Yarının şehirleri: Bahçe Şehirler

HÜMEYRA ŞAHİNOĞLU
Abone Ol

Sanayi devrimiyle birlikte birçok Avrupa ülkesi eşi benzeri görülmemiş bir nüfus artışıyla karşı karşıya kaldı. Kırdan kente yoğun bir şekilde yaşanan göçler insanlara daha iyi olanaklar sunuyordu ancak bu durum yenilikleri de beraberinde getirerek bahçe-kent konseptini oluşturdu.

Şehirler daha davetkar oldukça çevre kirliliği, dağınık yerleşme gibi problemler de artmaya başladı. Şehirlerdeki bu kırsal yerleşme, doğaya yakınlığa ve doğal kaynakların bolca kullanımına fırsat verirken aynı zamanda yalnızlaşmaya ve istihdam olanaklarının azalmasına sebep oldu.

Merkez ve ona bağlı küçük bahçe-kentlerin konsept diyagramı.

Mevcut kent dokusuna kısmi müdahaleler yapılarak veya tamamen sıfırdan yeni kentler oluşturarak bu sorunlara çözümler arandı. Yeniden kent inşa etme, “İdeal Kent” kavramı baz alınarak, kentin sorunlarından uzakta sorunsuz bir kent alanı tasarlama olarak kendini gösterdi.

Bu bağlamda 19. yy’ın sonlarına doğru “Bahçe-Kent” (Garden Cities) konsepti ortaya çıktı. Kent planlamasının bu yeni modeli, kırsal göç ve şehrin düzensiz büyümesi gibi problemlerin çözümüne yenilikçi ve insan odaklı bir yaklaşım getirmeyi amaçladı.

Merkez şehir ile bahçe şehir arasındaki ilişki.

Miller (2010) bahçe-şehir hareketinin, Viktorya dönemi edebiyatının bir ürünü olan ve Charles Dickens’ın kaleme aldığı “Zor Zamanlar” (Hard Times) isimli romanında geçen beton, kömür, duman ve pislikle kaplı hayali “Coketown” şehri gibi başarısız şehirlere bir tepki olarak ortaya çıktığını ileri sürüyor.

Ebenezer Howard 1850-1928 Birleşik Krallık.

Ebenezer Howard (1850-1928), ‘Kent Planlaması’ (Urbanism) henüz ayrı bir çalışma alanı değilken ‘bahçe-kent’ hareketini öne sürerek bu alanda yaptığı çalışmalarla hareketin öncülerinden biri olmuştur.

1898’de yayınlanan ‘To-morrow a Peaceful Path to Real Reform’ (Yarın: Gerçek Reform için Barışçıl Yol) kitabı dört yıl sonra ‘Garden Cities of To-morrow’ (Yarının Bahçe Kentleri) olarak tekrar yayınlanarak Howard’ın ünlenmesini sağladı. Howard bu yayınının yanında; sosyal adalet, ekonomik yeterlilik, sağlık ve şehir planlaması bağlamında refah yaşamak gibi fikirleri geliştirmek için 1899’da Garden City Association’ı (Bahçe Şehir Derneği’ni) kurdu. Derneğin de yardımıyla, İngiltere’deki Letchworth, Welwyn ve Stockfeld gibi şehirler bu fikirler üzerine inşa edildi.

Three Magnets Diagram-3 Mıknatıs Diyagramı.

Yarının Bahçe Kentleri kitabının her iki versiyonunda da ilk sayfada yer alan Three Magnets Diagram (3 Mıknatıs Diyagramı) bahçe şehirler fikrini özetliyor. Her ‘mıknatıs’ kent, kır ve kent-kır olmak üzere ayrı bir bölgeyi ifade ediyor. İlk iki ‘mıknatıs’ kasaba ve şehir hayatının pozitif ve negatif yönlerini listelerken; üçüncü ‘mıknatıs’ her ikisinin avantajlı yönlerini birleştirerek bir nevi kır ile kentin evlendirilmesiyle şekillenen bir kent modeli sunuyor.

İlk ikisinin aksine üçüncü ‘mıknatıs’ ortada bulunan ve kentsel planlamanın önemli bir faktörünü belirleyecek dikkat çekici başlığı ile, ‘İnsanlar: Nereye gidecekler?’ sorusunu destekler nitelikte. Aşağıdaki tabloda Howard’ın mıknatıslarının her birinin temsil ettiği, kent, kır ve kent-kır yerleşmelerinin olumlu ve olumsuz yönleri bulunuyor.

Aşağıdaki tabloda Howard’ın mıknatıslarının her birinin temsil ettiği, kent, kır ve kent-kır yerleşmelerinin olumlu ve olumsuz yönleri bulunuyor.

OlumluOlumsuz

Kent

Sosyal imkânların varlığı,

Eğlence alanları,

Maaşların yüksek olması,

İstihdam olanakları,

Görkemli yapılar,

İyi aydınlatılmış caddeler.

