3 Soruda Mustafa Kirenci
Her kitabın herkes için olmadığını düşünüyorum. Bazılarının hiç okumaması, bazılarının da mutlaka okuması gereken kitaplar olduğu gibi. Okur duyduğu, kendisine methedilen kitabı almadan önce araştırmalı, en azından kararını bu araştırmaları sonucunda vermelidir. Okumak ihtimam gösterilmesi gereken bir seçme eylemidir.
Neden okuyalım?
Okumak herkesi kapsayan fakat pek az insanın farkında olduğu bir görev. Paskal’ın deyişiyle “hayatta eğer bir odada tek başımıza oturma becerisi gösterebilseydik” okumamıza hiç gerek kalmazdı. Her birimizin bir ömür boyu en asli görevi “Kâinat Kitabı”- nı iyi anlamak. Yaratışa şahit olmak, ona eşlik etmek, onunla bir ömür boyu uyumlu bir hayat sürebilme becerisi gösterebilmek. Okuma eyleminin hem bizi, hem de bizim dışımızdaki insan ve nesneleri içeren iki yönü olduğunu düşünüyorum.
İlki dinlerin ve birbirinden farklı felsefi sistemlerin bütün insanları buluşturacak tek ortak noktası “Kendini bil!” buyruğu. İkincisi de nesnelere- eşyaya, ait oldukları değer ölçüsünde bir ilişkiler sistemi inşa edebilmek. Okumak, anlayış alanımızı genişletmek, idrakimize set çeken perdeleri edeple aralamak, basiret yani görüşümüze dıştan içe – içten dışa doğru nüfuz alanları açmak için vicdani bir görev. Sezai Karakoç’un sorduğu şu eşsiz soru ancak iyi okurlara da görevlerini duyuruyor gibidir.
- “Bu dünyada olup bitenlerin
- Olup bitmemiş olması için
- Ne yapıyorsun”
Ne okuyalım?
Her kitabın herkes için olmadığını düşünüyorum. Bazılarının hiç okumaması, bazılarının da mutlaka okuması gereken kitaplar olduğu gibi.
Okuma eylemi, okurun aradığı kitaplardan, kitapların aradığı okur olmaya doğru bir tekâmül geçirmeli ki okumaktan murat edilen şey gerçekleşsin.
Okur duyduğu, kendisine methedilen kitabı almadan önce araştırmalı, en azından kararını bu araştırmaları sonucunda vermelidir. Okumak ihtimam gösterilmesi gereken bir seçme eylemidir. Nasıl gıdalarımızı, giysilerimizi bir seçmeye tâbi tutuyorsak, ruhumuzun, gönlümüzün ve aklımızın kapılarını açacağımız kitapların da orada ikâmet etme vasfına sahip olmaları gerekir. Ayrıca her yaşın mutlaka okuması gerekli kitapları vardır. Burada kitap türlerine göre ve bu türlere denk gelecek yaş dönemlerinin ilgi, eğilim ve ihtiyaçlarını karşılayacak bir sınıflama yapılabilir. Örneğin 18 yaşına kadar ahlâki ve estetik terbiyeyi sağlayacak şiir, hikâye, romanlar; üniversite döneminden başlayarak 25 yaşına kadar hayat tecrübesi ve görgüsü kazandıracak klasik romanlar, hatırat, biyografi türünde eserler; 25 yaşından 50 yaşına kadar düşünce ve tefekkür olgunluğu sağlayacak felsefe, sosyoloji ve tarihi eserler okunmalı. Daha sonraki yaşlarda ise iz bırakan, tekrar bakma ihtiyacı duyulan kitaplara yeniden dönüş ve yeni edebi-fikri eserleri takip ederek sürekliliği sağlamak gerekir.
Nasıl okuyalım?
- Okuma eylemi, okurun aradığı kitaplardan, kitapların aradığı okur olmaya doğru bir tekâmül geçirmeli ki okumaktan murat edilen şey gerçekleşsin. Bunun yegâne yolu da önce kitaba güvenmek ve inanmak suretiyle okur ve kitap arasındaki samimi bağın kurulmasıdır.
Özellikle has okurun kütüphaneleri keşfetmesi gençliğinin en bereketli günlerinde orada ikâmet etmesi gerekir. Çünkü okurun ilgisine hitap eden bütün kitapları edinmesi, onlara yer açması maddi bakımdan zor olacağından kütüphaneler bu külfetli durumdan onu kurtaracaktır. Okur orada birçok kitabı aynı anda inceleme fırsatı bulacak, okuması gereken kitapları ve bizzat içeriğine nüfuz ederek okuyacağı kitabı seçebilecektir.
Ayrıca vaktiyle çıkmış dergi koleksiyonlarını incelemek, okuru kitaplarda bulamayacağı sürpriz metinlerle karşılaştıracaktır. Bu imkânı da ona kütüphaneler sağlayacaktır. Ayrıca kütüphaneler okuru ruh arkadaşlarıyla tanıştıracak mekânlardır.