Gençlerle baş başa bir Yahya Kemal portresi
Eski kuşaklar Yahya Kemal’i çok konuşarak, ona nostalji ve tarihsellik biçerek, romantikve batı edebiyatından etkilenmekle yaftalayarak harcamışlar. Peki biz?.. 2000 sonrası kuşak Yahya Kemal’ i nasıl harcadık? Ona hiç uğramayarak ve şiiri, sonra tarihi İkinciYeniden başlatarak, fark etmedik bile Kemal’i…
Yahya Kemal’e uğramadan günümüze doğru Türk şiirinden konuşulabilir mi? Konuşuyorlar. Mehmed Akif bizim için çok şey ifade ediyor, hepimiz üzerine cümle kurabiliyoruz, yeni kuşaklar dahi bahsedebiliyor Akif’ten, bahsettin çok iyi. Peki ya Yahya Kemal? Hâlbuki Âkif’in şiirini anlayabilmenin en iyi yolunun onu Yahya Kemal’le birlikte düşünmek olacağını söyler Karakoç.
Milli Edebiyat dönemi şairlerinden daha milli olabilmiş, dönemin aydınlarını kendileriyle barıştırabilmiş, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte sıkıntı içine giren aydınlara kaybettikleri itibarlarını geri vermiş bir kalemden bahsediyoruz. Kolay değil… Hiç bahsi açılmayan bir şair de unutulabilir, ya da üzerine çok cümleler kurulmuş biri de. Eski kuşaklar Yahya Kemal’i çok konuşarak, ona nostalji ve tarihsellik biçerek, romantik ve batı edebiyatından etkilenmekle yaftalayarak harcamışlar. Peki biz?.. 2000 sonrası kuşak Yahya Kemal’i nasıl harcadık? Ona hiç uğramayarak ve şiiri, sonra tarihi İkinci Yeni'den başlatarak, fark etmedik bile Kemal’i…
Köklerini 19.yy Romantizminden alan birey odaklı anlamdan ve kurallara bağlı ritimden yoksun modern batı şiiri Yahya Kemal’i etkisine alamaz. Müphem bir üslupla konuşmaz şair. Sarih bir dille, bu dünyada açıkça var olan nesneler üzerine ve tarih ile insanı içine alan bir şiirdir onunkisi. Hiçliğe odaklanmayan kavgası belli bir şiir. Onu batı şiirinin etkisi kıskacına sıkıştırarak kolay harcayamazsınız diyorum.
Arkamız neresi? Yakın tarihi bilmiyoruz. Tarih konuşmuyoruz. Osmanlı deyince üç beş oryantalist söylemden ötesini işitmemişiz dahi. Türk şairi olmak tarihle iç içe olmaktır. Bu bir kader. Halka ve aydına bir kader savaşlarla iç içe bir tarih. Genç şair burada nereye sığınacak peki? Karakoç’un Yahya Kemal için “bozgunda bir fetih düşü” deyişine bir idrak gerekiyor elbette. Tarihte kalmak Yahya Kemal’e uğramaktır diyorum.
Eve dönen adamdır o. Evde olmak evinin ve halkının farkında olmaktır. Kendinin farkında olmak yani. Aydınların büyük kavgası burada gizlidir işte. Kendi inanç ve değerleriyle kavgalı, kendi halkına jakoben, kendi değerlerini küçümseyen, “omurgasız” aydın tipine karşı her şeyden önce halkının tarih içindeki din ve hayatına sadık bir aydın, şair Yahya Kemal var elimizde. Şimdiki aydın müsveddeleri gibi özüne yabancı bir isim değil o diyorum.
Şiir İkinci Yeni'den, çoğu zaman 80’lerden geriye, tarihi AKP’den, 2000’lerden öteye alamayan idrak yoksunu bir kuşak Yunus Emre’yi görebilecek mi? Özellikle Balkan Savaşları, İzmir’in Yunan işgali, İstiklal Savaşı tarihin kırılma noktaları nasıl saracak bizi? Mevlana’yı fark edebilecekler mi? Yahya Kemal’in “Medeniyetimiz pilav ve Mesnevi medeniyetiydi.” dediği, Osmanlının yaşadığı hayatın özeti olağanüstü izahını nereye koyabileceğiz? Geçmişiyle övünen, onları sanat ve mimari eserleriyle anan kendisinin farkında bir isim o. Çağın tanığı olmaksa her sanatçının vazifesi. İstanbul’un, Tanburi Cemil’in, bize ait değerlerin, savaşının farkında diyorum.
Halkın dini İslam’a, Türk kültürüne, tarihine, musiki ve mimarîsine hayran ve vâkıf Yahya Kemal... Zamanın ruhuna soyunmuş bir sanatkârın bu değerleri es geçmesi düşünülemezdi. Yahya Kemal, millet olarak bizim hikâyemizin ta kendisi aslında. Yahya Kemal’i okumak demek, bizim son üç yüz yıldır yaşadıklarımızı okumak olduğundan, kilit isimlerden birisi oluyor Kemal. Destanın, destanımızın şairidir o, diyorum.
Nostalji geçer akçedir, kolaydır. Yahya Kemal’i oraya hapsedemeyiz. Ona göre an geçmişin yığılmasıyla var olur ve bu anın birikimiyle de gelecek inşa edilir, bir zincir bütünlüğünden bahsediyor o. Eğer zincir halkalarından birisi inkâr edilir ve kopartılırsa, gelecek tehlikededir. Bu yüzden geçmişi korumamızı söyler, hem de buhranlı ve kilit bir dönemde, herkesin ileriye döndüğü bunalımlı bir zamanda. Yahya Kemal’in kavgası bizim kavgamızdır. Ne diyorum, bir kavganın şairidir o...
Tarih her gün bunu doğrulamıyor mu?