Özgün Kent Tasvirleriyle Matrakçı Nasuh
Çok yönlü bir kişi olan Matrakçı Nasuh, 16. yüzyılda çıktığı seferlerde gördüğü kentleri minyatür tarzında resmederek kendine özgü yeni bir ekol oluşturuyor. Gözlemci bakış açısıyla haritaya benzer bir yöntemle hazırlanan eserler de mekanları ve mimari yapıları aslına uygun ve insansız olarak tasvir ediliyor.
Çalışmalarıyla önemli gelişmelere imza atan Nasuh’un ne zaman doğduğu ile ilgili kesin bir bilgi bulunamıyor. 16. yüzyılda II. Beyazıd, Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman gibi başlıca hükümdarların döneminde yaşadığı biliniyor. Asıl ismi Nasuh B. Karagöz B. Abdullah El-Bosnavi olan sanatçı Matrakçı Nasuh adıyla nam salıyor.
Nasuh, Matrak isimli oyunun mucidi olarak tanınıyor. Savaş sporu olan matrak oyunu savaşan iki kişinin ellerinde tuttuğu tahta sopaları rakibinin kafasına vurmasıyla oynanıyor. Nasuh’dan önce de oynandığı bilinen matrak oyunun Matrakçı Nasuh’la birlikte kurallarının koyulduğu ve spor dalı niteliği kazandığı öğreniliyor. Bu sebeple silahşör yönüyle da ünlenen Nasuh, savaş ve mızrak oyunları için Mısır’a giderek ve katıldığı yarışmalarda da galip geliyor.
Matrak Oyunu, 2010 yılında yeniden düzenlenerek Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu’na bağlanan bir spor olmuştur.
Matrakçı Nasuh, II. Bayezıd döneminde Enderun Mektebinde eğitim alır. Çok yönlü bir şahsiyet olan Nasuh; tarihçi, matematikçi, hattat, nakkaş ve matrakçılığıyla biliniyor. Matematik alanında yazdığı iki eserinin yanı sıra Divani hat türünün oluşmasına da katlı sağlamıştı.
Nasuh'un yaptığı işlerle göz önüne çıktığı ilk çalışma; Kanuni Sultan Süleyman’ın şehzadeleri için Atmeydanı’nda yapılan sünnet düğününde gerçekleşiyor. Nasuh, düğün için nakışlarla süslediği tekerleklerle yürüyen iki kale maketi hazırlıyor. Maket oldukça dikkat çekerek herkesin beğenisini kazanıyor.
Minyatür sanatına yeni bir soluk getiren Matrakçı Nasuh’un tanınmasındaki en önemli etkenlerden biri; Kanuni Sultan Süleyman’nın seferlerine katılarak hazırladığı şehir-kent tasvirleri oluyor.
Nasuh’un, Sultan Süleyman’ın 1533-36 yılları arasındaki İran-Irak seferini anlatan “Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Iraken-i Sultan Süleyman Han” isimli esere yaptığı minyatür çalışmaları bulunuyor. Kısaca “Menazilname” olarak bilinen kitap da İstanbul’dan başlayarak İran’ın Tebriz şehrine ardından da Irak’ın Bağdat kentine varılan ve Halep-Diyarbakır yolu üzerinden de geri dönülen yolculuğun geçtiği rotalar tanıtılıyor. Yol üzerindeki başta kentler, camiler, konaklar, köprüler ve kaleler olmak üzerek pek çok mimari yapı tasvir ediliyor. Aynı zamanda bölgelerin doğasına uygun bitki örtüsü ve çeşitli hayvanlara da yer verilen çalışmada insansız olarak resmedilmesi de dikkat çekiyor. Menazilanme’nin yanı sıra bu şekilde mimari kent tasvirleri içeren çeşitli çalışmalarının olduğu eserler de bulunuyor.
Matrakçı Nasuh’un eserlerinde yenilikçi düşünceyle kuş bakışı biçiminde tasvir ederken; mimari yapıları ise minyatür geleneğinde alışık olduğumuz tarzda karşıdan görüyormuş gibi ard arda veriyor. Kısacası eserlerinin bir çoğunda iki farklı bakış açısını tek kare içerisinde bir arada kullanıyor. Kuş bakışı görebilmenin teknolojik anlamda gelişmediği hatta fotoğrafın olmadığı bu dönemde coğrafya atlasına benzer bir çalışma hazırlaması oldukça önemlidir.
Çalışmalarında canlı renkleri tercih eden Nasuh, topoğrafik kent manzarası tasvirleriyle döneminin ilk örneklerini vererek yeni bir ekol ortaya çıkarıyor. Başlangıçta Matrakçı Nasuh’da karşılaştığımız minyatür tarzı diğer pek çok sanatçıyı da etkiliyor.
Gözlemci bir bakış açısıyla haritaya benzer bir yöntemle hazırlanan tasvirler gerçek mekanları aslına uygun verilmesiyle tairihi belge niteliği taşıyor. Gerçekçi biçimde hazırlanan kent tasvirleri, yapıldığı dönemde şehirlerin düzenini ve bugüne ulaşamayan mimari yapılar hakkında da fikir oluşturmamızı sağlıyor.
Sefer sırasında görülen yerlerin minyatürlerin haritaya benzer yapılmasıyla kıymetli yapıların kolaylıkla bulunabilmesinin yanı sıra tekrar sefere çıkıldığında konaklama ve uğranması gereken yerlerin de bilinmesinde yardımcı oluyordu.
Matrakçı Nasuh’un İstanbul Suriçini ve Galata Kulesi çevresini konu edinen çalışmasında tekonolojik ölçüm araçlarının kullanılmamasına rağmen küçük kaymalar olsa da yüksek oranda doğru resmediyor. Dönemin İstanbul topoğrafyası hakkaında bilgi veren minyatür de Topkapı Sarayı, Ayasofya, Atmeydanı, Aya İrini Kilisesi, Beyazıd Camii, Fatih Camii, Yedi Kule ve Kız Kulesi olmak üzere pek çok değerli yapı işleniyor.
Minyatürde Ayasofya’nın yanında konumlandırılan bugüne ulaşamayan Güngörmez Kilisesi’de yer alıyor. Kilisenin konumunun büyük oranda doğru verilmesinin yanı sıra günümüze ulaşamamış yapıların minyatürde yer verilmesi de kentin mimari düzenini görebilmemizi sağlıyor.
16. yüzyılda Matrakçı Nasuh’un hazırladığı kuş bakışı bir tarzda hazırlanan bu eserler bugün pek çoğumuzun kullandığı Google Earth’de anımsatıyor.
Matrakçı Nasuh’un Menazilname adlı çok kıymetli çalışmasının orijinal tek nüshası bugün İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi’nde bulunuyor olması oldukça sevindiricidir.