Usman Dan Fodio
Usman Dan Fodio, 1754’te Nijerya’nın kuzeyindekiGobir şehrinde dünyaya geldi. Kökeni, yüzyıllar öncebölgeye göçen ilk Fulani göçmenlere dayanıyordu. Fulanilertüm Batı Afrika’da konargöçer şekilde yaşar vehayvancılıkla uğraşırlardı. Ayrıca eğitime ve kültüreçok önem vermelerinden dolayı, İslami ilimlerde birikimliinsanlar yetiştirmekle ünlenmişlerdi.
18. yüzyıl Sahrası. Kıtanın batı ucu Senegal’den doğu Kızıldeniz kıyılarına kadar yüzyıllarca İslam imparatorluklarıyla yönetilen Afrika’nın devasa Sahra bölgesi.
Usman Dan Fodio, 1754’te Nijerya’nın kuzeyindeki Gobir şehrinde dünyaya geldi. Kökeni, yüzyıllar önce bölgeye göçen ilk Fulani göçmenlere dayanıyordu. Fulaniler tüm Batı Afrika’da konargöçer şekilde yaşar ve hayvancılıkla uğraşırlardı. Ayrıca eğitime ve kültüre çok önem vermelerinden dolayı, İslami ilimlerde birikimli insanlar yetiştirmekle ünlenmişlerdi. Doğudan batıya tüm Afrika’yı hayvanlarıyla dolaşan Fulaniler binlerce kilometre süren bu yolculuklarda İslam’ın, kültürün ve edebiyatın bu devasa bölgede bir bakıma taşıyıcılığını yapıyorlardı. Fodio da bu eğitim sürecinden geçti, gençliğini diğer Fulaniler gibi köy köy gezip hatiplik yaparak geçirdi. 30 yıl süren bu yolculuğunda, Fodio’nun işi hiç kolay olmadı. Karşısında halkın sıkıntılarına kulaklarını tıkamış, zenginlik içinde sefa süren krallıklar ve paganik kültürle ve kabilecilikle yıpranmış bir İslami hayat vardı.
Fodi’onun ilk savaşını sosyal adaletsizliğe ve yerleşik geleneksel kurallara karşı verdi. İman ve Akide dersleriyle temel bir İslami bilinç oluşturmaya çalışırken aynı zamanda yemek ve tuvalet kültüründen, selamlaşma adabına kadar toplumu yeniden bir dizayn hareketine girişmişti. Onun neredeyse hayatı boyunca uğraştığı diğer bir problem ise kadınların toplumda görmezden gelinmesi ve onların hep arka planda kalmasıydı.
Fodio, eğitimsiz bir kadının eğitimsiz bir aileye ve dolayısıyla eğitimsiz bir topluma nasıl neden olabileceğine dikkat çekiyor ve kadın haklarını insanlara anlatıyordu. O dönemin büyük sorunlarından biri olan kadın sünnetine karşı durdu ve insanları bu konuda bilinçlendirdi. Kadınların eğitimini teşvik eden ‘Kitabu Tenbihil-İhvan Ala Cevazi İttihazıl-Meclisi Litalimil-Nisvan’ (Kardeşlere Meclisin Kadınların Eğitilmesi Kararı Almasının Caizliğine Dair Uyarı) adlı bir kitap kaleme aldı ve kitapta kadının dini konularda eğitim alma hakkını savundu. Şeyh Osman’ın liderliğini yaptığı bu “rönesans hareketine” birçok Müslüman kadın ve özellikle de kızı Esma katkıda bulundu. Şeyh, aynı zamanda Kadiri tarikatı mensubu bir tasavvuf ehliydi. Tasavvufun sadece müzikal bir dans değil bir kalp yolculuğu olduğunu ve bunun kişisel bir tecrübe olmasını savundu. Fodio, göçebe kültürün etkisiyle akıcı bir şekilde Arapça, Fulful (Fulanilerin dili), Hausaca ve Tuwadic dillerini konuşuyordu. Onun mücadelesinin bir “sosyal devrim” olarak nitelendirilmesinin en önemli nedenlerinden birisi de sürekli okuma yazma oranının ve kültürel standardın yükselmesi için yaptığı çalışmalardı. Din, siyaset ve sosyolojiyle ilgili 100’den fazla kitap yazan Fodio’nun çeşitli dillerde kaleme aldığı şiirler ve kasideler de toplumda dilden dile dolaşıyordu.
Şeyh Fodio’nun yeni ve reformist görüşleri toplumda taban buldukça, yönetici elitin dikkatini çekti. 1802’de, Fodio’nun da öğrencisi olmuş Gobir Kralı Yunfa, Fodio’nun bu çalışmalarından endişelenmeye başlamıştı ve Fodio’yu ortadan kaldırmak istiyordu. Bunu öğrenen Fodiove öğrencileri Gobir’den Gudu’ya göç ettiler. Fodio, Gudu’da yerel halk ve kendi takipçileri tarafından lider seçildi. Kral Yunfa Fodio’nun, kendi krallığına ve diğer Hausa yönetimlerine karşı ‘cihad lideri’ olarak mücadeleye gireceğini anlayarak diğer kralları hızlıca bu konuda uyardı.
Yunfa yanılmamıştı. Fodio Sudan, Nijerya, Kamerun, Çad ve Nijer’i kapsayan bu devasa bölgede yüzyılın ilk cihad hareketini başlatmıştı. Dini ve siyasi lider olarak Amir al-Muminin sıfatıyla Osman dan Fodio, Sokoto Cihadını başlatmıştı. Göçmen Fulaniler ve despotik yönetimlerden usanan Hausalar Fodio’nun arkasında duruyordu. Fodio Gobir yönetimine karşı cihad ilanını genişletti ve 1808’de Gobir, Kano ve diğer Hausa şehirlerini fethetti. 1815’e kadar süren fetih hareketleri sonucu halifelik Kuzey Nijerya, Kuzey Kamerun ve Nijer’in bir bölümünü idaresi altına aldı. Tarihte ilk defa Hausa şehirleri bir yönetici altında toplanmıştı. Tüm bu büyük coğrafya ve devasa nüfus Fodio’nun kurduğu tek bir dini-politik sistem tarafından yönetiliyordu. Don Fodio Sokoto adında yeni bir başkent kurduğu krallığı buraya taşıdı. Ülkenin adı daha sonra başkentle birlikte anılarak Sokoto İmparatorlugu adını alacaktı.
1811’de Fodio yönetimden çekilerek ilmi ve edebi çalışmalarına devam etme kararı aldı. 6 yıl sonra Fodio vefat ettiğinde oğlu Muhammed Bello Sahra-altı’nda en büyük imparatorluk haline geldi. Sokoto Halifeliği, Fodio zamanından Ingiliz somurgeciliğine kadar bölgede kurulan tüm devletlerin ilham aldığı genel kaynak olmuştu.
Fodio’ya göre arzulanan ideal toplumu oluşturmanın yolu despotik ve dışlayıcı bir yönetim kurmak değil; sosyal, siyasal ve kültürel alanda standartları aşacak köklü bir reform hareketine girişmektir. Yaşamı boyunca bu ideal peşinde koşarken siyasal devrimlerin sosyal reformlardan bağımsız olmadığını da kanıtlayarak günümüz dünyasına ilham vermiştir.