Hindistan'da Müslüman kıyımı sürüyor: Modi Hükümeti susarak destekliyor
Hindistan'ın Cammu Keşmir eyaletinin özel statüsünün kaldırılması ve ardından Müslümanları dışlayan Vatandaşlık Yasası'nın çıkarılması Müslümanlar arasında tepkiye yol açtı. Ülkenin popülist lideri Narendra Modi, ülkesindeki Müslüman kıyımına sessiz kalarak aslında Müslümanlara yöneltilen şiddeti desteklemiş oluyor.
Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de, Müslümanları hedef alan şiddet olayları ve Modi yönetiminin Müslümanları dışlayan Vatandaşlık Yasası protestoları devam ediyor.
Gösteriler boyunca Yeni Delhi'de şimdiye kadar en az 51 sivil, polis şiddeti veya aşırıcı Hindi gruplar tarafından öldürüldü.
Yeni Delhi'deki ve Meghalaya'daki sivil kayıplarla ülkede Aralık 2019'dan bu yana devam eden protestolarda ölen sivillerin sayısı 79'a yükseldi.
Müslümanlar mülteci haline getiriliyor
Çatışmalardan etkilenenler için Delhi Vakıf Kurulu tarafından başkent Yeni Delhi'de kamp kuruldu. Kampta konaklayanların barınma ve yemek ihtiyaçları gideriliyor ve sağlık hizmetleri sunuluyor. Müslümanlar kendi ülkelerinde mülteci konumuna düşürülmeye çalışılıyor.
Müslümanların hareket alanının mekansal yani fiziksel olarak da kısıtlanması, "Apartheid (Apartayd) rejimi sadece Güney Afrika'ya özgü bir rejim miydi?" sorusunu akıllara getiriyor. Cevap maalesef, hayır.
Apartheid rejimi nedir?
- Güney Afrika Cumhuriyeti 1948 - 1994 yılları arasında resmi devlet ideolojisi olarak Apartheid, yani ırk ayrımı politikasını güttü. Bu sisteme göre beyaz olmayanlar vatandaşlık haklarından çok daha az yararlanıyor, hatta belki hiç yararlanamıyordu.
- Anti-apartheid Hareketi'ni Kuran Nelson Mandela bu ırkçı rejimle mücadele etmiş, 1994'te Güney Afrika'nın ilk siyahi devlet başkanı olmuştur.
Sağduyulu Hindu gazeteciler, "Bu bir pogromdur (kıyım)!" diyerek yaşananlara tepk, gösteriyor. Polis gösteri hakkını kullanan Müslümanlara şiddet uygularken Hindutva'nın (Hint milliyetçisi terör örgütü) Müslümanları katletme girişimlerine sessiz kalıyor.
'Annem ilk defa okulumla değil güvenliğimle ilgilendi'
Öte yandan Gösterilerde çoğu öğrenci birçok kişi gözaltına alınıyor. Cammu Keşmir'deki çatışmalar nedeniyle ise öğrenciler eğitim hakkından mahrum bırakılıyor.
Geçen yıl özel statüsü kaldırılan ve ikiye bölünen Cammu Keşmir'de 5 Ağustos'tan bu yana ilk defa 25 Şubat’ta yaklaşık 1 milyon 200 bin öğrenci neredeyse 7 ayın ardından dersbaşı yaptı.
Cammu Keşmirli 6'ncı sınıf öğrencisi 12 yaşındaki Muhammed Hamza, hükümetin tüm eğitim kurumlarının kapatılmasına karar verdiği sırada sınava hazırlandığını söyledi.
Hamza, matematik problemleriyle boğuşurken bir anda kaos ve belirsizliğin ortasında kaldığını ifade ederek "İlk defa annemin ders notlarımla değil güvenliğimle ilgilendiğini gördüm." dedi.
Okulunun enkaz haline döneceğini düşündüğünü ifade eden Hamza, telekomünikasyon kısıtlamaları sebebiyle arkadaş veya akrabalarıyla iletişim kuramadıklarını söyledi.
Neler olmuştu?
- Hindistan, anayasanın yarım asırdan uzun süredir Cammu Keşmir'e ayrıcalık tanıyan 370'inci maddesini 5 Ağustos 2019'da iptal ederek bölgenin özel statülü yapısını ortadan kaldırmış ve eyaleti ikiye bölmüştü.
- Eyalet, 31 Ekim 2019'da resmi olarak merkeze bağlı Cammu Keşmir ve Ladakh "Birlik Toprağı" statüsünde iki bölgeye ayrılmıştı.
- Kararın ardından Hint güvenlik güçleri, Cammu Keşmir'de asayiş operasyonlarını ve halk üzerindeki baskıları yoğunlaştırmış; sokağa çıkma yasağının yanı sıra internet, telefon ve ulaşım kısıtlamaları getirilmiş, bölgedeki yerel partilerin yöneticileri ve üyeleri gözaltına alınmıştı.
- İngiltere'den bağımsızlığın kazanıldığı 1947'den bu yana Cammu Keşmir, kendi yasalarını çıkarabilen ayrıcalıklı konumdaydı. Bu özel statü, yabancıların bölgeye yerleşmesine ve mülk edinmesine izin vermeyen vatandaşlık yasasını da içeriyordu.