Pandemi ve Kent: Londra I

HABER MASASI
Abone Ol

Yaşamını Londra’da sürdüren Ceren Sezgin’in pandemi sonrası değişen ‘kent düzeni’ ve ‘farkındalıklarına’ ilişkin yorumları bizi kilometrelerce uzakta yeni bir yaşama götürüyor. Deneyim ve gözlemlerini, bu dönemin öncesi ve sonrasını kıyaslayarak farklı bir pencereden değerlendiren Sezgin alışılmışın dışında bir şehir profili doğuruyor. Kendisinin Londra izlenimleri, Karşılaştırmalı Kentler serimizde sizlerle…

Pandemi süreci sadece benim duygu ve düşüncelerimin değil, aynı zamanda yaşadığım kent olan Londra'nın değişimini de deneyimlediğim bir süreç oldu. Mimarlık yüksek lisansıma devam ederken, Covid19 dolayısıyla evlerden hayatlarımıza devam etmek herkes gibi beni de zorladı. Bulunduğum mekanların değişmesine rağmen, her yerde hissettiğim duygu; kaos, sıkışma ve bunalmaydı. Bu süreçte deneyimlediklerimi temam olan "Sıkışmış / Squeeze" etrafında üç bölümde topladım: "Şehrin İçinden: Regent Street" , "Yeşilin İçinden: Pinner Memorial Park" ve "Şehirden Uzak: Hatch End".

Şehrin İçinden: Regent Street

Bu bölümde, Regent Street üzerinde bulunan yapıların Covid19 sebebi ile kapatılmasından dolayı caddenin kullanımının değişimini anlatacağım. Londra'nın en kalabalık alışveriş caddelerinden biri olan Regent Street, normal koşullarda oldukça yoğun bir kullanıcı dokusuna sahiptir. Pandemi süreci ile birlikte, binalar adeta sessizleşmiş, yürüyen insanlar konuşmaya başlamıştı. İnsanların, kalabalığın içine karışmasının önüne Covid19 bile geçememişti. Yapıların işlevsizliği, kentte büyük boşluk yaratmış ancak, insanlar kurallar çerçevesinde birbirleriyle görüşmek için yine Regent Street'i seçmişlerdi.Geniş kaldırımlar yeni buluşma mekanlarına dönüşmüştü. Uzun süreli izolasyon sürecinden sonra, işlerimi halletmek için uğramak zorunda kaldığım Regent Street’i daha önce hiç bu kadar yalnız ve kalabalık görmemiştim. Karşılaştığım binaların yalnızlığı ve insanların kalabalığı, kendimi şehre sıkışmış hissettirdi. Pandemiden önce, her ne kadar kalabalık olsa da, caddenin geniş kaldırımları o kalabalığı taşıyabiliyor hatta seyyar satıcılar için ofis alanına bile dönüşebiliyordu. Alışveriş işlevini kaybetmiş binaların sakinleri camlardan caddeyi izliyor, sıkıldıkları her hallerinden belli oluyordu.

Pandemi ve Kent: Londra I, görsel 2. (Pinner Memorial Park.)

Yeşilin İçinden: Pinner Memorial Park

Yaşadığım evin yakınlarında bulunan hafta sonu gittiğim bir parktır. Covid19 ile birlikte, sosyalleşmeyi amaçlayan insanların büyük kalabalıklar halindeki hareketlerini gözlemledim. Neredeyse her hafta ziyaret ettiğim park, pandemi ile birlikte büyük değişimlere uğramıştı.Önceden yeşil alan kullanımı oldukça düzensizken, şimdi gruplaşmalar oluşmuştu. Sosyal mesafe korunacak biçimde insanlar görünmez sınırlar çizmişlerdi aralarına. Evlerinde bunalanlar neredeyse tüm günü parkta geçirip, nefes almaya çalışıyorlardı. Park peyzajı hiç olmadığı kadar canlanmış, ağaçlara takılan maskeleri görmezsek yeşilliğine yeşillik katmıştı. Bu süreçte dikkatimi çeken bir nokta da, kullanıcıların alanları nasıl mekansallaştırdıklarıydı. Tasarlanmamış alanlarda, kullanıcının işleve göre alanı, sosyal mesafe kurallarını dahil ederek mekansallaştırması çimlere serilen örtü ile kolayca sağlanabiliyordu.

Pandemi ve Kent: Londra I, görsel 3. (Hatch End.)

Şehirden Uzak: Hatch End

Hafta sonları ailemi ziyaret etmek için bulunduğum semtin adı. Şehir merkezinden bir saat uzaklıkta, neredeyse sadece konutların bulunduğu 'suburb' diyebileceğimiz bir bölgedir. Yapı yoğunluğu konutlardan oluşmakta ve planlama kurallarına göre neredeyse tüm konut yapılarının dış cepheleri aynı tasarımı paylaşmaktadır. Hatch End’de, konutların yerleşimleri sanki site içerisindeymiş gibi planlanmıştır. Çoğu evin park alanlarının kapısı dahi olmaması, geniş kaldırımlarla birleşince tüm mahalle bir bütünlük içerisindeymiş gibi hissettirir. Covid-19 ile birlikte, on yaşımdan beri her yıl ziyaret ettiğim Hatch End’i çok daha farklı deneyimledim.Öncelikle her gün tüm semti yürüdüm; kaldırım, cadde, konutların cepheleri ve komşuluk ilişkilerini ilk defa bu kadar farkeder oldum. On yıldır yan evde yaşayan komşuları ilk defa gördüm. Tüm mahallenin, NHS sağlık çalışanlarını alkışlamak üzere her Perşembe kapı önüne çıkmaları haftanın en keyifli saatiydi benim için. Karşı evden, çapraz eve; sokağın başı ile sonundaki evin kapısından insanların birbirleriyle iletişim kurma cabası ve özlemini gözlemlemek, odalarından çıkmalarına izin verilmeyen çocukların camdan üzgün bakışları ve park alanlarında heyecanlanıp toplanan komşular, insanoğlunun sosyalleşmeye ne kadar ihtiyacı olduğunun en açık göstergesidir.