımdan Şeyhmus Çelik isimli doktorun ve Fırat Sarı’nın haberi vardır. Bu raporları yazmamı bana Fırat Sarı söyledi. Geceleri nöbetçi hekim olması gerekirken bulunmuyor. Bu sorumluluğu da benim gibi hemşirelere yıkıyorlar. Hasan Basri ile birlikte Curusorf isimli ilacın usulsüz olarak satışını yaparak gelir elde ettik. Ben yaptığım tüm işlemlerden ötürü pişmanım. Bu sebeple etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyorum” dedi.

"Tüm usulsüzlükler sebebiyle pişmanım"

Şüpheli hemşire Hasan Basri Gök de etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söyleyerek yaşanılan skandallar zincirini anlattı.

Gök, “Yoğun bakıma gelen hasta bebeklerin basamak dereceleri ile oynanarak ve SGK’ya kesilen fazla faturadan usulsüz gelir elde etmişlerdir. Fırat Sarı kan gazı parametrelerini excel üzerinde yazdığı program ile değiştirerek istediği şekilde yazdırıp SGK’ya fatura ediyordu. Epikriz raporlarının Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda ben ve diğer çalışanlar tarafından değiştirilerek tekrar düzenlendiği doğrudur. Ben yapmış olduğum tüm usulsüzlükler sebebiyle pişmanım” dedi.

"Bebek günden güne morarmaya başladı, ağır narkotik ilaçlar ile uyutuldu"

Bir bebeğin ölümü ile ilgili bildiklerini anlatan Gök, “Bir bebek hastaneye geldi. Geldiğinde durumu kötü değildi fakat yatışının 2 ya da 3. gününde durumu kötüleşmeye, kalp anomalisi sıkıntısı yaşamaya başladı. Fırat Sarı, bebeği kalp ameliyatı ile ilgili herhangi bir tedavi yapılamayacak, olumsuz koşullardaki Birinci International Hastanesine sevk ettiği için bebeğe hastanede herhangi bir ameliyat işlemi uygulanamadı. Hastanede bebekten sorumlu kişi Hakan Doğukan Taşcı’ydı. Hatta bebeğin ailesi ile görüşen Doğukan, kendisini doktor olarak tanıtmış ve bebeğe doktor sıfatı ile müdahale ediyordu. Bebeğe uygulanabilecek tek ilaç bir kalp ilacıydı. Hakan Doğukan bu ilacı veriyordu. Bir ara ilacı kesti. Ağır narkotik ilaç ile bebeği uyuttu. Sonrasında bebek müdahale edilmesine rağmen kalp anomalisi olduğu için günden güne morarmaya başladı ama Hakan Doğukan Taşcı verdiği ilaçlar ile bebeği yaklaşık olarak 1.5 ay kadar tuttu” dedi.

Hasta bebek hakkında başka hemşireye ‘gebert onu’ diyen şüpheli: "Hastane ortamında stres altında kurduğum cümlelerdir"

Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşcı ile arasında geçen “gebert onu” içerikli konuşma hakkında ise, “Ben bebeğin kötü durumda olduğunu bildiğim için Hakan Doğukan’a bebeğin fazla yaşamayacağını, sürekli bebeğe ilaç vererek zorla yaşatmasının bir anlam ifade etmeyeceğini, bebeğin bu hastane koşullarında vefat edeceğini söylemiştim. Kurduğum cümleler için çok pişmanım fakat kurduğum bu cümleler hastane ortamında stres altında kurduğum cümlelerdir. Kasti olarak bir cümle kurmadım” şeklinde ifade verdi.

"Epikriz raporları ile oynadım, hasta basamakları ile oynadım, usulsüzlük yaptım"

Hasan Basri Gök ifadesinin devamında, “Fırat Sarı’nın talimatları ile epikriz raporları ile oynadım, hasta basamakları ile oynadım. Bunları değiştirerek usulsüzlük yaptım. Fakat bunlar haricinde herhangi bir bebeğin vefat etmesinde ihmali ya da kasti bir durum içerisinde kesinlikle olmadım. Hakan Doğukan Taşcı isimli şahıs ile birlikte Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda hastaneden ilaç çıkartarak sattık ve bunun parasını da Fırat Sarı’ya verdik. Ben 2024 Ocak ayında artık bu usulsüzlüklere dayanamayarak bu şahsın yanından ayrıldım ve bütün bağlantımı kestim” dedi.

Savcıya suikast tehdidi: 5 şüpheli tutuklandı
Yenidoğan bebeklerin hayatıyla oynayan, savcıyı tehdit edip, tetikçi tutanlar tutuklandı. Yenidoğan bebekleri özel hastanelere naklederek ölümlerine neden olan çete, soruşturmayı yürüten savcıyı makamında ölümle tehdit etmişti. Olayla ilgili başlatılan soruşturmada 11 şüpheliden beşi tutuklandı.

İstanbul, Çorlu ve Tekirdağ'da doktor bile bulunmayan özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine gereksiz yere yatırılan 12 bebek öldü, 1 milyar TL'lik vurgun yapıldı. Çeteye operasyon yapan savcı ise ölümle tehdit edildi.

Olay 30 Ağustos tarihinde gerçekleşmiş, çetenin avukatı, savcıya önce telefonla daha sonra ise makamına giderek şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı, ailesine de zarar verilebileceği tehdidinde bulunmuştu.

Yapılan incelemede, savcının kişisel ve ailevi bilgilerinin tehdit edilmeden birkaç gün önce 3 jandarma personeli tarafından sistemden sorgulandığı ortaya çıktı.

Tetikçi ise, 100 bin dolar karşılığı suikast teklif edildiğini açıkladı ve haberlerde savcıya suikast yapılacağını öğrendikten sonra korkarak adliyeye gitti ve teslim oldu.

İfadesinde, 'Zanlılardan M.K.Z, adliyeden birini vurmam karşılığında 100 bin dolar teklif etti. Saldırı sırasında kullanılmak üzere sürücü ve motosiklet de ayarlanacaktı' itirafında bulundu.

Yenidoğan çetesinin üyeleri, olayla ilgili soruşturma başlatan savcıyı tehdit etmişti. Daha ayrıntılı bilgi için tarafımızdan hazırlanan yukarıdaki videomuzu izleyebilirsiniz.