İslam'da bilinçaltı var mıdır?
İslam’ın amacı psikiyatrik hastalıkları tedavi etmek değildir. İslam'ın amacı İnsan-Yaratıcı arasında sağlam bir bağlanmanın, sağlam bir ilişkinin imkanlarını sunmaktır.
Bu sorudan önce sorulması gerekenler, psikiyatride bilinçaltı/bilinçdışı ¹ kavramının yeri nedir ve psikiyatrinin amacı nedir, sorularıdır.
Psikiyatrinin hedefi, psikiyatrik rahatsızlıklarının teşhisi ve tedavisidir. Psikiyatrik rahatsızlıklar bir model üzerinden tarif ve tasnif edilir. Rastgele kimseye tanı konmaz, tedaviye başlanmaz. Teşhis ve tedavi bir usul ve yöntem üzerinden yapılır.
Psikiyatrik tedavilerde çeşitli yöntemler vardır. Ve her yöntemin psikiyatrik rahatsızlıklarının nasıl geliştiğine dair bir kuramı vardır. Mesela Varoluşçu Psikoterapi uygulayan kişi;” insanın ölüm, anlamsızlık, yalnızlık, sorumluluk olmak üzere dört temel varoluşsal sorunu vardır”, şeklindeki varoluşsal kurama göre terapisini şekillendirir. Mesela Bilişsel terapi uygulayan kişi bilişsel terapi kuramına göre belirlenmiş terapi tekniklerini uygulamak durumundadır. Biyolojik psikiyatrinin de bir kuramı vardır. Rahatsızlıkları beyindeki nörotransmiterlerin azalması/ fazlalaşması şeklindeki biyolojik modele göre açıklar ve tedavisini bu model üzerinden gerçekleştirir.
Psikiyatride, rahatsızlıkları kendi modeline göre açıklayan ve bu modele göre tedavi eden belki yüzlerce kuram, yöntem vardır. Freud tarafından geliştirilen psikanaliz de bunlardan sadece biridir.
Bilinçaltı kavramının psikiyatrideki yeri neresidir? Bunu anlamanın bir yolu, bir psikiyatri ders kitabını (texbook) açmak, dizinde o kavramı bulup kitapta geçtiği yerleri araştırmaktır. Mesela, binlerce sayfayı bulan Amerikan Psikiyatri Birliği Yayınevi’nin yayınladığı Psikiyatri Ders Kitabı’na (Textbook of Psychiatry) müracaat edersek, bilinçdışı kavramının geçtiği yerin Psikanalitik ve Psikodinamik terapiler bölümü olduğunu görürüz. Bilinçdışı kavramının mesela Kabul ve Kararlılık Terapiler bölümünde veya Bilişsel Terapiler veya Varoluşçu Terapiler bölümünde esamesi okunmaz. Çünkü bu kavram psikanalitik bir kavramdır. Varoluşçu bir terapist bilinçdışını tedavi ediyorum şeklinde aptalca bir yaklaşımda bulunmaz. Bilişsel bir terapist biz hastanın bilinçaltına ulaşıyoruz ve oradaki sorunları düzeltiyoruz derse, psikiyatri aleminin maskarası olur.
Peki, psikanalitik kurama göre bilinçdışı nedir? Freud, çeşitli zihinsel etkinliklerin bilince uzaklıklarına göre topografik bir kuram geliştirdi. Bu topografik kuramın üç kavramı vardır²: Bilinç, bilinçöncesi ve bilinçdışı. Bilinç, dış dünyadan ya da bedenin içinden gelen algıları fark edebilen zihin bölgesidir. Bilinçöncesi, dikkatin zorlanmasıyla bilinç düzeyinde algılanabilen zihinsel olayları ve süreçleri içerir. Bu içerikte, gerçekliğe ilişkin sorunları çözmeye çalışmak gibi gelişmiş düşünce biçimlerinin yanı sıra, düş kurma gibi ilkel süreçler de bulunur.
Bilinç dışı, bilinçli algılamanın dışında kalan tüm zihinsel olayları, dolayısıyla bilinçöncesini de içerir. Dinamik anlamda ise, sansür mekanizmalarının engeli dolayısıyla bilinç düzeyine ulaşma olanağı olmayan zihinsel süreçleri içerir. Bu içerik, gerçekliğe ve mantığa uymayan ve insanın içinden geldiğince doyurulmak istenen dürtülerden oluşur. Bu dürtüler, kişinin bilinçli dünyasında geçerli olan ahlaki değerlere karşıt düşen isteklerden kaynaklanır ve ancak psikanalitik tedavide kişinin dirençleri kırıldığında bilinç düzeyine ulaşabilir.
Özetle, psikiyatride bilinçdışının karşılığı nedir diye sorsak, psikiyatrinin bir bölümü olan psikanalitik kuramda bilinçdışının karşılığı vardır, bilinçdışı kavramı tüm psikiyatrik kuramlara teşmil edilemez, bizzat psikiyatrinin konusu bile değildir bilinçdışı, psikanalitik psikoterapinin uğraşı alanındadır.
Peki bilinçdışına nasıl ulaşılır ve nasıl tedavi edilir dersek, yine psikanalitik kuramın tedavi usullerine müracaat etmemiz gerekir. Bilinçaltını ayetlerle temizliyoruz gibi saçma sapan laf edenleri bırakalım, bilinçdışını mesela varoluşçu psikoterapi ile temizliyoruz derseniz yine size kahkahalarla gülerler. Psikanalitik psikoterapide yöntem bellidir: Serbest çağrışım ve rüyaların yorumu. Hasta bir sedire uzanır ve tabiri caizse aklına geleni, serbestçe ortaya döker. Yöntem budur. Bu anlatılanları terapist yorumlar.
