Plump serisine ait 10 mobilya tasarımı

Mobilya seçimi, iç mekan tasarımda büyük bir öneme sahip. MÖ 4000’lerde ihtiyaç sebebiyle başlanan mobilya üretimi, yapım tekniklerinin gelişmesi ve ergonominin yaygınlaşmasıyla önem kazanıyor. Geçmişten günümüze gerek estetik kaygılarla gerek pragmatik sebeplerle pek çok mobilya üretiliyor.

Modern zamanda fonksiyon ve rahatlığın önem kazanmasıyla mobilya tasarımları farklılaşıyor. Dünyanın dört bir yanında yayılan, konfor ve estetiğin ön planda tutulduğu, mobilya trendini temsil eden 10 tasarımı inceliyoruz.

1. Domna Koltuk

Faina’nın kurucusu Victoria Ykusha, Domna koltuk tasarımında; kalıntıları Romanya ve Ukrayna’da bulunan Cucuteni-Tripoli kültürüne ait, antropomorfik bir seramik eserden ilham alıyor.

Tasarımcının ‘sıcak’ ve ‘bulut’ sözcükleriyle tanımladığı yumuşak Domna koltuk, birbirine bağlanan yastıklı iki elemandan oluşan bombeli bir forma sahip.

2. Orsetto 02 Sehpa

Mimar Martin Massé, Orsetto 02 sehpasını New York’ta bulunan Studio Twenty Seven Galerisi için tasarlıyor. Mimar, Orsetto 02’nin tasarım sürecinde, Studio Ghibli'nin kurucularından olan Japon animatör Hayao Miyazaki'nin çalışmalarından ilham alıyor. Sehpanın, oyuncak ayı uzuvlarına benzeyen yuvarlak ayakları, Miyazaki’nin en ünlü anime karakterlerinden biri olan Totoro’ya atıfta bulunuyor.

Kalın ayaklar, mantar şapkasına benzeyen üst tablayı destekliyor. Sevimli ve yumuşak görünen bu mobilya, taş ustaları tarafından, Pietra dei Medici mermerinden oyularak yapılıyor. 35 cm yüksekliğindeki Orsetto sehpanın hareket edebilmesi için vinçle kaldırılması gerekiyor.

3. Sumo Koltuk

Çin asıllı mobilya markası Maisondada, tasarımında sumo güreşçilerinden esinleniyor. Sumo koltuğunun dört sağlam ayağı ve iri görüntüsü; çömelmiş Japon sumo güreşçilerini andırıyor. Koltuğun oval hatları ve yumuşak kumaşı, korkusuz sumo güreşçilerinin görüntüleriyle tezat oluşturuyor. Maisondada, eğlenceli estetik anlayışını bu zıtlıkla ortaya koyuyor.

4. Pig of Sea Koltuk

Pig of Sea koltuk Amerikalı tasarımcı Misha Kahn’ın, Soft Bodies, Hard Spaces sergisinin bir parçası. Misha Kahn, bu sergisinde insan bedeninin naifliği karşısında mekanların katılığını irdeliyor.

Pig of Sea koltuk, insan bedeninin yumuşaklığına atıfta bulunuyor ve bu sebeple kaşmir ile kaplanıyor. Misha Kahn bronz avizeler, vitray heykeller, pelüşler ve heykelsi nesnelerle oluşturduğu enstalasyonunda; insanlar ve makineler arasındaki ilişkiye ;olumlu bir bakış açısı kazandırmaya çalıştığını ifade ediyor.

5. Panda Oturma Grubu

İsveçli tasarımcı Monica Förster, Panda oturma grubunu İngiliz mobilya üreticisi Modus için tasarlıyor. Panda koleksiyonu, organik kıvrımları ve kompakt hatları ile dikkat çekiyor. Tekli, ikili ve üçlü kullanım şekillerine sahip koltuklara alçak sehpalar eklenebiliyor. Böylece kullanıcılar ihtiyaçlarına göre koleksiyondan seçim yapabiliyor.

Çelik iskelete sahip Panda koltuk, kullanıcının tercihine göre farklı renk ve dokulardaki kumaşlarla kaplanıyor.

6. Famna Koltuk

Stockholm’de bulunan tasarım stüdyosu TAF, Famna koltuğu İsveçli perakendeci Svenkst Tenn için tasarlıyor. Famna koltuk, klasik ayaklı küvetlerden esinlenerek tasarlanıyor. Kullanıcıyı kucaklaması ve iskelet sistemini desteklemesi istenen koltuk, zemine yakın bir oturma yüksekliğine ve geniş bir oturma derinliğine sahip.