Doğadan uzak olması,

Kitlelerin izolasyonu,

İşyerlerine uzak,

Uzun çalışma saatleri,

Sis ve kuraklık,

Maliyetli altyapı,

Gecekondular,

Kirli hava ve kasvetli gökyüzü.

Kır

Doğanın güzelliği,

Temiz hava,

Bereketli su kaynakları.

Yeterli topluluğun olmaması,

İstihdam olanaklarının azlığı,

Eğlence alanlarının kısıtlılığı,

Sıkışık ikamet alanları,

Terk edilmiş alanlar.

Kent Kır

Doğanın güzelliği,

Sosyal imkânlar,

Açık alan ve parklar,

Erişimin kolay olması,

Düşük kira ücretleri,

Girişimlere uygunluk,

Temiz hava ve su,

Bahçeli evler,

Özgürlük ve iş birliği

Garden City.

“20.yy başlarında geleceğimizin müjdecisi iki büyük icada şahit olduk: uçak ve bahçe-şehirler fikrinin ortaya atılması. Her ikisi de yeni bir çağın müjdecisi olan buluşlar. İlki insana kanatlanma imkânı verirken ikincisi de yeryüzüne gelen insanlara daha iyi yaşamalarına imkân verecek yerler sağlama vaadinde bulunmuştur.” (1946) diyen Lewis Mumford her ikisinde de Leonardo Da Vinci’nin izlerini görmenin mümkün olduğunu belirtiyor.

Bahçe-kent eskizi.

İdeal bahçe şehirler, merkezi planlı, etrafı kentin büyümesini sınırlandıranyeşil alanla çevrili; merkezden dışarıya doğru, park (sosyal alan), yerleşim alanı, sanayi ve tarım alanlarından oluşan küçük toplumlar öneren ütopik özellikler taşıyordu. Birçok harita ve diyagram, bahçe-kentlerin sürdürülmesini temin eden kümelenmiş bir dizi bahçe-kent gösteriyor.

Bahçe-şehir kent dışında yer alırken, kentin tüm olumsuzluklarından uzakta, fakat demiryolu sayesinde kentin nimetlerine de bir o kadar yakın bir yerleşme kurgusudur. Ortada bir ana şehir ve bu ana şehrin etrafında küçük şehirler yer alıyor. Bölgeler arasında yeşil bantlar tasarlanarak şehirlerin kontrolsüz ve düzensiz büyümesinin önüne geçilmesi hedefleniyor. Tampon görevi gören yeşil bantlar hem sınır ögesi hem de birleştirici bir eleman olarak kullanılıyor.

32.000 nüfuslu küçük bahçe-şehir diyagramı.

Bahçe-kentte 400 hektarlık (1000 acre) kentin çevresinde 2020 hektarlık (5000 acre) bir tarım alanı bulunuyor. Kentin tamamı 2420 hektardan oluşuyor. 5500 yapı bulunan kentte ortalama parsel büyüklüğü 6m x 40m minimum parsel büyüklüğü ise 6m x 30m ile sınırlandırılıyor. 30.000’i kentte, 2000’i çevresindeki tarım alanlarında olmak üzere toplam maksimum 32.000 kişilik bir nüfusu ağırlıyor. 36 m genişliğindeki altı ışınsal ana bulvar, kenti altı eşit parçaya bölüyor.

1851 Londra Dünya fuarı Kristal Saray’dan etkilenen Howard, bahçe-şehrinde burayı günümüz kapalı alışveriş merkezleri gibi tasavvur etmiştir.

Yaklaşık 2 hektarlık merkezde, daire formunda bir bahçe bulunuyor. Etrafında belediye binası, konser binası, tiyatro, kütüphane, müze, resim galerisi ve hastane gibi büyük kamu yapıları yer alıyor. Yapıların etrafında geniş rekreasyon alanlarının bulunduğu 58 hektar büyüklüğünde merkez parkı (central park) bulunmaktadır. Bu parkın çevresi Kristal Saray ile çevreleniyor.Bir tarafı parka, diğer tarafı yola bakan Kristal Sarayda fabrikada üretilen ürünlerin satıldığı dükkanlar yer alıyor.Konut bölgesine geçişte ana girişi tanımlayan Kristal Saray aynı zamanda kötü hava koşullarında promenad (Fr. Gezinti yolu) görevi görüyor.

Ebenezer Howard’ın bahçe-kentleri tasarlarken oluşturduğu anahtar kavramlar.

Bahçeli konut sıraları yaklaşık 100 metre genişliğinde ‘Grand Avenue’ (Büyük Cadde)adı verilencadde ile ikiye ayrılıyor. Bu caddenin iki yanı ağaçlandırılarak okul, oyun bahçeleri gibi günlük sosyal aktivitelerin gerçekleştiği kamusal yapılar ile çevreleniyor. Dolayısıyla burası yalnızca bir cadde olmaktan ziyade, kamusal bir alan da tanımlıyor. Dairenin en dışında yer alan fabrikalar, atölyeler ve çiftliklerden oluşan üretim ve sanayi alanlarıbahçe-kentindış çeperini oluşturuyor.

‘Grand Avenue’.