Peki İslam’da bilinçdışı var mıdır? Öncelikle İslam bilinçdışı gibi bir kavrama muhtaç değildir. İslam anlayışında Kur’an’dan istihraç edilen, çıkarılan insan modelleri vardır. Bu modellemeleri genellikle tasavvuf ehli yapmıştır ve bu modellemeler bile kendi aralarında çeşitli farklılıklar gösterir. Ayrıca unutulmamalıdır ki, İslam’ın amacı psikiyatrik hastalıkları tedavi etmek değildir. İslam’ın amacı İnsan-Yaratıcı arasında sağlam bir bağlanmanın, sağlam bir ilişkinin imkanlarını sunmaktır. İslam, Yaratıcı’nın insandan ne istediğini, insanın yaratılış amacını, insanın varoluşsal sorumluluklarını insanın önüne koyar. İslam, psikiyatrik hastalıklarının tedavisine indirgenemez, bu dini aşağılamaktır, değerini küçültmektir.
İslam’ın kendine özgü insana dair yüzlerce kavramı vardır. Mesela, nefis, nefs-i emmare ile başlayan yedi nefis mertebesi, akıl, kalp, ruh, sır, hafa, şuur gibi latifeler örnek olarak verilebilir.
İnsan-Yaratıcı ilişkisi bir seyir takip eder, bir kemale doğru ilerlemesi öngörülür. Buna seyr-i süluk denmiştir. Sözlükte “yola girmek, yolda yürümek; (bir şey) başka bir şeyin içine nüfuz etmek, katılmak, intikal etmek” anlamlarına gelen sülük kelimesi tasavvufta “insanı Hakk’a ulaştıran tavır, amel, ibadet, fiil, hareket ve davranış tarzları” manasında kullanılmıştır. Psikiyatrik rahatsızlık olsun olmasın insanın varoluş amacı Cenab-ı Hakk’ın marziyyatına ulaşmak, O’nun istediği bir hayatı yaşamaya çalışmaktır ve bu tasavvufta bir takım usul ve yöntemlerle sağlanır. Bu usul ve yöntemler çeşitlilik arzeder. Mesela İmam-ı Rabbani Hz’leri insanda beşi halk beşi de emir alemine ait on latife ((letâif-i aşere) tarif etmiştir ve bir insan modeli oluşturmuştur. Halk âlemine ait latifeler anâsır-ı erbaa ile (hava, su, toprak, ateş) nefistir. Emir âlemine ait latifeleri de kalp, ruh, sır, hafî, ahfâ şeklinde sıralayan İmâm-ı Rabbânî, Nakşibendiyye tarikatında seyrüsülûkün kalp latifesinden başlayarak emir âlemine ait bu beş latife ile (letâif-i hamse) sürdürülmesi usulünü ortaya koymuştur. Şimdi, bu modele göre bilinçdışı hangisine karşılık geliyor demek mantıksız bir sorudur. Baştan sona bir insan modelinin bir kavramını başka bir modelin içine sokmak mantıksızdır.
Başka bir örnek vermek gerekirse, Halvetiyye gibi tarikatler de seyrüsüluklarını nefsin yedi mertebesi (atvâr-ı seb‘a) üzerine bina etmişler (bu mertebeler emmâre, levvâme, mülhime, mutmainne, râziye, marziye, kâmile kavramlarıdır.) ve bu yedi mertebe için belirlenen yedi ism-i ilâhî (kelime-i tevhid, Allah, hû, hak, hay, kayyûm, kahhâr) zikredilerek Yaratıcı’larına yakınlaşmayı hedeflemişlerdir. Mesela Sid Nursi de kendi seyrüsüluk tarzına, “Acz, fakr, şefkat, tefekkür” adını vermiş ve dört ayete bina ettiği dört hatve ile seyrüsüluk takip etmiştir.
Yani, İslam’ın da kendi için de çeşitlilik arzeden insan modelleri vardır. Bunların çoğu haktır ve Kur’an’dan alınmıştır. Yüzyıllardan beri üzerinde binlerce kitap yazılmış çizilmiş bu modeller duruyorken Freud’un inkarcı zihninin bir ürünü olan bilinçdışı kavramını İslam’a yamamak had bilmezliktir, dinin değerini düşürmektir, Freudyen kuramı yüksek zannetmektir.
Özetle İslam’da bilinçdışı kavramı yoktur. Bilinçdışının bir karşılığını aramak da abestir. Olsa olsa akademik mahiyette Freud’un modeli ile tasavvuf ehlinin modelleri karşılaştırmalar yapılabilir.
Her kim ki bilinçaltını temizliyoruz diyorsa, aptalca bir laf ediyordur. İsterse bunu ayetlerle, zikirle isterse kuantum tekniğiyle isterse theta healing tekniğiyle yapıyoruz desin, boş konuşuyordur, insanları kandırıyordur, bir menfaatin peşindedir, yanlış bir kuram üzeredir.
Psikanalize dolayısıyla bilinçaltına inanan ve bilinçaltına inmek isteyen gidip bir psikanalitik terapistin divanına uzanır ve serbest çağrışımla içindekileri döker. En azından tutarlı bir iş yapmış olur.
1 Psikanalitik kuramda bilinçaltı yok bilinçdışı vardır. Toplumdaki yaygın kullanımdan dolayı yer yer bilinçaltını kullanacağım. Kullandığım yerlerde kastım bilinçdışıdır.
2 Bu tanımlar Engin Gençtan’ın Psikanaliz ve Sonrası (Remzi Kitabevi. 1995) kitabından alınmıştır.