Siyonistleri yıldıran göklerin kartalına selam olsun

ADEM BİLAL
Abone Ol

Altı Gün Savaşı'nın üç gününde üç İsrail uçağını layık oldukları yere, yerin dibine geçirdi. Mısır Hava Kuvvetleri’nin yaşadığı utancı Ürdün ve Irak Hava Kuvvetleri’nin yaşamasını Allah’ın yardımıyla bir başına engelledi. Siyonistlerin sevinçlerini kursaklarında bıraktı. Kendilerini yenilmez sanıyorlardı, onları perişan ederek kalplerine ölüm korkusunu kazıdı. Aynı anda dört ülkenin savaş kahramanı, kocaman bir coğrafyanın medar-ı iftiharı olmak herkese nasip olacak iş değildi ama ona nasip oldu.

Bazı insanlar vardır, sessiz ve vakur bir şekilde işlerini yaparlar.

Fazla patırtı çıkarmadıkları için ne yaptıklarını ancak kafamızı kaldırıp baktığımızda görebiliriz. Dikkatimizi çekmeye odaklı saçma sapan nice gürültünün ardında bizi nasıl bir hazinenin beklediğini ancak o zaman fark ederiz. Çoğu kez bu keşif zamansız olur. Gerçek değerlerin, henüz elimizi uzatıp kavrayacak kadar yakınken kıymetini bilememek insan ve toplum olarak kaderimizdir belki de... Gitmesi mukadder olan gider, geride yakınmalar, ‘ah’lar, ‘vah’lar ve ‘tüh’ler kalır.

Kendi Değerlerimizi Keşfedelim

Seyfül Azam

Yakamozları yıldız belleten sahte bir dekorun içinden geliyoruz. O kadar gereksiz, o kadar beyhude kahramanlarımız var ki, birçoğu Olympos’un uyduruk tanrısı Zeus kadar hakikatsiz ve sahte. Onları bulutların üzerinde göstermek, yücelik hissi vermek için kurgulanan mitolojik dumanı şöyle bir üfleyip sıyırdığımızda binlerce yıllık Mısır mumyalarının o çürümüş, o hayalet suratlarını andıran sevimsiz sıfatlar çıkıyor karşımıza. Bize gösterilen, bize belletilen görüntülerin ötesine geçmeden kendi gerçeğimizi, kendi değerlerimizi keşfetmemiz neredeyse imkânsız. Dört yanımız ilüzyonlarla çevrili. En tehlikelisi de bize en benzer olanları. Neye benzediğimizi tam olarak bilemediğimiz için, bize benzeyen ne varsa çok çabuk kanıyoruz.

İşte bu hengâmenin arasında gözümüzü, gönlümüzü ilk bakışta kendisine bağlayan hakikatli cevherlerden birini daha, ancak dâr-ı bekâya intikal edince fark edebildik. Filistinliler onun için gözyaşı döktü. Tarihçi Usame el Aşkar “Mescid-i Aksâ’yı savunan direniş kardeşimizdi” derken Profesör Naci Şükri de “Filistin’i çok sevdi, Kudüs için savaştı” yorumunu yaptı. Evet, Mescid-i Aksâ’yı savunmuş, Kudüs için savaşmıştı ancak o bir Filistinli değildi.

Dört Ülkenin Savaş Kahramanı

Pakistan hava kuvvetlerinde

Hayır, o bir Arap da değildi. 43 yıldır hâlâ kırılamamış bir rekorun sahibi olarak Siyonizm’e nasıl tokat atılacağını gösteren nadir kişilerden biriydi. Altı Gün Savaşı'nın üç gününde üç İsrail uçağını layık oldukları yere, yerin dibine geçirdi. Mısır Hava Kuvvetleri’nin yaşadığı utancı Ürdün ve Irak Hava Kuvvetleri’nin yaşamasını Allah’ın yardımıyla bir başına engelledi. Siyonistlerin sevinçlerini kursaklarında bıraktı. Kendilerini yenilmez sanıyorlardı, onları perişan ederek kalplerine ölüm korkusunu kazıdı.

