Şahdamar

HABER MASASI
Abone Ol

Siz kalbe hançer gibi giren, Siz kalbten ağaç gibi çıkan, Siz bize şahdamarımızdan yakın, Siz yüzükler içindeki kan, Siz inançların sedef kabuğunu, Ebabil kuşlarının gagalarıyla kıran

Siz hürsünüz; siz şartsız ve kayıtsızsınız

Bir balığın, bir siyah, bir kara balığın

İncecik kılçığı üzerine yemin edersiniz;

(K) harfi üzerine yemin edersiniz.

Rakı içen kadınların, çiçek yiyen kızların

İyilikleri, günahları ve çeyizleri üzerine yemin edersiniz.

İstakozların, kırmızı ve mavi istakozların

Bir mavzerlik peygamberlikleri üzerine,

Küçük ve büyük, açılı ve açısız

Yeminler yeminler yeminler edersiniz.

Siz siz üzre yeminler edersiniz.

Biz hayret eder, kuvvet eder, dudağımızı bükeriz;

Dudağımızı kör makaslarla dilim dilim ederiz.

İki tane elimiz var deriz;

Bin tane elimiz olsaydı

Bini birbirinin aynı olurdu deriz.

999 elimiz kâğıt gibi yansın,

Bir elimiz güneş gibi dursun…

Biz elbette dudak büker, hayret ederiz.

Biz inkar eder, inkarı severiz;

Bayram hediyenizi iade ederiz

Biz mahcup ve onurlu çocuklarız

Başımızı kaldırıp bir bakmayız

Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz

Siz güvercinleri gözlerinden vurursunuz

Siz ekmeğin hamurunu, aşkın hamurunu samandan

yoğurursunuz

Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz

Toprağı zindana koyduk biz

Üzerine yedi kilit vurduk biz

Kaç gelinin alnında kaç yumurta kırdık biz

Varsın yarın takılsın benim çene kemiğim

Bir köpeğin ön dişlerine

Ve Fahriye´nin kürek kemiği tam ortasından yarılsın

Biz inkâr eder, şah inkârları severiz.

Kafamızı kaldırıp bir bakmayız

…………………………………….

Ruhumuzun içinde kar yağar

Anamızdan doğduğumuz geceden beri

Heybemizi emektar makinelere yükleriz

Fikirlerimizi tıfıl vinçlere

İri buğday tanelerinin trenleri yürüttüğünü bilmeyiz

Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız

Biz kirli ve temiz çamaşırları

Aynı zaman aynı minval üzere katlarız

Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız

Siz kalbe hançer gibi giren

Siz kalbten ağaç gibi çıkan

Siz bize şahdamarımızdan yakın

Siz yüzükler içindeki kan

Siz inançların sedef kabuğunu

Ebabil kuşlarının gagalarıyla kıran

Bununla beraber üzülmediğinizi biliyoruz

Gün gelecek toprağın altına uzanacağız

Her gece saat beş sularında sizi

Toplardamarlarımızın içinde bekleyeceğiz

Sezai Karakoç

(1953, Mart)