Zengin Taş İşçiliğiyle Dikkat Çeken Yapı: Milas Firuz Bey Camii
Anadolu’da sıklıkla rastladığımız tabhaneli yapı tipine sahip Milas Firuz Bey Camii, Türk mimarisi açısında oldukça değerli taş süslemeleriyle dikkatleri üzerine çekiyor.
Firuz Bey Camii, Yıldırım Beyazid döneminde Menteşe Valisi Firuz Bey tarafından 1394 tarihinde Muğla’nın Milas ilçesine medreseyle birlikte bir külliye olarak inşa ediliyor. Caminin yapımı, Menteşe Beyliği ve erken Osmanlı dönemine geçiş süreci içerisinde tamamlanıyor. Caminin adı kurşunla kaplı olan kubbesinden ötürü “Kurşunlu Camii” olarak da biliniyor.
Firuz Bey Camii planı Beylikler Dönemi’nden Erken Osmanlı’ya geçiş sürecinde Anadolu’da rastladığımız tabhaneli diğer bir adıyla zaviyeli cami düzenlemesine sahiptir.
Kısaca tabhaneli camiler; göçer şekilde yaşayan Ahi ve Ahi Teşkilatı’na hizmet etmeyi amaçlayan yapılar olarak tanımlanır.
Göçer şekilde yaşan Ahi Birlikleri fethedilen topraklarda yerleşik hayat, sosyo-kültürel ve ekonomik anlamada uyum sağlamaya yardımcı oluyordu. Sosyal etkileşime yardımcı olmanın yanı sıra Ahiler ve gezici dervişler tarafından İslam dinini yayılımı için manevi destek sağlanıyordu. Fethedilen topraklarda kültürel, sosyal ve dini yayılımı sağlayan Ahiler zaviyelerde konaklamaktaydı.
Temel zaviye planlarını incelediğimizde ilk olarak iç avluya girilerek, ardından da güneyde birkaç basamakla yükseltilmiş ibadet mekanına ulaşılıyor. Avlunun doğu ve batısında yer alan tabhane mekanlarında ise Ahi ve dervişlerin ikamet ederek barınmaları sağlandığı odalar bulunuyordu. Zaviyelerin çok yönlü yapı kurgusuna sahip olduğunu görüyoruz. Yapıldığı dönemde dini işlevinin yanında zaviye hizmeti de veren yapılar bugün cami olarak kullanılıyor.
Firuz Bey Camii, tabhaneli cami planlarına uygun olarak Mimar Hasan Bin Abdullah tarafından ters T planlı olarak düzenleniyor. Caminin kuzeyinde üç birimli beş kemerli son cemaat yeri bulunuyor. İç mekana girildiğinde yıldız tonozlu orta birimin iki yanında birer kubbeyle örtülü hücre yer alıyor. Girişte bulunan kare mekanın güneyinde mihrabın yer aldığı diğer hacimlere kıyasen daha büyük harim bölümü bulunuyor.
Caminin cepheleri mermer malzemeyle kaplanıp pencere alınlıklarında kakma taş ve mukarnaslarla süsleniyor. Cephelerde bulunan pencere düzeni ise oldukça simetrik bir kurgudadır. Minare, caminin beden duvarı üzerinde kuzeybatı köşede yükseliyor.
Firuz Bey Camii kuzey cephesi özellikle muntazam taş işçiliğiyle dikkat çekiyor. Üç birime ayrılan son cemaat yerinin orta birimi kubbeyle iki yan birim ise tonozla örtülüyor. Son cemaat yeri beş sivri kemerle ayrılıyor. Ortada ve iki yanında bulunan kemerler zikzak formunda kabartmalı süslemelere yer veriliyor. Orta kemerin ayaklarında bulunan yastıklar da ise titiz bir işçilik eseri mukarnas, bitkisel ve geometrik süslemenin bir arada olduğu kompozisyon işleniyor.
