Unutursak kalbimiz kurusun: Yüz on bir Mesut Yılmaz!

ERSİN ÇELİK
Abone Ol

Seçildiği akşam, “Bir Rizelinin neye bedel olduğunu tüm dünyaya duyuracağım” deyip 4 yıl boyunca tek bir icraata imza atmıştır: 2010’da üniversitelerde başörtüsü özgürlüğünü getiren anayasa düzenlemesinin iptali için AYM’ye verilen 111 imzanın 111’incisi olmuştur.

Adı gündeme gelince ‘eski Başbakan’, ‘eski Bakan’, ‘eski bilmem ne’ sıfatları ile anılan onlarca isimden biri değildir Mesut Yılmaz. Evet, şu anda tam olarak eski Başbakandır ama sadece bu değildir.

Peki, kimdir ya da kim değildir Mesut Yılmaz?

Başlıyoruz…

Turgut Özal’ın 12 Eylül darbesinden sonra tek başına iktidar yaptığı ve ülkeyi demokrasi, insan hakları, özgürlükler düzlüğüne çıkaran Anavatan efsanesini bitiren ‘prenstir’. Ortaöğrenime Avusturya Lisesi’nde başlayıp, yüksek lisansını Köln Üniversitesi’nde yapsa da siyasette Alman disiplinini sağlayamamıştır.

1987 seçimlerinde Özal’ın yüzde 36 oyla ikinci defa iktidara taşıdığı Anavatan Partisi, onun genel başkanlığında girdiği 1991 seçimlerinde yüzde 24 oy alarak ebedi muhalefete taşınmıştır. Aslında çok da iyi olmuştur. Koalisyon ortağı olarak iki kere Başbakanlık bir kere de Başbakan Yardımcılığı yapan Yılmaz, Özal’ın muhafazakarlığına ve merkez sağdan gelmesine rağmen Müslümanları hedef alan icraatlarının mimarı olmuştur. Bu anlayışla tek başına iktidar olsa neler yapabileceğini bu halka çok iyi göstermiştir.

Mesela?

Üç kere Başbakanlık yapmıştır. İlkinde Anavatan Genel Başkanı olunca Yıldırım Akbulut’un istifası ile koltuğa oturup ülkeyi 5 ay yönetmiştir. İkinci Başbakanlığı ise DYP ile kurduğu 53. Hükümet ile 3 ay sürmüştür. Onu bildiğimiz Mesut Yılmaz yapan, seçilmiş ama aynı zamanda ‘askerin atadığı’ ilk Başbakan olmasıdır.

Nasıl mı?

Necmettin Erbakan’ın kurduğu ve asker, medya, STK, iş dünyası işbirliği ile yıkılan 11 aylık 54. Hükümet’in ardından, Çiller’e verilmesi gereken koltuğu Demirel’in hamlesi ile gasp etmiştir. Hükümeti kurunca da dönemin Zaman gazetesinin “Hayırlı olsun” manşetine konmuştur.

Başbakan Mesut Yılmaz, 28 Şubat MGK’sında alınan fakat Erbakan varken uygulanamayan kararları tek başına omuzlamıştır. 8 yıllık kesintisiz eğitimi çıkararak imam hatiplerin orta kısmını kapatıp, liselerine ise kat sayı engeli getirmiştir. Fedakârdır. Çünkü “siyasi hayatıma mal olsa bile bu kanunu çıkaracağım” diyerek, darbesi gelen askerin verdiği ev ödevlerini kelimesi kelimesine yerine getirmiştir. Tansu Çiller’in deyimiyle ‘Onbaşı Mesut’tur!

1999 seçimlerinde kurulan Anasol-MHP Hükümeti’nin de Başbakan Yardımcısıdır. Başbakan iken çıkardığı; bu ülkenin Müslümanca yaşamaya çalışan, inancının emrettiği şekilde okula gitmek isteyen insanlarını hedef alan yasaları hükümet ortağı olarak uygulamaya koymuştur.

Tüm bunların bedelini ise 2002’de sandığın dibini görerek ödemiştir.

Geri dönüşü ise çok daha vahim olmuştur.

2007’de bağımsız olarak girdiği seçimlerde hemşehrileri Yılmaz’ı son bir umut Meclis’e göndermişlerdir. Seçildiği akşam, “Bir Rizelinin neye bedel olduğunu tüm dünyaya duyuracağım” deyip 4 yıl boyunca tek bir icraata imza atmıştır. 2010’da üniversitelerde başörtüsü özgürlüğünü getiren anayasa düzenlemesinin iptali için AYM’ye verilen 111 imzanın 111’incisi olmuştur.

Hem siyasette hem sosyal hayatta, öğütücü, yıkıcı, yok edici ve bitirici hamlelerin mimarıdır Mesut Yılmaz.

Onu bir çırpıda akıllara getiren diğer özellikleri ise şöyledir:

-1996 yılında Budapeşte’de kaldığı otelin lobisinde bir Türk tarafından yumruklanmıştır. Bandajlı kırık burnu ile yurda döndüğünde “Başbakan Mesut Yılmaz” sloganları ile karşılanarak moral bulmuştur.

-Başbakan iken evine gittiği medya patronu Aydın Doğan tarafından pijamavari bir kıyafetle karşılanırken görüntülenmiştir. Kamuoyu bu görüntüyü yıllardır ve hala tartışırken o hiç gocunmamıştır.

-Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Yüce Divan’da yargılanan ilk ve tek başbakanıdır.

-Rizelidir ama tam olarak oralı değildir. Daha çok Galatasaraylıdır.

Bir cümleyi ortalama iki dakikada kurabilen, siyasi hayatı ‘eeee’leri kadar uzayıp giden ama hiçbir değeri olmayan Mesut Yılmaz’ı unutmak bugünkü tüm kazanımları da yok saymaktır. 1983 yılında bakan olarak ülkemizin hayatına giren Yılmaz şimdi 68 yaşında. Evet, eski bir Başbakan ama “bir bilen” bile değil.