Otantik konağa modern yorum: Samna Restoran

Tasarım ekibi, yaptığı araştırmalar sonucu, Ypsilantis Evi’nde, 19. yüzyılın başında katıldığı isyanın başarısızlığından sonra Kiev'e kaçan önemli bir Türk devlet adamının yaşadığını keşfediyor.

Restoran, konağın zemin ve birinci katından oluşuyor. İnşa edildiği tarihten itibaren binanın önemli ölçüde zemine gömülmesiyle birinci kat, bodrum haline geliyor. Böylece bir zamanlar Kyiv Caddesi’ne bakan pencereler, şimdi yerin altına yapılmış nişler gibi görünüyor. Bu durum mekanı daha da ilginç hale getiriyor.

Mekanda, masif tuğla duvarlar, kemerli geçiş alanları ve kubbeler göze çarpıyor. Tasarımcılar, mekanın sahip olduğu bu estetik unsurları bozmadan sadece bazı otantik ögeleri vurgulayarak çağdaş bir mekan oluşturmayı amaçlıyor.

Duvarlarda var olan orijinal tuğlalar, kısmen korunuyor. Bazı duvarlar ise sıva ile kaplanıyor. Mekanın karakterini ortaya çıkarmak için tel, kablo gibi tüm tesisat elemanları gizleniyor.

YOD grubunun kurucularından Volodymyr Nepiyvoda şu ifadeleri kullanıyor:

"Eski binaların kendi içlerinde bir iletişimleri vardır. Böyle yapılarda, tasarımcının kendini dizginlemesi ve tarihi dokuya saygı duyması beklenir. Tasarımdaki zorluklardan biri, modern restoranlar için gerekli olan işletme sistemlerini düzenlemekti. Evin orijinal yapısında bunlar bulunmadığı için yapılması gereken sistemler duvarlarda yabancı görüneceklerdi. Bu sorunu otantik mimari ve taş duvarların kalın olması avantajıyla çözdük."

Restoran, beş salondan oluşuyor ve yaklaşık 120 misafiri ağırlayabiliyor. Misafirler yolculuklarına, aperatiflerin servis edildiği karşılama barı ile başlıyor, ardından üç ana yemek salonundan birine doğru yöneliyorlar.

Yemek sonrası Sosyalleşmek ve müzik dinlemek isteyen misafirler için dj balkonu bulunuyor. Ayrıca dj balkonunun olduğu alanda dinleyiciler için bir bakır köprü ve bir bar salonu da mevcut.

Restoranın iç mekan dekorasyonunda, birçok yerde bakır malzemesi kullanılıyor. Otantik bakır görüntüsü, bar adasının şekliyle, bar tezgahıyla ve tezgahın üzerinde, çelik halatlar ile asılı duran cam raflarla sıra uyumlu bir atmosfer sunuyor.

Restoran aydınlatmasında, bakırın yumuşak renk tonu kullanılıyor. Spot lambalarından çıkan ışık hüzmeleri, tavana asılan bakır levhalardan yansıyor ve mekanı rahatça aydınlatıyor. Bu elemanlar mekanı, ilgi çekici ve sıcak bir ortama dönüştürüyor.

Tasarım ekibi iç mekanda, bakırın yanı sıra masif meşe, deri ve çeliğe de yer veriyor.

Yemek salonlarından birinde, üzüm asmalarına gönderme yapılıyor. Çevresindeki cam dolaplar, asmanın yetişebildiği, yöre topraklarını sembolize ediyor. Cam dolapların alt kısımlarına toprak görüntüsü basılıyor, üst kısımlara ise şişeler diziliyor. Böylece bir nevi topraktan yetişen şarap şişeleri ile şarabın üretim süreci, anlatılmak isteniyor.