Sade formlar, derin bağlantılar: Steeplechase Evi
Steeplechase Evi, Kuzey Karolina eyaletinin Raleigh-Durham bölgesindeki Appalachian eteklerinde, yaklaşık 65 dönümlük ağaçlık bir arazide konumlanıyor. Bu ev, sakinlerine doğal çevreyle bütünleşik bir yaşam alanı sunuyor. Geleneksel bölgesel mimari formları modern tasarım prensipleriyle harmanlayan yapı, mekân organizasyonunu, malzeme seçimini ve konumlandırma stratejilerini kullanarak bulunduğu ortama uyum gösteriyor. Yaklaşık 31 metre yüksekliğe uzanan sade çift beşik çatılı form, geniş cam yüzeyler ve yansıtıcı dış cephe malzemeleriyle ormanlık alanın mevsimsel dönüşümlerine duyarlı bir mimari dil sergiliyor.
Steeplechase Evi, yaz aylarında ormanın gölgeli, yoğun yaprak örtüsü arasında neredeyse silikleşiyor. Kış mevsiminde yapraklar dökülünce daha belirgin bir siluet kazanıyor. Kar yağdığında ise koyu renk metal kaplama ve geniş cam yüzeyler, beyaz dokunun içinde dikkat çekici bir kontrast oluşturmuyor, bunun yerine mekânın doğal çevreyle dengeli bir bütün oluşturmasını sürdürüyor. Bu şekilde ev, yalnızca bir nesne olarak durmuyor; çevresiyle etkileşim halinde, mevsimlerin akışına tepki veriyor.
Steeplechase Evi, iç mekân kurgusunu iki ayrı beşik çatılı kütle üzerinde şekillendiriyor. Kamusal ve özel alanlar bu iki hacimde yer alırken mutfak ve yemek bölümü aradaki bağlantıyı sağlıyor. Bu bölüm, ölçek olarak daha düşük, tamamen cam yüzeylere sahip bir galeri benzeri geçiş alanı sunuyor. İki tarafında da ormana açılan cam yüzeyler, evin ortasından geçerken kullanıcılara ağaçların arasında dolaşıyorlarmış hissi veriyor. Böylece Steeplechase Evi, iç mekân dolaşımını sıradan bir geçiş olmaktan çıkarıyor, kullanıcıları her adımda dış dünyayla görsel bağ kuran bir deneyime davet ediyor.
Dış cephede kullanılan yansıtıcı camlar ve koyu renk metal levhalar, Steeplechase Evi’nin orman dokusuna uyumunu güçlendiriyor. Yazın filtrelenen ışık, cephede dalgalı yansımalar üretiyor; bu sayede yapı, ağaçların arasına karışarak arazinin bir parçası gibi davranıyor. Kışın ağaçların gövdeleri ile benzer tonlara bürünen koyu cephe, dikey vurgu yapısını öne çıkarıyor. Bu dinamik etkileşim, yapının sabit bir kütleden ziyade çevresiyle sürekli iletişim kuran, değişime açık bir pavyon niteliğine bürünmesini sağlıyor.
İç mekânda kullanılan doğal kontrplak yüzeyler, yalın bir sakinlik sunuyor. Bu malzeme seçimi, dışarının nötr ve soğuk tonlarıyla tezat oluşturarak kullanıcılara huzurlu, dingin bir iç mekân hissi oluşturmayı amaçlıyor. Geniş cam yüzeyler, orman alanının mevsimsel renklerini ve ışık oyunlarını iç mekâna taşıyarak günün farklı saatlerinde değişen bir ambiyans oluşturuyor.
Steeplechase Evi, doğaya minimum müdahale ilkesini benimseyerek 65 dönümlük arazinin yüzde 98’ini koruyor. Ağaçlar, yapının yerleşimini belirleyici birer öğe olarak işlev görüyor. Mevcut ağaçların sağladığı doğal gölge, yaz aylarında iç mekânların aşırı ısınmasını engelliyor, böylece soğutma ihtiyacını azaltıyor. Aynı şekilde stratejik yerleştirilen açıklıklar, mevsimsel hava akışlarından yararlanarak doğal havalandırma imkânı sunuyor. Bu yaklaşım, hem enerji tüketimini azaltıyor hem de iç mekân konforunu arttırıyor.
