Sahiden nasıldı eski Ramazanlar? İşte unutulmuş Ramazan gelenekleri

ÖMER FURKAN ÇINAR
Abone Ol

● Ramazan, her sene olduğu gibi bu sene de beraberinde konuşmaktan sıkılmayacağımız klişelerini beraberinde getirdi.

● Ramazanda her yıl aynı sayıda, yaklaşık aynı saatler içinde tuttuğumuz oruç ne oluyor da eski yıllara göre daha farklı oluyor?

● Sürekli; ''nerede o eski ramazanlar?'' diye dert yanmamızın asıl sebebini değişen ve unutulan geleneklere bağlamak pek mümkün.

● Murat Bardakçı, köşesinde işte o bahsettiğimiz sosyolojik bir olgu olarak hafızasını yitiren kültürler farklılıkları kaleme almış.

● En çarpıcı kısmıysa, Ramazan gelmeye yakın halkın devlet eliyle uyarılması ve belli başlı kuralları yeniden hatırlatması...

Değişim sadece insanların fiziksel dönüşümüyle ilgili değil ruhani ve kültürel taraflarıyla da mümkün olabiliyor. Bu her ne kadar asırlık dini bir gelenek ve bir ibadet olsa bile. Bu doğrultuda Ramazan geleneklerinin, bulunduğu döneme göre veya toplumdan topluma değişiklik göstermesi oldukça doğal. İşte tam burada her ramazan öncesi kulaklarımıza çalınan 'Nerede o eski Ramazanlar' klişesinin nedeninin anlayabiliyoruz.

Unutulmaya yüz tutan 7 Ramazan geleneği
Hayat

Eski dönemlerde Ramazan öncesi devlet tarafından genel başlıklar altında 'Ramazan Tenbihnamesi' yayınlanır ve halk bu kararnamelerle halk uyarılırdı..

Sahiden nerede o eski Ramazanlar?

''Onbir ayın sultanı'' diye dillere pelesenk olan ve şimdi eski Ramazan sohbetleri ve hikayeleri ile hatırlanan Ramazan, geçmişte sadece sözde değil halk ve devlet gözünde de 'ayların en hayırlısı' olarak idrak edilirmiş. Ramazan her ne kadar insan zihninde diğer geleneklerimiz gibi soft ve samimi bir yere sahip olarak kodlansa da, aslında sıkı bir nefis terbiye aracı. Bu ciddiyetin farkındalığını oluşturmak veya hatırlatmak isteyen eski toplumlar ve dönemin devlet mekanizması tarafından, Ramazan gelmeye yakın 'tenbihname' adı altında genel anlamıyla Ramazan boyunca 'dikkat edilmesi gereken kurallar'ı halk ile paylaşırmış. Devlet, Ramazan ile ilgili her sene yönetmelikler ve kararnameler yayınlar, bazı yasakları da uygulamaya koyarmış.

İşte Bardakçı'nın yazısında bahsi geçen o yasaklar ve kurallar:

Kuralların en başında halkın daha edepli davranması öğütlenirdi.

Edepli olun

İmparatorluk devirlerinde, Ramazan’ın gelişinden birkaç gün önce bir “tenbihname” çıkartılır ve bu tenbihnamede halkın mübarek ay boyunca uyması gereken kurallar sıralanırdı. İlk ve en önemli kuralsa, Edepli olun! Emirler imam ve vaizler tarafından halka aktarılır, Ramazan'da daha fazla ibadet edilmesi gerektiğini, çevre eşrafına daha saygılı olunmasını öğütlerdi.

Bu yazılı kuralların zihnimizde daha somut bir yer edinmesi için dönemin 'Savaş Bakanı' Husrev Paşa'nın İstanbul kadısına gönderdiği 'Tenbihnamede' yer alan başlıkları göz atabiliriz.

Saygının ve hoşgörünün en görünür olduğu aylardan birisiyse Ramazan'dı.

Saygılı olun

İncelediğimiz 'Tenbihname' örneğinde yer alan bir diğer kuralsa, halkın diğer aylarda olduğundan çok daha fazla camiye gitmesi, imam ve vaizlere eskisinden daha saygılı olunması gerektiği ile ilgilidir.

Devlet, Ramazan öncesinde halkı temizlik konusunda uyarırdı.

Temiz olun

Birçok kural aslında aşina olduğumuz fakat tekrar tekrar hatırlatıldığında eksiğimizi fark ettiğimiz türden öğütler içeriyor. Bunun en bariz örneğini çevre ve ev temizliği hakkında öğütlenen bu kuralda daha ne görebiliyoruz.

  • Herkes dükkânının ve evinin önünü temiz tutmalı, ortalıkta çöp ve hayvan leşi görülmemelidir. Konakların ve evlerin kapılarındaki çamurlar aylardan buyana silinmemekte ve pencerelerin önleri de top top örümcek ağlarıyla dolu bulunmaktadır. Evlerin, konakların ve dükkânların sokağa bakan yüzleri derhal temizlenecektir!

Mübarek ayda padişah hiç olmadığı kadar halk ile bütünleşir ve birlikte camiye giderdi.

Padişaha daha yakın olunacak

İncelediğimiz kurallar arasında belki de en ilginci, padişahın hiç olmadığı kadar bu aylarda halk ile iç içe olmasıdır. Daha öncesinde birçok kaynaktadoğrulandığı üzere padişahların tebdili kıyafet ile halkın arasına karıştığı biliniyor. Fakat sırf Ramazan ayı diye halk ile cemaat olup birlikte camiye gittiği ve bunu sık sık yaptığı pek de duyulmuş bir hadise değildir. Böyle bir gelenek içerisinde Ramazan ayının önemini hissedebileceğimiz bir ortam daha mümkün.

Temel besin kaynaklarına yapılan zamlar bu ay öncesinde kesilir ve bizzat padişah tarafından denetimi yapılırdı.

Gıda fiyatlarına zam yok

Ramazan ayı şüphesiz ki paylaşmanın ve bereketin en fazla olduğu ve buna en fazla ihtiyaç duyulduğu ay olarak bilinir. En ince hassasiyetlerin bile görünür olduğu mübarek ay boyunca çok fazla usulsüzlüğü ve adaletsizliğe dur demekte devlete düşüyor. Nitekim gıda fiyatlarının ramazan daha başlamadan sabitlenmesi ve gerekli denetlemelerin yapılması bunun en güzel örneği. Devlet, hatta padişahbizzat ekmeğin fiyatlarını hatta nasıl yapılması gerektiğini uygulamalı olarak anlatır ve bir numune ile bunu tasdik ederdi. Fırıncılar iyice tembihlenir gramajda oynama yapanlar ağır cezalara çarptırıldı.

Ekonomide de asırlar boyunca değişmeden devam eden bir kuralı vardı: Ramazan’da yiyeceklerle zam yapılmaz, zamların Ramazan sonrasına ertelenirdi.