Yerleşme içi dolaşım, otomobil kullanımı henüz yaygınlaşmadığı için yaya dolaşımı baz alınarak düzenleniyor. Buna rağmen farklı genişliklerde tasarlanan yollar, farklı işlevdeki mekanlar ve yapılar arasında ayrıştırıcı bir rol oynuyor. Yollar, dairesel şemayı dolaşan ring yolları, bu yolları keserek merkezden dışarıya doğru açılan ışınsal yollar, bulvarlar ve ringleri birbirine bağlayan ara yollar olmak üzere üç kategoriden oluşuyor. Bulvarlar hem merkezden en dışa üç farklı işlevi birbirine bağlıyor hem de demiryolu hattı ve istasyonla bağlantı kuruyor. Bu açıdan bulvarlar en önemli grubu teşkil ediyor. Tren yolu 32.000 nüfuslu bahçe-kentlerle 58.000 nüfuslu merkezi bahçe-kent arasındaki en önemli ulaşım aracı oluyor.

Yollarla 6 parçaya ayrılan bahçe-şehrin bir bölümü.

Howard bahçe-şehir hareketiyle, karma fonksiyonlu arazi kullanımı, kendi kendine yetebilen ekonomik düzen, bisiklet ve yaya yolları gibi kamusal alan tasarımları ile 20. yüzyıla damgasını vurmuş ve kendisinden sonra gelen kentsel planlama yaklaşımlarını da etkilemiştir.

Derneğin üyelerinden Unwin ve Parker, derneğin Londra dışındaki kırsal bir alandan satın aldığı araziye, ilk bahçe-kent uygulamasını 1903 yılında Letchworth’da gerçekleşti. Ana meydanın dışında oluşturulan daha küçük meydanlarla mekânsal çeşitlilik arttı.Howard’ın modelinde sanayi alanları kent çevresini saran bir kuşakkenLetchworth’da demiryolu çevresinde gruplandırılarak konut alanlarından da ayrıldı.

İngiltere Letchworth bahçe-şehir.

Bu girişim, Howard’ın planladığı doğrultuda gelişerek yeterli, ev kirası düşük, hizmetlere kolayca erişilebilen bir kent oldu. Mekânsal ve çevresel problemler belirli bir düzeyde aşılsa da maalesef beklenen seviyede toplumsal bir dönüşüm gerçekleşmedi.

İngiltere Welwyn bahçe-şehir masterplanı.

1920’lerde mimar Louis De Soissons tarafından ikinci bahçe-şehir için Welwyn projelendirildi. Arazinin tam ortasında, kentin kalbini oluşturacak bir konumda tren istasyonu bulunuyordu. Welwyn’de Howard’ın önermesinden farklı olarak kent merkezi, demiryolu hattı boyunca düz bir cadde olarak uzanıyor.

Welwyn reklam afişi.

Howard’a göre bahçe şehir; “Sanayileşmeyle kirlenen, kalabalıklaşan ve düzensiz bir yapıya bürünen büyük kentlerin dışında oluşturulan, doğa ile bütünleşmiş ve tüm fonksiyonlarıyla kendini besleyebilen yeni bir yerleşim türüdür. İdeal yaşam, kırsal ile kentsel yaşamın avantajlarının bir araya getirildiği, sakıncalarının kaldırıldığı, iki modelin karışımı olan yarı kentsel bir modelle mümkündür.” (Howard, 1965)

Kuzey New Jersey’de 1933’te Perry ve Clarence Stain tarafından kurulan Radburn ise bahçe-şehir yaklaşımından yola çıkan bir motorlu taşıtlar çağını yansıtıyor. Radburn’de araç yolu ile yaya yolu ayrımı dikkate alınıyor. Çıkmaz sokakların oluşturduğu korunaklı alanlarda, komşuluk grupları bulunuyor.

Radburn plan.

Türkiye’de bahçe-şehirlerin ilk uygulamaları 1950’li yıllara dayanıyor. Bunların arasında ulaşımın sadece otobüs ile sağlandığı, Levent Mahallesi (1958), Koşuyolu yerleşmesi örnek olarak sayılabilir. Levent gibi uygulanan birkaç örnek yerleşme, büyüyerek kent merkezi ile birleşti. Böylece Howard’ın bahçe-şehrinden uzaklaşılmış oldu.

Avrupa şehirleri de dahil diğer şehirlerde de coğrafi, tarihsel adaptasyonlarla uygulanan konsepte, günümüzde orijinal fikirden bağımsız olarak şehir ile yeşil alanları kaynaştırmada kullanılan bir kent planlaması çözümü olarak başvuruluyor.

Howard’ın bahçe-kenti referans alınarak uygulanan Danimarka, Brøndby Bahçe-şehri. Yalnızca konut alanından oluşan yerleşme, banliyölerde tarımsal üretimin yapılabilmesi için inşa edildi.

Danimarka, Brøndby Garden City, her biri 50 m²lik alandan oluşan evler.

Henry Do’nun çekmiş olduğu hava fotoğrafı Brøndby Garden City.