El yapımı ürünlerin, seri üretime göre daha özgür bir tasarım alanı sağladığını ifade eden TAFF Stüdyo’dan Mattias Ståhlbom; her açıdan estetik duran bir koltuk tasarladıklarını da belirtiyor. Eski yöntemler ve tekne yapım tekniği kullanılarak montelenen Famna koltuktan haftada sadece 1 adet üretilebiliyor. Koltukta, Joseph Frank’in ikonik kumaşları ve masif kayın koltuk ayakları kullanıyor. Koleksiyonda, Famna koltukla takım olan bir de tabure bulunuyor.

7. no.6 Sausage Koltuk

İspanyol mimar Álvaro Gómez-Sellés ve Kanadalı mimar Marisa Müsing’in ortak girişimi olan Müsing-Sellés Stüdyosu’nda, alışılmışın dışında mobilyalar tasarlanıyor. Biçim ve işlev arasındaki ilişkiyi inceleyen stüdyo, tasarımlarını mekânsal nesneler olarak tanımlıyor. Sausage koltuğun oturma alanı, formu yumuşatılarak yuvarlanmış bir taştan yapılıyor. Cam plaka, ortadan kıvrılmış oturma alanının ortasına dikey biçimde konularak sırtlık görevi görüyor.

8. Bulbous Masa Lambası

Tasarımcı Martijn Rigters ve Namuun Zimmermann’ın,2018’de Avusturya’da kurduğu Stüdyo Sain; Bulbous koleksiyonunu 2019 Viyana Tasarım Haftası için tasarlıyor. Stüdyo Sain, koleksiyonu oluştururken; 1908'de Avusturya’daki Krems şehrinin yakınlarında keşfedilen, Willendorf Venüsü olarak bilinen paleolitik bir heykelin kıvrımlı özelliklerinden ilham alıyor. Pürüzsüz ve yuvarlak hatlara sahip Bulbous masa lambası, biyeli mafsallardan meydana geliyor. Işığın yönünü ayarlama imkanı sağlayan bu dinamik parçalar, insan eklemlerine atıfta bulunuyor. Koleksiyonda hareketli masa lambası, sarkıt lamba, ayna ve modüler raf sistemi yer alıyor.

Ihlamur ağacından yapılan bu koleksiyon, Avusturya’da yaşayan Viyanalı ağaç ustası Hermann Viehauser’ın elinden çıkıyor. Bulbous koleksiyonuyla zanaatin çağdaş yönü vurgulanıyor.

9. Sundae Koltuk

Güney Kore kökenli ikinci nesil bir Avustralyalı olan endüstriyel tasarımcı Jason Ju, Sundae koleksiyonunu DesignbyThem için tasarlıyor. Sundae koltuğun kullanıcıyı saran gövdesi sünger katmanlardan oluşuyor. Konforu artırmak ve mobilya deformasyonunu önlemek amacıyla sünger tabakalar arasına yay sistemleri yerleştiriliyor. Kontrplak bir tabana ve çelik iskelete sahip olan Sundae koltuk, sağlamlığıyla ticari kullanıma da uygun olacak şekilde tasarlanıyor.

Koleksiyonda tekli, ikili, üçlü Sundae koltuk ve ayak iskemlesi bulunuyor.

10. Horsentia Koltuk

Bulut benzeri bir koltuğun sosyal medyada çokça paylaşılması, Arjantinli tasarımcı Andrés Reisinger’a ilham oluyor. 2018 yılının temmuz ayında sosyal medyada dijital halini yayınladığı Hortensia koltuk, büyük beğeni topluyor ve tasarım dergilerinde yayınlanıyor. Gerçekte var olmayan, sadece dijital ortamda tasarımı bulunan koltuğu 3 kişi sipariş ediyor. Bunun üzerine üretime yoğunlaşan Reisinger, 6 ay boyunca sanal görüntüsüyle uyuşturabileceği ve ortanca çiçeğinin dokusunu hissettirebileceği çalışmalar yapıyor. Reisinger’in tekstil odaklı bir ürün tasarımcısı olan Júlia Esqué'yle tanışmasıyla yepyeni bir üretim sürecine giriliyor.

Kıvrımlı hatlara sahip pembe polyester şeritler, lazerle kesildikten sonra küme haline getirilip 40 farklı taç yaprağı olan 500 adet modüle dönüştürülüyor. Modüller, döşemeyi oluşturmak için daha kalın bir döşemeye dikiliyor. Bu kalın döşeme ahşap çerçeve ile desteklenmiş yüksek yoğunluklu bir süngere giydiriliyor.