Sürdürülebilirlik ilkeleri, Steeplechase Evi’nin genel tasarım stratejisinde belirleyici bir rol oynuyor. Dış cephede kullanılan metal bileşenler yüzde 100 geri dönüştürülmüş malzemelerden üretiliyor, FSC sertifikalı ahşap ürünler ve toksik içerikten arındırılmış doğal malzemeler tercih ediliyor. Bu seçimler, yalnızca sakinlerin sağlık ve konforuna katkı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yerel inşaat sektörünün de çevreci uygulamalara yönelmesini teşvik ediyor. Böylece Steeplechase Evi, sürdürülebilir lüksün uygulanabilirliğini gösteriyor.
Enerji verimliliği, Steeplechase Evi’nin ana önceliklerinden birini oluşturuyor. Yüksek verimli bir ısı pompası sistemi, ısıtma ve soğutma süreçlerinde kaynak tüketimini en aza indiriyor. Güneşin konumuna göre optimize edilen bina yerleşimi, istenmeyen ısı kazançlarını azaltarak iç mekân koşullarını dengede tutuyor. LED aydınlatma armatürleri, standart LED’lere göre en az yüzde 50 daha az enerji tüketiyor, uzun ömürlü yapısıyla bakım masraflarını da düşürüyor. Su yönetiminde de aynı hassasiyet gösteriliyor. Yağmur suyu doğal filtrasyon yoluyla arındırılıyor, düşük akışlı armatürler su tüketimini yaklaşık yüzde 38 oranında azaltıyor. Bu hem maliyetleri düşürüyor hem de ekolojik etkiyi sınırlıyor.
Steeplechase Evi, bol doğal ışık, iç mekânlarda aydınlık ve ferah bir atmosfer sağlıyor. Çapraz havalandırma, temiz hava dolaşımını sürekli kılıyor, böylece yapay iklimlendirme ihtiyacı azalıyor. İç mekânlardaki toksik olmayan, doğal malzemeler iç hava kalitesini yükseltiyor, uzun vadede sağlık açısından olumlu etki yapıyor. Zararlı kimyasalların ve uçucu organik bileşiklerin kullanılmamış olması, solunum problemleri ve alerji riskini sınırlandırıyor.
Steeplechase Evi’nin çevresindeki arazinin önemli bir bölümü doğal formunu koruyor. Ayrıca yaklaşık 20 dönümlük bir alan, istilacı yabancı türlerin temizlenmesi ve yerli bitki örtüsünün hâkim kılınmasıyla doğal ekosistem dengesine geri dönüyor. Doğu Kızılcık (Eastern Redbud), Yaban Bergamotu (Wild Bergamot) ve Siyah Gözlü Susan (Black-eyed Susan) gibi yerel bitkiler, polen ve nektar kaynağı sunarak arılar, kelebekler ve sinek kuşlarının bölgeye geri dönmesini sağlıyor. Tehlike altındaki Monark kelebeği (Monarch butterfly) uygun bitki ortamı buluyor, Doğu Mavi Kuşu (Eastern Bluebird) ve Amerikan Altın İspinozu (American Goldfinch) gibi kuşlar ile Doğu Pamukkuyruk Tavşanı (Eastern Cottontail) gibi memeliler, yeni ekolojik koşullardan faydalanıyor. Bu süreç, Steeplechase Evi’nin sadece bir konut olmadığını, lokal ekolojik dengeyi gözeten bütüncül bir yaklaşım benimsediğini kanıtlıyor.
Işık ve mekân organizasyonundaki titiz planlama, iç ve dış mekânlarda sakin ve dengeli bir deneyim sunuyor. Steeplechase Evi, açıklıklar, yüksek tavanlı hacimler, galeri benzeri geçiş alanları ve doğayla kurulan kesintisiz görsel teması sayesinde kullanıcıları gün içinde değişen ışık koşullarına, mevsimsel dönüşümlere tanık ediyor.
Proje | Steeplechase House |
Mimar | Brooks + Scarpa |
Alan | 239 m² |
Yıl | 2024 |
Yer | Hillsborough, United States |
Fotoğraf | Mark Herboth |