Yerel malzeme kullanımı: DongFengYun Hotel Mi'Le

Yapı, yer aldığı sanat kentinin tarihini vurgulamak için sanatla ve zanaatkarlıkla inşa ediliyor. Yapı alanını doğayla birleştirmeyi hedefleyen tasarım ekibi, yapıya zamanın izlerini taşırcasına sanki insan eliyle yoğurulmuş bir hamur görünümü veriyor. İç mekanda ise, “modernize ve endüstriyel” terimlerinin yerine “yerel kültürden ilham alan mekanlar” konsepti uygulanıyor.

Projenin en etkileyici özelliklerinden biri olan kase şeklindeki giriş alanı, tepesinde hoş bir görünüm oluşturan oymalı bir açıklıktan meydana geliyor. Bu açıklıktan içeriye giren doğal gün ışığı sayesinde ışık ve gölgeler boşlukta serbestçe hareket ediyor. Kavisli duvarın üzerine düşen ışık, dalgalanan bir su yüzeyi gibi görünüp hayal gücünü çağrıştırıyor.

Proje, tatil ve eğlence oteli olarak tasarlandığı için tasarım ekibi; rahat, doğal ve sıcak bir ortam oluşturmak için genel olarak düşük seviyeli bir aydınlatma kullanıyor. Görsel vurgular oluşturmak için ise sanat eserleri, tabelalar ve masa üstleri için daha etkili bir aydınlatma tercih ediliyor. Zemine yakın yerleştirilen duvar aydınlatma şeritleri,zarif bir ambiyans oluşturuyor. Buna ek olarak çerçevesiz siyah aynalı aydınlatma armatürleri de gizli bir şekilde monte edilerek ışık, gölge ve malzemeler arasında bir bütünlük sağlanıyor. Aydınlatma, gün ışığı, kırmızı tuğla, sıkıştırılmış toprak ve saman dokulu boya gibi doğal malzemelerin birleşmesi her bir öğenin varlığını vurguluyor.

Lobide de doğal tasarım dili devamlılığını sürdürüyor. Yerel kırmızı, yanmış tuğla, çimento, kil ve çömlek gibi temel malzemeler iç mekan rengini yapı ile bütünleştiriyor. CCD, abartılı ve karmaşık süslemeler kullanmayarak her nesnenin zaman geçtikçe otelin otantik etkisini ortaya çıkarmasını amaçlıyor. Beton zeminli duvarlar, yuvarlak sütunlar, çömlek şeklindeki lambalar ve geometrik ön masalar yapıya; heykelsi bir nitelik kazandırıyor. Birbirinden bağımsız olan bu unsurlar birbirlerini tamamlıyor. Böylelikle doğal ve sade bir atmosfer genel alanı kaplıyor.

Atriyum, yoğun çiçek ve bitki dokusu ile dekore edilirken avluda yer alan havuz sakinliği vurguluyor. Atriyum avlusuna giren misafirler, ferah ve huzurlu bir atmosferle karşılaşıyorlar. Böylelikle otelin bazı bölümleri dinlendirici bir inzivaya dönüşüyor.

Projedeki tüm konuk odalarının adlarında ve tasarımlarında; resim, çanak çömlek, boyama ve kompozisyon gibi yerel unsurlarınyanı sıra yeşim ve inci gibi cevherlere de yer veriliyor. Yapıdaki her detay, kendi hikayesini anlatırcasına yerel işçiliğin izlerini taşıyor.“Sıcak ambiyans” ve “orijinal sadelik” kavramları mekana uyum sağlıyor. Bununla birlikte tasarım, otelin estetik felsefesindeki kavramları tamamen somutlaştırıyor.

Yatak odaları ve süitler, kemerli pencereleri olan ve açık hava koridorlarıyla çevrelenmiş geniş bir avlu etrafında düzenleniyor. Bu odalarda, yerel kaynaklı seramikler kullanılıyor. Otel genelinde CCD, kullanıcılar için doğru dengeyi sağlamayı hedefleyerek mütevazi malzemeleri lüks donanım ve kaplamalarla birleştiriyor. Bu durum, sıkıştırılmış toprak ve kil karolar gibi malzemelerin cilalı taş zeminler ve yüksek kaliteli mobilyalarla birlikte kullanıldığı restoran ve lobi alanlarında gözlemlenebiliyor.