Bunlar yapılmazsa geleceğimiz olmayacak!
AK Parti ve lideri için Türkiye’nin yeni yüzyılını Müslüman Türk’e, bütün Müslümanlara ve hatta insanlığa örnek teşkil edecek bir yeni düzen kurmak yaraşır. Bu yapılmazsa geleceğimiz olmayacak. Gelecek seçimde bizden biri de seçilemeyecek. Geleceğin hebâ edilmesi; bütün sevapları yok edip, dünya ve ahirette müsebbiplerinin yüzünü kara çıkarır.
Erdoğan’ın Türkiye’nin yeni asrında da ilk cumhurbaşkanı olması sürpriz değil. Bu Müslüman toplum, CHP’yi hele ki Kılıçdaroğlu’nu asla iktidara getirmez. Çünkü CHP’nin İslam’a ve Türk’ün mazisine düşman olduğunu iyi bilir. Bilmekle kalmaz ve asla da unutmaz. Bilir ki CHP demek; zulüm, mâzi ve İslam dünyasıyla ile bağın koparılması, Müslüman Türk’e düşmanlık, emperyalizme uşaklık, ilkesizlik, basiretsizlik, düşmanla işbirliği, Yunan’la aynı düşünmek, Rum’la kol kola girmek, İngiliz’le ortaklık, NATO ile kardeşlik, terör örgütleri ile yol arkadaşlığı, yokluk, kıtlık, uçağı düdüklü tencereye çevirmek, kardeşi kardeşe kırdırmak, masonluk, sabetaycılık ve daha fazlasıdır.
Böyle bir yapıya rey vermek için bunlar gibi olmak gerekir ki, Türk toplumunun kâhir ekserisi böyle değil. Böyle olanlar ise cahil bırakılmış, zihinleri kirletilmiş, inançları çalınmış kimselerdir.
CHP’nin yalanı meslek edinmiş, vara yok diyebilecek kadar izan fukarası, ateşli savunucularını incelediğinizde gerçekte Türk ve Müslüman olmadıklarını görürsünüz. İstisnalar var mıdır? Vardır ama onlar istisnadır. O az sayıdaki istisnanın sebeplerini yukarıda zikrettik.
Mesela kendilerine sanatçı denilen; çıplaklığı, bel altını, iffetsizliği meslek edinmişlerin kimler olduğuna bakın, gerçek orada. Gazeteci denilen beslemelerin mezhep ve meşreplerine, mazilerine ve yemlendikleri yerlere bakın, gerçek orada.
Allah’ın en sevgili kulu ve Resulü (a.s.v.)’ne “çöl bedevisi” ve Kur’an-ı Kerim’e ise “gökten indi sanılan” diyerek hakaret eden bu zihniyet bu ülkede ancak kelle alarak, darbe yaparak iktidarda kaldı. Artık bu millet ne darbeye müsaade ne de bir kulun kellesini teslim eder. O hâlde onların iktidar olabilecekleri Kıbrıs’ın Rum kesimi, Atina, Erivan ve Tel Aviv’den başka yer kalmıyor. Ha bir de Tahran olabilir.
Türkiye tercihini yaptığına göre sıra tercih edilenlerin yapması gerekenlerde…
AK Parti 21 yıllık iktidarını geride bıraktı ve artık hiçbir mazeret söz konusu değil. İnsanları maddî mânâda doyurabileceğini düşünen varsa ümitlenmesin. Emekli maaşını 10 bin dolar yapsanız, memur maaşını da 500 bin dolara yükseltseniz, insandır daha fazlasını ister. Demek ki maddi refah yetmiyor. Bununla beraber mânevî refahı, mânevî kalkınmayı gerçekleştirmek gerek.
Bunun yolu kanunları, bakanları, mebusları, bürokratları değiştirmekten geçmiyor, gördük.
Bunları değiştirerek maddî kalkınmayı beceremedik ki mânevî refahı becersek.
Sözü uzatmadan kısaca olması gerekenleri listelemek istiyoruz ki belki ibret alınır.
Artık inşaat istemiyoruz
Bina, yol, köprü, havalimanı, baraj, tünel vs. gibi inşaat işlerinde AK Parti’nin eline kimse su dökemez. Yapılanlar ortada. Ama artık bina ve inşaat istemiyoruz. Elbette inşaatın zaruri olduğu yerler olacaktır ve o kendi rutininde akar gider.
Tepeden tırnağa yeni bir eğitim düzeni
Eğitim deyince okul binalarını ve öğretmeleri çoğaltmanın da çâre olmayıp aksine işi çıkmaza sürüklediği ortada. O halde mânevî kalkınma için üç şey olmazsa olmazdır.
- Midelerin haramdan kurtarılması.
- Aklın Rahmanî olanla terbiyesi.
- Gözlerin haramdan muhafazası.
Mevcut eğitim düzeni bunu başarmaktan daha çok bozmak için kurulmuş. Tepeden tırnağa bakan ve bürokratları ile Ivan Illich’in tabiriyle fanfinofoncu akademisyenlere bırakmayarak yeni bir eğitim düzeni kurulmalı.
Ders kitaplarının tamamı çöpe atılmalı. Gerçek ve doğru Türkçe ile yazılmış, yeni, doğru bilgi, ahlâkî ve mânevî değerleri merkeze alan muhtevaya sahip ders kitapları hazırlanmalı.
Mevcut öğretmen ve akademisyenlerin ıslah olabilecekleri ile yola devam edilip, olmayacaklar ile yolların ayrılması.
Üniversite hocalığı ile bilim adamlığının ayrıştırılması.
Herkesi değil istidadı olanları arzu ve kabiliyetleri doğrultusunda eğitme sistemine geçilmesi.