Son cemaat yeri orta kemerin üzerinde bulunan saçak, pafyalara ayrılarak konsollarla da destekleniyor. Pafya ve konsol yüzeylerinde kıvrım dallı bitkisel süslemeler pafyanın üst yüzeyinde ise kakma taşlarla geometrik süslemeleriyle oldukça özenli ve titiz çalışılmış işlemelerle karşılaşıyoruz.
Burada bulunan bir diğer özenli süsleme ise son cemaat yeri korkuluk şebekelerinde kafes oyma işçiliği oluyor. Geometrik süslemeler içeren şebekelerin her birinde farklı kompozisyonlar uygulanıyor. Mihraptaki yazı şeridinden Firuz Bey Camii’nin çok zengin detaylı işçilik gerektiren süslemelerinin Musa Bin Adil isimli nakkaş tarafından yapıldığı öğreniliyor.
Taçkapının en üst bölümünde yuvarlak kemer içerisinde kıvrım dallı bitkisel süslemeler ve ortasında da kufi yazı karakteriyle “Muhammed” yazıyor. Süslemenin hemen ardında da ise Kur’an-ı Kerim’den bir ayete yer veriliyor. Dikdörtgen formlu taçkapının alt bölümünde silmeli düğüm motifiyle başlayarak kapıyı üç yönden birkaç sıra halinde saran mukarnaslarla hareketlilik sağlanıyor. Giriş açıklığının üzerindeki sivri kemerde çift renkli taşlar ve kırmızı beyaz renkteki taşlarla birbirine geçen rumi motifi işleniyor. Kemer alınlığında ise kitabe ve çevresinde de boş yer bırakılmayacak biçimde doldurulan natüralist çiçek kabartmaları bulunuyor.
Taçkapıdan girildiğinde kare planlı üzeri yıldız tonozla örtülü birim bizi karşılıyor. Tabhane/zaviyeli olarak kullanıldığı dönemde bu bölüm iç avlu olarak nitelendiriliyordu. İç avlunun iki yanındaki kare planlı üzeri kubbeyle örtülü birimlerin sadece kubbesinde süslemeye yer veriliyor. Yoğun kalem işi süslemelere sahip kubbede mavi renk çoğunluktadır. Her iki kubbe içinde bulunan kalem işi süslemeler yapıyla eş zamanlı olmayıp sonradan ekleniyor.
Camiye girişin tam karşında kare planlı birimde ilk olarak mihrap dikkat çekiyor. Son cemaat yeri ve taçkapıda gördüğümüzü zengin taş süslemenin bir benzerini de mihrapta rastlıyoruz. Mihrabın özellikle palmet formundaki tepeliği en ilgi çeken yanı oluyor. Beş kenarlı mukarnas kavsaralı mermer mihrapta oymalı bitkisel ve yazı süslemeleri oldukça yoğundur. Mihrabın içbükey kısmında yer alan üç yüzeyde kandil motifi görülüyor. Mihrap neredeyse boş yer kalmayacak biçimde süslemelerle bezeniyor.
Mihrabın hemen yanında konumlandırılmış mermer minber orijinal olmayıp, orijinal minber ve taçkapı kapı kanatları 1875 yılında İstanbul'a götürüldüğü biliniyor.
Mihrap önü kubbesinde mavi-yeşil renklerin ağırlıklı olduğu kalem işi süslemeleriyle oldukça yoğun bir kompozisyon işleniyor. Mihrap önü kubbesindeki kalem işi süslemeler camide bulunan diğer kalem işiler gibi geç dönemde ekleniyor. Kubbeye geçişi tromplarla sağlanıyor. Trompların ikisinin içerisinde mukarnas diğer ikisinin ise Türk üçgenleri kullanılıyor.
Firuz Bey Camii’nde bulunan son derece değerli taş süslemelerin ve malzemelerin bir benzerini 1402 tarihinde inşa edilen Aydın Balat İlyas Bey Camii’nde de rastlıyoruz. Bu bakımdan iki yapıdaki ustaların aynı atölyede çalıştığı düşünülüyor.
Yolunuz Muğla’nın Milas ilçesine düştüğünde Firuz Bey Camii’nde bulunan özenli taş işçiliğini görmenizi tavsiye ediyorum.