Mecburiyetlerden tamamen arınmış bir hayat, bütünüyle anlamsızdır

SERDAR BİLİR
Abone Ol

Mecburiyetten tamamen arınmış olmak, hiçbir anlamı olmayan, tamamen yalnız bir yaşam manasına gelir. Büsbütün özgür bir yaşam, hiçliktir. İnsan bir ilişkiye başladığı anda, bir başkasına temas ettiği anda birtakım sorumlulukları ve mecburiyetleri kabul etmek zorundadır. Aksi takdirde ilişkinin varlığından söz edemeyiz. Hiçbir yükümlülüğü ve mecburiyeti olmayan ebeveynler hayal etsek bu ne manaya gelirdi? Zavallı çocuklar!

Çeviren: Mehmet Baki Karahan

1953 Almanya doğumlu Wilhelm Schmid, dünyaca ünlü bir filozof. Odaklandığı temel meselelerin başında duygular gelen ve akademik yaşamının yanısıra önemli bir yazarlık kariyeri de olan ünlü filozof, Zürih'te bir hastanede gerçekleştirdiği "felsefeyle manevi destek" projesi gibi alanında pek çok farklı çalışmaya imza atmış sıradışı bir isim.

İnsanın olduğu yerde hayatta kalmak tek ahlaki değer olamaz
Cins

Şimdilerde Erfurt Üniversitesi'nde felsefe dersleri veren, Almanya ve dünyanın çeşitli yerlerinde sunduğu tebliğlerle adını dünya çapında duyuran yazarla, mecburiyet ve özgürlük tanımları çeperinde günümüz dünyasında sorumluluğu, iradeyi ve mutluluğu konuştuk.

Öncelikle manipülasyonu sormak istiyorum. Sizce yaşadığımız hayat ne derecede manipüle ediliyor?

Hayatlarımız muhtemelen sürekli manipüle ediliyor. Her birimizi manipüle eden birileri var: Ebeveynlerimiz, öğretmenlerimiz, arkadaşlarımız... Biz de diğer insanları manipüle ediyoruz. Ve tabii ki politikacılar, reklamlar ve kurumlar da insanları manipüle ediyor. Dünya manipülasyonla dolu. Bundan kaçış yok. Var olan tek yol, zaman zaman manipülasyonun farkına varmak ve davranış değişikliğine giderek manipülasyonu bitirmek. Ve her zaman şunun farkında olunmalı: "Ben de bu ötekini manipüle etme oyununun bir parçasıyım, sadece mağdur olan değilim."

"Özgür insan" ya da "ayakları üzerinde duran insan" tabiri sıklıkla kullanılıyor. Buradan bakacak olursak "Özgür insan mecburiyeti olmayan insandır" gibi bir anlam çıkıyor. Sizce bu doğru mu? Mecburiyetsiz insan sizce nasıl bir insandır?

Mecburiyetten tamamen arınmış olmak, hiçbir anlamı olmayan, tamamen yalnız bir yaşam manasına gelir. Büsbütün özgür bir yaşam, hiçliktir. İnsan bir ilişkiye başladığı anda, bir başkasına temas ettiği anda birtakım sorumlulukları ve mecburiyetleri kabul etmek zorundadır. Aksi takdirde ilişkinin varlığından söz edemeyiz. Hiçbir yükümlülüğü ve mecburiyeti olmayan ebeveynler hayal etsek bu ne manaya gelirdi? Zavallı çocuklar! Bir çocuk olsam örneğin beni besleme mecburiyeti olmayan ebeveynlerim olsun ister miydim?

''Ben de bu ötekini manipüle etme oyununun bir parçasıyım, sadece mağdur olan değilim.''

Kendini hiçbir şeye mecbur hissetmeme modern insan için olumlu olarak gösterilen bir durum. Peki, bu mecburiyetsizlik aynı zamanda da bir ihtiyaçsızlık doğurmuyor mu? Ve bu ihtiyaçsızlık kişilik bozukluklarına da sebep olmaz mı sizce?

Kendini hiçbir şeye mecbur hissetmemek mi? Böyle bir şeye imkân yok. İnsanın sevgiye nasıl ihtiyacı olmaz? Arkadaşlığa nasıl ihtiyacı olmaz? Yemek yemeye ve eğitime nasıl ihtiyacı olmaz? Ve en sonunda ya yaşamanın kendisine olan ihtiyaca ne demeli?

  • Kişinin hiçbir şeye ihtiyacının olmaması narsisizm de değildir, bu aptallıktır. İhtiyaçsızlık en iyi ihtimalle ölmekle eşdeğerdir.

İnsanların yapay zekâ ve robotlaşmayla beraber, insanla teması kalmadı nerdeyse. Bu tablo sizce olması gereken mi? Yoksa kaçınılması gereken mi?

Akıp giden bu gelişmeleri durdurmayı deneyebilirsin ama peki durdurabileceğinden emin misin?

İnsanlar artık daha savunmasız çünkü her zaman mutluluk istiyorlar. Mutlulukla sonuçlanmayan her durumda güçsüz düşüyor ve savunmasızlaşıyoruz.

Ya durduramazsan? Bu yüzden daha mantıklı bir yol olarak, gelişmekte olanı desteklemek ya da onu farklı biri şekilde kullanmak düşünülebilir. Doğrusu, ben de akıllı telefon kullanıyorum ama çok kapsamlı ve yoğun bir şekilde değil. Bir telefonu bir ya da iki yıl değil beş yıl kullanıyorum. Bu belki telefon üreticisi için pek de ilgi çekici bir şey değil ama sağlığım ve hayatım için öyle.

Sizce günümüzde insanların özgürlük algısı değişti mi? Yani özgürlük de aslında bir kalıba sokularak "zorunluluk" hâline gelmedi mi? Bu konuda bize ne söylersiniz?

Bence bugün çoğu insan özgürlüğü bir şeyden veya birinden bağımsızlık olarak tanımlıyor. Örneğin bir zorunluluktan muaf olmak. Fakat bu sadece özgürlüğün ilk yarımı. İkinci yarım ise bir şey veya biri için zaman ayırabilme özgürlüğü. Örneğin kendi seçtiğim bir zorunluluk için özgür olmak. Ve sadece bir an değil uzun bir süre için. Bunu yaparken diğer insanlar bana güvenebilmeli çünkü bu ilişkilerin temelidir.

İnsanlar mutlu olmaya zorlanıyor/itiliyor diyebilir miyiz? Yani sizce bir mutluluk dayatması var mı?

Hayatın mutluluktan ibaret olduğu belki de günümüzdeki en büyük yanılgılardan biridir. Hayat mutluluktan değil, anlamdan ibarettir. Bir ilişkinin temeli anlamdır. Eğer mutluluğun bir ilişkinin temeli olması gerektiğini düşünüyorsan; uzun bir süre mutsuz olduğunda ne olacak? Sürekli bir ilişkiyi bitirerek başka bir ilişkiye mi yöneleceksin?

Son olarak, mağlubiyetler neden trajediye dönüyor? İnsanlar artık mağlubiyetlere karşı daha mı dirençsiz?

İnsanlar artık daha savunmasız çünkü her zaman mutluluk istiyorlar. Mutlulukla sonuçlanmayan her durumda güçsüz düşüyor ve savunmasızlaşıyoruz.