Mesleklerin ve ziraî faaliyetlerin eğitim sayılması ve diplomalandırılması.
Teknoloji hataları
Bilgisayar, internet, sosyal medya kullanmak, çocuklara tablet hediye etmek artık övünülecek şeyler değil. Bu sıradan şeylerle mutlu olmak yerine zengin ve doğru muhteva üretmek, Türkiye’nin kendi iç internetini kurması, kendi arama motorunu, güçlü sosyal medya araçlarını, kendi e-posta servisini, kendi mikro çiplerini ve veri tabanlarını geliştirmesi gerekiyor. Amerika ile yarışamıyorsak hiç olmazsa Hindistan’ı örnek almalı.
Ziraat, gıda, sağlık ve ahlâk
Toplumun ne denli sağlıksız olduğu, kısırlaşmanın had safhaya ulaştığı, evlenmenin güçleştirildiği bu zamanda sağlıklı ve ahlâklı bir toplum tesisi kolay değil. Tayyibat ile beslenmeyen bir neslin geleceği olamaz. Bu, Allah’ın temel kidesi. Çeşitli bahanelerle yaratılışla savaşmanın kazanını asla insan olamaz.
Tohumla, börtü böcekle savaşan, toprağı, suları, gıdaları dolayısıyla da insanı zehirleyen bir ziraat düzeni ve gıda sistemi rahmete değil gazaba çağrıdır.
‘Zarûrat-ı hamse’ olarak isimlendirilen canın, aklın, malın, dinin ve neslin muhafazasıyla savaştır. İslam, bu beş şeye zarar veren şeyleri haram kabul eder. Fıkıhçılar da hükümlerini verirken o şeyin zarûrat-ı hamseye yani bu beş şeye zarar verip vermediğine bakar. Bu toplum ve yöneticileri Müslüman ise (ki şükür öyleler) o halde artık bu umdelere uygun işler yapacak bir düzen kurmamanın mazereti yok. Meselelere külliyen vâkıf bir ekibi görevi göreve getirmek tehir edilemez bir zaruret.
Globalci satanist çetenin dikte ettiklerini uygulayacak kimseler bu millete, bu devlete ve zarûrat-ı hamseye yüktür. Bereketi, sıhhati ve geleceği yok eder.
Din, akıllı ve sağlıklı kimse içindir. Akıllı ve sağlıklı olmayan bir nesil inşa edilecekse bir gün bu bina hepimizin üstüne yıkılır. Bu ateş her ocağa, her karış toprağa düşer.
Börtü böceğin duyulmayan iniltisi, hayvanların sessiz çığlıkları gelir hepimizi boğar, hepimizin çocuklarını kanser ve kısır eder.
Kanser ve kısırlık düzeni yıkılmalı
Batı emperyalizmi tekelcidir. Kendinden başkasını düşünmez. Herkesi köleleştirmek için vardır. Modern kölelik, insanı sağlıksız kılarak ayakta kalır. Soykırımın yeni yol haritası insan dâhil bütün canlıları kısırlaştırarak yok etmektir.
Batılı satanist çetelerin ilaç, tohum ve aşı düzeniyle bu toplum sağlıklı kılınamaz. Bu toplum kurtarılamaz. Batı bizi ya kanser ederek imha eder ya kalp krizi ile öldürür yâhut kısırlaştırarak soykırıma tabi tutar.
Bundan kurtulmanın binbir yolu var. Gavurun izini sürüp de kurtulan görmüşseniz varın devam edin. Amma Müslüman ısırıldığı delikten ikinci kez ısırılan değildir.
Havamız, suyumuz, toprağımız, tohumumuz, bitkimiz, börtü böceğimiz, kurdumuz, kuşumuz, uçanı uçamayanı bütün hayvanatımız mânevî olarak eğitilmiş, maddî olarak doğru bilgilerle mücehhez kılınmış sağlıklı bir millete hizmet içindir.
Ak Parti’nin görevi
Müslüman düzen bozucu değil, düzen tesis edicidir.
Müslüman gavurun izini süren değil, gavuru kendi izinden yürütendir.
Müslüman kötülüğün değil iyiliğin yayıcı ve taşıyıcısıdır.
Müslüman müstehlik/yağmalayıcı değil hayırlı olanı üretendir.
Karbon ayak izi, küresel ısınma veya soğuma, hibrit gibi şeyler Müslümanca tabirler olmadığı gibi insanlığa kurulan tuzaklardır.
Faiz nasıl bir belâ ise bunlar da öyle belâlardır.
Kendi usulünü geliştirmeyip, Batı’nın materyalist akademik sistemini kopya ederek başardığını sanan Müslümanlar ancak köle olarak kalırlar.
Devlet her nev’i şahsı istihdam edebilir. Ancak rüşvetçiyi, kamu malına göz dikeni, zinâkârı, düşmanla iş tutanı, milletin maddî ve mânevî değerlerine düşman olanı kısaca ihanet edeni istihdam etmez, onunla yol yürüyemez.
150 yıldır yoldaşlık edenlerin yerine, yolda bulunanların tercih edilmesinden de bıktı millet.
Ve şimdi AK Parti ve lideri için Türkiye’nin yeni yüzyılını Müslüman Türk’e, bütün Müslümanlara ve hatta insanlığa örnek teşkil edecek bir yeni düzen kurmak yaraşır.
Bu yapılmazsa geleceğimiz olmayacak. Gelecek seçimde bizden biri de seçilemeyecek.
Geleceğin hebâ edilmesi; bütün sevapları yok edip, dünya ve ahirette müsebbiplerinin yüzünü kara çıkarır.
Bizden söylemesi…
Vesselam!