Aynı anda dört ülkenin savaş kahramanı, kocaman bir coğrafyanın medar-ı iftiharı olmak herkese nasip olacak iş değildi ama ona nasip oldu. Peki, o kimdi, nereliydi, nerelerde neler yapmıştı?

NATO çatlağı büyüyor
Gerçek Hayat

1941 yılında, zamanın İngiliz sömürgesi olan Hindistan topraklarında dünyaya geldi. İngilizler bağımsızlık hareketlerinin öcünü alırcasına henüz coğrafyayı paramparça etmemişlerdi. Günümüz Bangladeş'inin Pabna bölgesinde doğduktan sonra ailesi Kalküta şehrine yerleşti. Derken 1947 bölünmesi baş gösterince tekrar zamanın Doğu Pakistan’ına yani Bangladeş’e geri döndü. Lise eğitimi için Batı Pakistan’a geçti ve daha sonra Pakistan Hava Kuvvetleri Akademisi’ne yazıldı.

Hindistan'a Karşı Destan Yazdı

Seyfül Azam 2001 yılında “Yaşayan Kartal” unvanıyla ödüllendirildi.

1960 yılında pilot subay olarak mezun olunca ileri hava muharebe eğitimi alması için ABD’nin meşhur Luke Hava Kuvvetleri Üssü’ne gönderildi. Buradaki eğitimi üstün başarıyla bitirip ülkesine geri döndü. 1965 yılında Hindistan-Pakistan savaşı başlayınca 17. Filo bünyesinde hünerlerini sergilemeye başladı ve bir Hindistan uçağını düşürdü. Ayrıca kendisine verilen 12 önemli hedefi yerle bir ederek ülkenin en itibarlı madalyalarından sitare-i cür’et ile taltif edildi.

Siyonistleri Madara Etti

Seyfül Azam Ürdün'de

1966 yılında Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne danışman olarak atandı. Altı Gün Savaşı olarak bilinen 1967 İsrail-Arap savaşında hem Ürdün, hem de Irak adına mücadele verdi. Mısır hava kuvvetlerini kalkış yapamadan imha eden İsrail uçakları Ürdün’e yöneldiğinde onları havada karşılayıp Fransız yapımı ilk transonik uçak olan Dassault Mystère 4 avcı bombardıman uçağını düşürdü ve Ürdün hava kuvvetlerini muhtemel bir imhadan kurtarmış oldu. İki gün sonra bu kez Irak semalarında yine Fransız yapımı iki İsrail uçağını, Vautour IIA ile Dassault Mirage 3’ü yere mıhladı.

1971'de Bangladeş Pakistan’dan ayrılıp bağımsızlığını ilan edince ülkesine hizmet etmek için Bangladeş Hava Kuvvetlerine katıldı. 1979 yılında emekli oldu ve siyasete atılarak milletvekilliği yaptı. Üstün pilotluk becerisi, 2001 yılında “Yaşayan Kartal” unvanıyla ödüllendirildi.

Rekorları Hâlâ Kırılamadı

14 Haziran Pazar günü Bangladeş'in başkenti Dakka'da 79 yaşında vefat ettiğinde halen kırılamayan şu rekorları elinde bulunduruyordu.

  • ■ Tek başına en çok İsrail savaş uçağı düşüren pilot
  • ■ İki ayrı düşman devletin uçağını düşüren tek pilot (İsrail ve Hindistan)
  • ■ Dört ülkenin kahramanı tek pilot

Sadece Bangladeş veya Pakistan'ın değil, Filistin’in ve tüm mazlum coğrafyanın yüz akı oldun. Allah sana rahmetiyle muamele etsin ey Seyfül Azam!.. Âmin...